30

66 7 4
                                    

           Son dediğim laftan sonra herkes bana garip garip bakmaya başladı. Nasıl toparlayacağımı düşünürken annem kurtarıcım oldu. "İnsan kardeşine öyle der mi?" diyen anneme herkes bakınca dikkatler dağıldı. Babam derin bir nefes aldı ve "Yemegi yemeye devam edelim. Kızımın mallığı tutmuş." dedi. Reis'in sırıtırken Sevda benim yanıma geldi ve "Senin ne zaman bebeğin olacak?" diye sordu. Babamın kaşları çatılmış. Annem ve Esma Teyze hiç oları bile olmamıştı. Rıfat Amca ve Reis sırıtıyordu birbirine bakarak. "Sevda'cım ilk önce kendimde hedeflerim var. Üniversite bitecek ve çalışmaya başlayacağım. Paramı üçe böleceğim. Yardıma muhtaçlar için ayrı, o aylık ihtiyacımı karşılamak için ayrı ve motor almak için para biriktirmem lazım. Motosiklet aldıktam sonra arkadaşım ile gezmeceler falan. Olurum sana 40. 40'tan sonra da evlenmeye gerek yok. Zaten yeni kardeşim olacakmış. Bizimkilere torunu o verir." diyerek Sevda'ya kısa bir açıklama yaptım. Oda anladım anlamında kafasını salladı. Babam sonra bana bakıp "Aşağıda sana bir hediyem var kızım, garajda." dedi. Aşağı indiğim zaman hayalimde ki motor karşımdaydı. Ağzım açık bir şekilde motora gittim. Sabah ilk işim bunu instegrama koymaktı. YamahaR25 resmen babam hayallerimi elime vermişti. Geri yukarı çıktığım zaman bizimkiler oturma odasına geçmiş ve konuşmaya başlamıştı. Babam beni fark edince "Bu mutluluğunu Reis'e borçlusun. Motoru o aldı. Ekipmanları montu, botu, giysisi ve kaskı da odanda. Onu bağlaman içinde kalın ve demirden yapılmış sifreri bir şey verdi. Tam adını bilmiyorum kızım." dedi. Reis'e dönüp mahçup bir ses ile "Teşekkür ederim kardeşim." dedim. Oda sakin bir ses tonu ile "Bir şey degil güzelim."  dedi. Biz konuşurken Sevda'nın uyumaya başladığını fark ettim. Alıp sakince odama çıkardım ve yatağıma yatırdım. Yere oturup Teoman ile mesajlaşmaya başladım.

Güzelim: Teoman yarın okul yok ne de olsa. Bütün gün eğer sende istersen seninle gezebilirim.

Teoman: Bu fikire bayılırım. Reis görürse merak etme. Onun ağzını burnunu dağıtrım.

            Attığı mesaj komiğime gelmişti. Reis'in ağzını budununu dağıtmak ben varken öyle kolay değildi. Onu sadece ben dövebilirdim. Ben bunları düşünürken fısıltıya benzer bir ses ile yerimden sıçramıstım. "Sence benim ağzımı ve burnumu dağıtmak öyle kolay mı? Futbol antremanları, annemin verdiği spor. Hiç sanmıyorum. Bir de baksana benden korkmuyor. Ben adamı çiğ çiğ yerim." dediği zaman ona gözlerimi kısarak baktım ve "He he çiğ çiğ yersin." dedim. Bana yaklaştı ve "İstersen ilk yemeye senden başlayayım." dedi. Hemen göğüs hizasına annemin öğrettiği taktikle vurdum. Vurmuştum da hiç fayda etmemişti. Bana göz ucuyla bakıp "Ben ne yumruklar yerdim, bu daha hiçbir şey!" dedi. Bana eskisi gibi bakmaya başlamıştı. Sevgi dolu bakıyordu. Bana böyle bakmasını çok özlemiştim. Bana böyle baksın diye bütün servetimi ve hatta motorumu vermeye hazırdım. Bana öyle bakarken onu Pelin aradı. Telefonunda büyük harfler ile "PELİN'İM" yazıyordu. Gözlerim dolmuştu. Kendimi toparlayıp "Ben seni rahat bırakayım, sen rahat rahat konuş Pelin'inle." deyip hızla odadan çıktım.

       Balkona çıktım ve Secem'in evinin penceresine mandal atmaya başladım. En son söylenerek camı açtı ve "Camımı taşlasan anlarım, misket atsan yine anlarım. Lan topa bile bir şey demem de mandal ne ya? Cidden başka bir şey bulamadın mı?" dedi. Dilimi çıkartıp "Evde atabileceğim tek o vardı." dedim. Sonra "Secem bir yürüyüş yapsak olur mu?" diye sordum. Oda "Saat geç lan. 12'ye yarım saat var." diye karşılık verdi ama benim inadıma baş gelemedi. Biz koşmaya başlayınca yağmur da yağmaya başlamıştı. Benim için hiçbir mahsuru yoktu. Zaten benim en çok sevdiğim şeylerden biri de yağmur yağmasıydı. Sırıl sıklam yarım saat koşusun ardından eve gelmiştim. Reis gil gitmişti. Üstümü değiştirip kendimi hemen yatağa attım.

       Sabah telefonum çalması ile yerimden fırlamıştım. Arayan Teoman'dı. Telefonu açıp kulağıma götürünce o heyecanlı sesi ile karşılaştım.

KALBİMİN REİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin