Arabada cama kafamı koymuş uyuyordum. Ani frenle yerimden hopladım. Babam önümüzde duran dengesiz motorcuya bağırmak için arabadan inince o dengesiz motorcunun Reis olduğunu anladık. Babam ile bir şeyler konuştuktan sonra babam geri gelip beni Reis'in arkasına binmek için gönderdi. Arabadan inip motorun arkasıba binince Reis kafasındaki kaskı çıkarıp bana taktı. Bir şey demeden onların evine doğru yol aldık. Motordan indiğim zaman annemlerin daha gelmemiş olduğunu gördük. Annemler gelene kadar da biz Reis'in odasında takılmaya başladık.
"Hödük sevgilim sen beni ne diye arabadan alıyorsun? Babam nasıl izin verdi la buna?"
"Söyle ki gelecekteki karım: Annem bana sizin yolda olduğunuzu söyledi. Bende seni ne kadar eve getirirsem o kadar baş başa kalacağımızı düşündüm. Zaten annemler de yolda. Yani biz, bizim trafiktekiler gelene kadar baş başa olacağız."
"Eee peki ne yapacağız şimdi?"
"Korku filmine ne dersin?"
"Evlenmeden olmaz derim."
"Ama sende beni hep fesat anlıyorsun. Olmaz ki böyle."
"Elimizdeki mal bu, istersen alma."
"Yok yok, benim olsun, en fesatı olsun."
"Gel yemek yapalım."
"Yemek yapmak ve ben. Sen beni hiç tanımamışsın yavrum."
"Herifim ben istersem her şeyi yapacaksın. Hadi dedim sana! Daha yemek yapacağız."
Reis'i zar zor ittire ittire mutfağa götürüp çorba yaptırmaya başlamıştım. Bizimkiler geldiği zaman bense yorgunluktan ölüyordum. Reis gidip kapıyı açınca annem Esma Teyze'ye dönüp "Ne güzel yemekler yapmışsın Esma'cım." dedi. Esma Teyze ise kendisinin yapmadığını söyledi. Mutfakta bizi bulunca da şaşkınlıkları iki kat arttı. Ben orada oturup telefonda takılırken bizimkiler de sofrayı hazırladı. Sofra da sohbet üstüne sohbet açılıyordu. Sevda'da yanıma gelip oturmuştu. En son babam "Esma yemekler çok güzel olmuş, ellerine sağlık." dedi. Esma Teyze de bana bakıp "Gelinimin marifetleri." diye karşılık verdi. Eğlenip şakalaşmaya devam ettik. En son da Reis bombayı patlattı.
"Anı, Secem, Barış Abi ve ben bir ay sonra Aydın'a gitmek istiyoruz. Orada Çine Virajları var. Arabalar az ve tam motorculara göre bir yer. Orada hem daha rahat ve kaza yapmadan süreriz hem de virajlar da ve yan dönüşler de kendimizi geliştiririz. İzninizi almam lazım."
Babam gayet rahat bir şekil de "O gün gelsin, bakarız." demişti. Annemse onay vermişti. Sonra da en çok annemizi sevince niye sevdik oluyor, babam onay vermiyor. Her şeye bakarız, neye bakacan acaba?
Yolda babam bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Bende ne oldu diye kafamı salladığım zaman "Aydın'a gidiyorsun ve bunu bana sen değil de neden damadım soruyor?" dediği zaman gözlerimi kısıp ona süpheci bir şekilde baktım. "Babacım annem ve sen bir yere gidicekken hep dedemden izini sen alırmışsın. Zaten benim de Aydın'dan haberim yoktu. Yemek yaparken Reis bu konudan bahsetti. Aramızın çok açıldığını ve esku halimize dönmemiz için bunun yardımcı olacağını düşünmüş." diye kısa bir açıklama yaptım.
Eve varmıştık ve uyuyorduk. Annem telaşla yanıma gelip sabahın 2'sinde kaldırdı. "Reis geliyor. Annesi fenalaşmış. Babası hastaneye götürmüyor panik yaşamasın diye. Esma'nın sancısı artmış. Haberin olsun. Esma hastanede. Tek kalmasın diye yanına gidiyorum. Reis ile ilgilen." dedi. Odamdan çıktıktan beş dakika sonra da evden gittiklerini anladım. Gözlerimi avuştura avuştura mutfağa girdim ve Reis için bir seyler hazırlamaya başladım.
Geldiği zaman çok donuktu. Sevda'a yiyecek bir şeyler koydum. Bizde Reis ile oturma odasına geçtik. Hiçbir şey demeden yanına oturdum. Derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.
"Çok halsizdi, rengi çok donuktu. Babam bir şeyler süphelendi. Alıp hastaneye götürdü. Ben de Sevda'ya bakmak için evde kaldım. Babam az önce aradı. Bebeğin 1 hafta önce vefat ettiğini söyledi. Annemi de zehirlemeye başlamış işte. Kadının karnından bebeği alacaklar. Sevda daha hiçbir şey bilmiyor. Çok çaresiz hissediyorum. Ikinci defa abi olacaktım ben. Annem tekrardan hayatın tadındaymış gibiydi. Çok kötü hissediyorum. Hayat çok acımasız Anı. İlk seni benden aldı ve kardeşimi verdi sonra da seni geri verip bebeği aldı. Nefes almakta güçlük çekiyorum. İkiniz de yanımda olsanız çok mu olurdu? Bunun sonu ne olacak? Sanırsam Allah hep birini alıp başkasını verecek."
O kadar hoş konuşmuştu ki gözlerim dolmuştu. Sevda yanımıza gelip "Yaaa sıkıldım ben! Hadi oyun oyniyalım." dedi. Reis de sahte bir gülümseme ile "Ne oynamak istersin prenses?" diye sordu. Sevda da etrafımız da koşmaya başlayıp "Hadi hikaye anlatalım." diye tekrar tekrar söylüyordu. Reis, Sevda'yı kucağına alıp gözlerini kapattı ve başladı bir şeyler uydurmaya.
"Günün birin de bir garip oğlan varmış. Oğlan da çok akıllı ve zeki imiş. Bir kızla evlenip yuva kurmak için yanıp tutuşuyormuş. Bizim oğlanı görenler 'Bu fena abayı yaktı. Bunun dönüşü.' olmaz diyormuş. Tabi oğlanın babası Kral hiçte istemiyormuş oğlanın evlenmemesini. Evlenmesin diye elinden geleni ardına koymuyormuş. En son oğlanın aklını çelmiş. "Bu böyle olmaz bak! Sen kendini bilirsin. Dedikleri gibi garip değilsin. Onu üzersin!" Bu kâfiyeli cümleler bizim oğlanın aklını karıştırmış. Ya üzersem kızı diye söylenmeye başlamış. En son kız ile buluşup ona, ondan ayrılmak istediğini söylemiş. Tabi kız bu haber ile darma duman olmuş.
Yine bir gün bizim kız ile oğlan pazarda karşılaşmış. Oğlanın yanında yeni bir kız, kızın yanında ise yeni bir oğlan varmış. Kızın her yeri mosmormuş. Oğlan bir gün merakına yenik düşüp bunları izlemeye koyulmuş. Bir de ne görsün. Kız yeni sevgilisinden dayak yiyormuş. Bizim oğlan da duramamış yerinde. Çekmiş vurmuş adamı. Adam ölmüş ve oğlan da 24 saat boyunca polislerin yanında kalmış. Suçsuzluğu anlaşılınca oğlan apar topar kızın yanına gitmiş. Kıza ne var ne yoksa hiç düşünmeden söylemiş. Bunu duyan kız oğlanın boynuna atlamış."
O sıra da Sevda "Kız ona nasıl inanmış ki?" diye sorunca Reis bana göz kırptı. Soruyu bana paslamıştı. "Seven insan her şeye inanır. Kız demek ki oğlanın öyle biri olmadığını biliyormuş ama elinden bir şey gelmiyormuş Sevda'm. Gerçekleri duyunca da kalbi yine onun için atmaya başlamış." diye kısa bir açıklama yaptım ve bunu yaparken yiğidoma baktım. Bizim oğlan derin nefes alıp anlatmaya başladı.
"Aradan yıllar ve aylar geçmiş. Oğlan ve kız evlenmiş. İkiz çocukları olmuş. Biri kiz diğeri ise oğlanmış. Oğlanın adını Umut, kızın adını Huzur koymuşlar. Bir ömür mutlu mesut yaşamışlar."
Reis hikayesini bitirirken Sevda'nın yattığını gördük. Hiç ses etmeden dikaktle benim yatağıma yatırıp geri salona indik. Yanına hafif şırnaştım. Oda bana kocamam sarıldı.
"Reis'im istersen Çine Virajları'na gitmeyiz. Hatta uzunca bir süre sen eline motor alma! Olur mu?"
"Peki kuzum, sen nasıl istersen öyle olsun."
"Ehe ehe he, peki kuzum. Çooook teşekkür ederim. Seni çok seviyorum."
"Tabi beni sevecen lan! Benden başkasını seversen onu andının çatısından vururum."
"Yap tabi ki, hakkındır."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN REİSİ
RomanceZil çalmıştı. Soyunma odasına gittim üstümü değiştirmek için. Kızlar ile de mesajlaşırken üstümü değiştirmek zaman aldı. Hatta soyunma odasında tek kaldım. Tam çıkacakken kapının tutuklu kaldığını anladım. Dışardan biri kapıyı arka tarafından açana...