Zil çalmıştı. Soyunma odasına gittim üstümü değiştirmek için. Kızlar ile de mesajlaşırken üstümü değiştirmek zaman aldı. Hatta soyunma odasında tek kaldım. Tam çıkacakken kapının tutuklu kaldığını anladım. Dışardan biri kapıyı arka tarafından açana...
Reis ve arkadaşı hemen bizi Pınar'ın üstünden çektiler. Reis beni kolumdan tutarak başka bir tarafa çekti. "Sen mal mısın lan? Ne diye kızı dövüyon? Derdin ne lan senin? Noluyoruz, hayırdır?" dedi. Tabi böyle bir şeyi beklediğim için hemen cevapladım. "Ulan bu kız bizi başlamadan ayırıyordu. Ama hâlâ sayende başlamadık oda ayrı. Adam gibi çıkma teklifi bile etmedin. Hafif bir kavga ettiğimiz zaman ayrırdın, ufak bir naz yapayım dedim ama sen ayrırmayı tercih ettin. Üstüne üstlük sen de gidip bunun yüzünden Selin akıllısı ile sevgili oldun. Beni iki dakikada unuttun. Bunu o kızın yanına mı bırakacağımı sandın?" Bunu duyan Reis yine sırıtmaya başladı. Ulan be adam böyle sırıtma işte. Kalp dayanmıyor. Bitiyorum eriyorum ama asla geri vitese takamayacağım. Atara atar, gidere gider. "Ben seni hiç bir zaman unutmadım. Böyle bir gerizekalılık yapamam. Seni unutmak için hafızamı sildirmem lazım. Sana çıkma teklifi etmek istemedim. Bizimkisi sevgilicilik oyunu değil ki. Bizimkisi bir oyun gibi hemen bitmeyecek. Bir ömür sürecek sevgilim. Evet, Selin'le çıktım ama sırf bana geri dön diye çıktım. Eğer öyle bir şey yapmazsam bana geri dönmeyeceğini sanıyordum da çıktım. Kıskan ve değerimi bil istedim. Bak çok da güzel bilmişsin. Gidip tenha yerlerde kız dövüyorsun. Sana yakışmıyor." dedi ve andımdan öptü. Sonra bana bakıp "Sen benim alın yazımsın." dedi.
Bizimkilerin yanına geri gittiğimiz zaman Pınar'ın bayıldığını gördüm. Ambülans çağırdık. Sırf bu yüzden göz altına alındık. Sinem, Elif, Nisa ile beraber. Tek kurtuluş yolu Pınar'ın şikayetçi olmamasıydı. Buda biraz fazla zor bir şey tabi. Pınar uyanana dek nazarete bekledik resmen. Sonra polis geldi ve bizi çıkardı. Pınar şikayetçi olmamış. Kızlar ile birbirimize bakarken Sinem'den müthiş teori geldi. "Kızzzz ya Reis bir şey yaptıysa. Pınar Reis'ten bir şey istemiş olabilir." Bunu duyan Nisa "Emin değilim. Pınar ne isterse istesin Reis, Anı'yı sevdiği için kabul etmez. Bunu çok iyi biliyoruz değil mu?" dedi ama Elif iç çekerek "Reis, Anı'nın hapisten çıkması için her şeyi yapar. Pınar'ın teklifini bile kabul eder." dediği zaman içime kocaman bir kurt düştü. Ya gerçekten böyle bir mallık yaptıysa Reis. O zaman kimse Pınar'ı elimden alamazdı. Karakoldan çıkarken kapıda Reis, babam ve annem, kızların aileleri, Arda, Berk ve dün gördüğümüz çocuk vardı.
Nisa'nın gözü yine o çocuktaydı. Bunu anlamamak mallıktı. Herkes ayrırdığı zaman annemi süzdüğüm de ağladığını anladım. Ah anam ah! Özür dilerim seni üzdüğüm için.
Eve gittiğimiz zaman babam bir şey bile demeden yattı. Kızgın olduğunu anlamak zor olmuyordu. Annem bana baktı ve konuşmaya başladı.
"Niye böyle bir mallık yaptın? Kızları toplayıp Pınar'ı niye döndün?"
"Anne bütün ayırmamız Pınar malının yüzündenmiş."
"Biliyorum. Reis oğlum her şeyi anlattı. O zillinin yüzünden hapse gitmene gerek yoktu kızım. Sen bana söyelsen ben zaten hallederimdim."
"Nasıl halledecektin?"
"Anneyim ben anne. Kendime göre yöntemlerim var benim."
"Şimdi git yat. Zaten göz altından bir günün gitti."
"Nasıl bir gün? 4 saat değil miydi?"
"Tam tamına 24 saatti."
"Allah Allah neyse anneciğim iyi geceler."
"İyi geceler yavrum."
Annemin yanağına sulu bir öpücük kondurduktan sonra geri yatağıma gittim ve uzandım. Olanları düşünmeden edemedim. O sırada telefonuma mesaj geldi.
Nisan Ayım:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.