1 SENE SONRA
Mezuniyet partimiz yarındı. Bütün okul cümbür cemaet yepyeni okullara gidecektik. Ben bunları düşünürken Rüzgar yürüye yürüye yanıma geldi. Daha iki yaşında olmasına rağmen gayet akıllıydı. Arkadan annemin sesini duydum. "Anı, kardeşine bak sen! Ben babanın yanına gidicem." Onaylayıp Rüzgar'ı kucağıma alıp mama sandelyesine oturttum. Annemin daha önceden hazırladığı elma püresini yedirmeye başladım. Ağzını büzüp "Ben bunu sevmiyoyum. Bana patates kızayt." diye söylendi. Ona yemeğini yedirtmeye çalışırken kapı çaldı. Reis ve yanında ki Sevda'yı görünce bir oh çektim. "Reis seni bana Allah gönderdi. Rüzgar'a yemeği yedirtemiyorum aşkım. Seninle daha iyi yiyor. Sen bana Sevda'yı ver. Biz Secem'lerde takılak. Sen de Rüzgar ile ilgilen. Olur mu?" gözlerini kısıp dibime kadar girdi ve "Rüzgar bana emanet. Hadi size yallah." dedi. Bende Sevda'yı alıp ona yallah çektikten sonra Secem'lere geçiş yaptım.
Secem'ler de Suna Teyze ve Berat yoktu. Bizde salona geçiş yapmıştık. Sevda'ya çizgi film açtım. Yiyecek bir şeyler verdim ve Secem ile konuşmaya başladık.
"Sizin Barış ile işler nasıl gidiyor?"
"Dün evlenme teklifi etti. Üniversiteyi bitirdikten 3 sene sonra evlenmeyi düşünüyoruz. Önümüz de 7 sene var daha. Ya sizin?"
"Reis baya bir toparladı. Kardeşinin anne karnında öldüğünü duyunca çok dağılmıştı ama şimdi bakıyorum esku haline dönmüş."
"O zamanlardan bir motor planımız vardı la."
"Ayy evet. Bu akşam yine gazlıyoruz değil mi?"
"Evet. Hic durur muyuz?"
"Ulan ne çok şey yaşadık ama şimdi ne güzel toparladık."
"Evet çok haklısın. Berk düzeldi ve Elif ile gayet iyiler. Arda, Sinem'i aldattı geçen sene ama bu sene Serkan adında bir sevgilisi var. Nisa sınava girer girmez Ankara'ya gidicek, sevgilisinin yanına. Bu zamana kadar herkes ile aramız açıldı ama yine biz dost kaldık Anı."
"Biz hep dostuz, kardeş gibiyiz. Öyle de kalacağız."
Konuşmamız devam ederken Reis kapıyı çaldı. Kucağında Rüzgar ile içeri girip somurttu. Sonra bize dönüp "Kızlar hazırlanın, bir şeyler ayarlayın ve hep beraber pikniğe gidelim. Buna siz bir şeyler hazırlarken bende çocukları parka götürürüm." dedi. Biz de onayladık. O çocukları parka götürürken bizde piknik sepetini hazırlamıştık, etleri soslamıştık, adını dahi bilmediğim bir sürü meyve yıkamıştık ve minik sandviçler hazırlamıştık. Her şey hazır olunca üstümüzü giyinmeye koyulduk ve o sırada Reis'i aradım.
"Aslan parçası biz hazırız. Sen Barış Abi'yi arasız. Aramaya üşendik. Bir kömür bir de odun eksik. Onun dışında her şey var."
"Ulan size hastayım be!"
"Niyeymiş o?"
"Başkası olsa yok mezuniyet var yok ş var yok bu var. Bin bir bahane uydururdu ama siz hemen kabul ettiniz. Salih Abi ve ben sizi alırken çoj doğru karar vermişik. Onu anladım."
"Eyvallah yiğidom. Size laik olmaya çalısıyoruz işte bizde falan filan. Neyse çocuklar ile sağ sağlim gel hadi."
"Tamam tamam bu arada Salih Abi'yi alayım mı? İki araba gitmeyelim."
"Evet, haklısın."
"Görüşürüz gelecekteki karım."
"Görüşürüz gelecekteki kocam."
Secem ile yola oturup yanımıza piknik sepeti ile onları bekledik. Gelip önümüzde durunca sepeti baraja koyup yola koyulduk. Son hız gidiyorduk. Rüzgar kucağımda uyuyakalmıştı. Sevda ise bana yaslanarak uyuyordu. Acayip gürültü olmasına rağmen hiç rahatsız bile olmuyorlardı. Reis ara ara bana göz kırpıyordu. Bende eriyordum. En son Anısu halimden çıkıp normale dönmek için kafamı güzelce salladım. Yaptığım seyi anlamış olacak ki daha haz dolu bakmaya başladı. En sonunda gözlerimi ondan çevirip cama doğru baktım. Çocuklar uyanınca son ses müzik açtı bizim oğlan.
Arabadan inip masaya kururmuştuk. Rüzgar, Reis'imin yanından ayrılmıyordu ve Reis de onu kucağından indirmiyordu. Sevda da sofrayı hazırlarken bize yardım ediyordu. En son Barış etleri istiyerek bağırdı. Etleri tele dizip Sevda'ya verince oda koşarak Barış Abi'ye götürdü. Etler pişince hızlı hızlı yemiştik. Rüzgar'ı kucağıma oturmuş ve yavaş yavaş, üfleye üfleye veriyordum. Daha bebekti ne de olsa.
Biraz daha durduktan sonra eşyalarımızı toparlayıp geri yola koyulduk. Ne de olsa çok kalamazdık, yarın mezuniyet partisi vardı. Eve varır varmaz eşyaları yerine koyduk. Annem de gelmişti. Rüzgar'a duş alıp anneme verdikten sonra bende duş almıştım ve annemlerin yanına inmiştim. Annem kucağında Rüzgar ile oynarken yanına oturdum."Zaman ne çabuk geçti be kızım. Bakıyorum da Rüzgar 2 yaşına girdi, sen liseyi bitirdin. Yaşlanıyoruz."
Yanına gidip kocaman sarıldım. En çok onu seviyormuş gibi sarıldım. Oda bana sarılınca Rüzgar saçımü çekerek "Git, o benim annem. Seni sevmiyoy, en çok beni seviyoy. Değil miy anne?" diyerek ağlamaya başladı. Bende yalancı bir kızma ile "Ulan bugün o kadar ilgilendim seninle. Nankör bu yapılır mı şimdi?" dedim. Oda "Sen bana ne yaptıyn, hey seyi Yeyis Abi yaptıy." diye savunması yaptı. En son uykum gelince kalkıp yatağa attım kendimi, yarın uzun bir gün olacaktı benim için.
Zar zor erkenden kalktım. Aldığım siyah bel dekolteli elbiseyi üstüme giydim. Reis başka bir yerin açık olmasına izin vermiyordu. Secem de üstünü giyip saç ve makyajını hazırlamak için yanıma geldi. Makyajdan anlamadığım için kendimi Secem'in ellerine bıraktım. Sonun da makyajımda efsane olmuştu. Secem kendini hazırladığı zaman aşağı indik.
Reis ve Barıs bize mal mal bakıyorlardı. Bende en son dayanamayıp "Hayırdır, neden böyle mal mal bakınıyorsunuz?" diye sordum. Reis de "Güzelim tören akşam 7'de ve saat öğlen 12.00. Biz ne yapacağız? 7 saat oranın kapısında beklemeyi düşünmüyoruz." dedi. Secem ve ben birbirimize baktık. En son parka gidip saatlerce sohbet ettik. Secem, Barış'a hiç yakın davranmıyordu. Aralarında bir şey olduğu çok belliydi. En son Secem ile lavobaya gittik. Ona kısık gözler ile Secem'e baktım. Oda ağlamaklı bir ses tonu ile anlatmaya başladı."Bebeğim Barış beni başka biri ile aldatıyor. Dün eve geldikten sonra bana bir kız yazdı. 'Sevgilinin koynu çok güzel,haberin olsun.' diye .Emin olmak istedim başta ve arabada giderken Barış farketmeden' telefonunu karıştırdım. Bir kızla abuk sabuk mesajları vardı. Saçları sarı ve mavi gözlüydü. Selin'di. Reis'i başta isteyen kız. Oydu. Kız benim metremmiş. Barış son kez bu gece çift olarak durmamızı istedi bende bunca aylık ilişkiye ihanet etmemek için kabul ettim. Darma duman oldum."
Hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Ağzım açık kalmıştı. Birbirimize sarılıp ağlaşmaya başladık. Ses tellerimiz kısılıyormuş gibi hissettim. En son toparlanıp kendime geldim.
"Tamam sakinleş kuzum. Kendini güçlü hisset. Onunla takılmak zorunda değilsin. Kendini toparla hadi. Kalk ve dimdik çık. Sonra Barış'a bir tokat çak. Sonra da gidelim tamam mı?"
Makyajımızı tekrar yapıp lavobodan en havalı adımları atarak çıktık. Ben masanın başında beklerken Secem, Barış'ın masasında dikilip ona en son sözlerini söyledi. "Ben sana tam tamına 2 senemi verdim. 11 sınıfta çıkmaya başlamıştık ve 12. sınıfın mezuniyet törenine geldik. Sense benim arkamdan vuruyormuşsun. Artık ezilen ve üzülen olmayacağım. Bu tokatı çoktan hakkettin." Cümlesini bitirdilten sonra bir Osmanlı tokatı çaktı ve dengesi bozuldu. Barış kendine gelip bize bakarken bizde Reis'i çekiştirerek arabaya götürdük.
Reis arabayı sürerken bende her şeyi anlattım.
Mezuniyette sonlara doğru açılmıştık. Bilmediğimiz halaylarda oynuyor, erik dalı ile tey tey çekiyorduk. Secem de eğleniyor gibi duruyordu, kalbi paramparça idi. Toparlayacağına emindim. Daha iyisini, adam gibi adamını bulacaktı benim kardeşim. Bende onun yanında olacaktım. Ben Reis'ten çok ona güvenmiştim. Bana Reis mi yoksa ben mi derse cevabım "Manita için dünyayı, kardeş için manitayı yakarım." olurdu.
. . .
Oy vermeyi unutmayın. Finale son 1 bölüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/237905865-288-k183370.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN REİSİ
RomanceZil çalmıştı. Soyunma odasına gittim üstümü değiştirmek için. Kızlar ile de mesajlaşırken üstümü değiştirmek zaman aldı. Hatta soyunma odasında tek kaldım. Tam çıkacakken kapının tutuklu kaldığını anladım. Dışardan biri kapıyı arka tarafından açana...