20

90 7 4
                                    

Bu durum iyiye işaret değildi. Ben hâlâ Reis'e bakıyordum ve en ufak bir korku belirtisi göremiyordum. Ben öylece dururken o hiçbir şey demeden müdür Ergah hocayı alarak bizden uzaklaştı. Utancımdan kafamı önüme eğdim ve çadırına doğru gittim. Kızlar tam arkamdan geliyordu. Çadıra girdiğim zaman kızlar da benle birlikte girdi. Bana bakarak hep bir ağızdan "Şimdi ne olacak?" sorusunu bana yönelttiler. Bence masum masum bakarak "Emin olun bende bilmiyorum." diye karşılık verdim. Hepimiz çadırda oturduk ve tek kelime şöylemiyorduk. En son bir öğrenci gelip beni çağırınca Secem'i de alarak öğrenciyi takip ettik. Yolun sonu müdürdü. Bana kızgın kızgın bakıyordu ve Reis'in yanağı kızarmıştı. Bu işten öyle kolay kurtulabileceğimi sanmıyordum. Ben oraya gidince müdür Secem'i geri gönderdi ve benimle konuşmaya başladı.

"Arkadaşın gece senin peşinden gittiğini söyledi. Anladığım kadarıyla top kaçmış ve sende topun peşine gitmişsin ama biraz zorlayınca sevgili olduğunuzu itiraf etti. Gece gece sevgilisinin tek gece gece ormana dalmasını istememiş ve seninle beraber dalmış. Yolu unutunca da bütün gece kampı aramışsınız. Doğru mu?"

Reis'in neden tokat yediğini merak ediyordum ama bunu sormak doğru değildi şu an da. Tek yapacağım şey Reis'in yalanına ortak olmaktı. Başka çarem yoktu.

"Evet hocam. İlk öncelikle Reis ile sevgiliyiz. Gece de futbol oynuyorduk ama top benim yüzümden kaçtı. Atan alır kuralına uymak içinde ben de topun peşine gittim. Uzun süre gelmeyince Reis beni merak etmiş ve peşimden gelmişti. Beraber kampı bulmaya uğraştık bütün gece."

"PEKİ geldiğiniz zaman niye top yoktu?"

"Topu bulamadık hocam."

"Disiplinlik bir şey yok ama bu sevgicilik oyununu aileniz öğrenecek. Haberiniz olsun."

        Hoca bu kelimeleri şöyledikten sonra yanımızdan ayrırdı. Reis bir şey söylemeden beni alarak bizimkilerin yanına götürdü. Moralim bozulmuştu. Seçem benim halimi görünce çizimaletlerimizi alarak beni ormana çekiştirdi. Bir tane anime fotoğrafı açıp onu çizerken bir yandan da Seçem ile konuşmaya başladık.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin?"

"Reis bir yalan uydurmuş. Top kaçmışta biz de topun peşine gitmişiz falan da. Açıkçası hoca bu yalana inanmış ama Reis'i fazla sıkıştırdığı için Reis bizim sevgili olduğumuzu söylemiş. Hoca ailemize söyleyecek. Babam Reis ile sevgili olmamı istemiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum."

"Üzülme kuzum. Siz çoğu şeyin üstesinden geldiniz. Elbet bunun da üstesinden gelirsiniz. Baban istemese bile seni kırmak istemeyecektir."

"Bebeğim yakında düzelir her şey. Ama çok fazla üst üste şey oldu. Şimdi bizi okul da biliyor."

"Aaaaaa! Bebeğim öğrendiğim kadarıyla Enişte eski bad-boylardanmış. Yani bir sürü sevgilisi olmuş. Seni tanıdıktan sonra normal bir insana dönmüş."

"Açıkçası belli bir süre ben okulun keko kısmı ile ilgilenmediğim için büyük ihtimal ile Reis'te gözümden kaçmış ama merdivenlerden çıkarken ondan başka kim şeyi görmedim. Reis'in demesine göre beni 9. sınıftan beri seviyormuş. Ama dediğin gibi bir sürü sevgilisi olmuş. Soralım ben ona sonra."

"Böyle bir zaman diliminde kavga etmeyin. Şu an senin Reis'e ihtiyacın var."

"Merak etme bebeğim. Cevabı hazırdır. Hem beni ikna eder o."

        Biz konuşurken çizimlerimiz bitmişti. Eşyalarımızı toplayıp geri döndüğümüz zaman akşam bir duyuru olduğunu öğrendik. Akşama kadar herkes kafasına göre takıldı. Akşam olduğu vakit müdürün olduğu kısımda toplandık. Müdür konuşmaya başladı.

"Yarından itibaren sağanak yağmur bekleniyormuş. Yarın erkenden geri döneceğiz. Eşyalarımızı toplamaya başlayın."

            Bunu duyar duymaz herkes eşyalarını toplamaya başlamıştı. Benim işim bittikten sonra Reis'in yanına gittim. Her şeyi birbirine karıştırmıştı. Onu geri atıp her şeyi düzeltmeye başladım. Ben eşyaları toplarken Reis beni yiyecekmiş gibi bakıyordu. En son dayanamadım ve "Herifim beni yiyecekmiş gibi bakmasana." diye ağzımdan kaçırdım. Reis bu lafıma katıla katıla gülerken ben onu takmadım ve geri eşyaları toplamaya koyuldum. En son beni kolumdan tutup iyice kendine çekti. Engel olamadım. Dudaklarıma kadar yaklaştı dudakları. "Sana karşı kendimi engelleyemiyorum. Beni deli ediyorsun." diye fısıldadı. Sonra bir anda çadırın fermuar sesi duyuldu. İçeri Efe girmişti. Bizi öyle görünce utandı ve bir şeyler kekelemeye başladı. "Be-be-ben ş-ş-şey alacaktım. Y-ya-yani şeyi alacaktım ama s-sizi böyle görmeyi b-b-b-b-bek-beklemiyordum." Reis'in sinirlendiği yüzünden belli oluyordu. "Tamam kardeşim. İstediğini al. Sorun yok." dediği zaman Efe hızlı bir şekilde çantasını kaptığı gibi kendisini çadırdan dışarı attı. Reis o gittikten sonra bana döndü ve "Teşekkür ederim, çantamı düzelttiğin için gelecekteki karım." dedi. Bende minik bir tebessüm ile "Bir şey değil Kalbimin Reisi" dedim ve domates yanaklarım ile tam çıkıyordum ki Reis'in konuşması sinirlerimi bozdu. "Senin domates olduğun zamanları çok seviyorum lan. Tırrek." kelimesine mutlu olmam beklenemezdi zaten. Bende sinirle ona dönerek "Sanane lan benim domates olmamdan lan. Mırce." dedim ve bir şey demesini beklemeden kendimi çadıra attım. Kendi çadırıma. Atar atmazda uykuya dalmıştım.

       Sabah olduğu vakit eşyalarımı toparladım. Seçem ile beraber çadırı topladık ve Sinem'lerin yanına gittik. Onlarda işlerini hallettiği vakit otobüse bindik. Reis bu sefer benimle gelememişti. Arka sırayı komple biz kapladık o yüzden. Okula vardığımız zaman okul da daha 3. ders işleniyordu. Bizde eve gidip eşyalarımızı bıraktıktan ve üstümüzü değiştirdikten  sonra mecburî bir şekilde okula doğru tekrar yol aldık. Nisa hiç yüzümüze bile bakmıyor ve okulun salak ama popüler kızları ile takılıyordu. Bana da tip tip bakıyordu. Hiç umursamadım. Benden nefret etmesi kendi seçimi idi. Elimden bir şey gelmezdi. Bir Reis ile okulun arka kısmında oturmuş ve yarım yamalak bir şeyler konuşurken mesaj geldi bana.

Hatıranam: Kız bir şey mi yaptın. Müdür okul çıkışı baban ile beni çağrıyor.

Kızçem: Yok anne. Hoca Reis ile sevgili olduğumu öğrendiği için size bildirecek.

Hatıranam: Neeeeee

Kızçem: Ne yazık ki öğrendi anne. Bütün okul artık bizi biliyor.

Hatıranam: Tamam kızım ben elimden geldikçe babanı bu duruma alıştırırım. Ama sen yine de her şeye hazırlıklı ol. Ben gidiyorum. Allah size zihin açıklığı versin.

Kızçem: Sağ ol anam. (Görürdü.)

          Reis'e baktım ve her şeyi anlattım. O sırada SON DERS zili çalmıştı. İstemeye istemeye ayrılarak sınıflara gitmiştik. Dersin son dakikalarında bir nöbetçi beni müdürün odasında beklediğini ve eşyalarımı alıp gitmem gerektiğini söyledi. Dediğini yaptım ve müdürün odasüba doğru yol aldım.

      Müdürün odasında babamın sınırlı halini ve Reis ile ailesini görünce her şeyin kötüleştiğini anladım. Babam bir şey demeden zorla beni arabaya bindirmişti. Eve giderken konuşmaya başladı. "Bir daha Reis ile görüşmeni istemiyorum. Şimdi hemen o telefonu annene veriyorsun ve 1 hafta boyunca eline almıyorsun. Bir yere gitmende yasak. Sadece Seçem ve Sinem ile odanda konuşabilirsin. Yemek ve lavoba ihtiyacı dışında da odadan çıkamayacaksın. Çok ısrar edersen seni memlekete gönderim." Israr edecekken annem bana tip tip bakınca vazgeçtim. Eve gittiğimiz zaman da sürüklenerek odaya atıldım. Her şey çok karımıştı. Yek bildiğim şey babam bize büyük sorun yaratsa bile belli bir süre sonra ya affedecekti ya da bizi yok sayacaktı ama bizi ayıramayacaktı.

. . .

En az 2 gün en fazla bir hafta boyunca yazmayı düşünmüyorum. Bir sürü stok yapmayı ve seneryo üzerinde değişiklikler yapmayı planlıyorum. En az 2 gün sonra tekrar her gün bölüm atmaya başlayacağım.

. . .

Anı'nın iç sesi :)

KALBİMİN REİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin