~Bölüm:9~

8.5K 665 179
                                    

Medya: Fatih Karabulut
••••••••••••••••••••••••••••••

🦋
••••

*Bazı acılar vardı ki, onlar hiç durulmayacak gibi, hep ruhun içinde sallanacak gibiydiler...
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Lalin'den:
••••••••••••••

Üzerime sinen at kokusundan arınmak için güzelce bir duş almak adına banyoda almıştım soluğu. Ama garip bir şekilde bu koku beni rahatsız etmiyordu. Atları çok sevimiştim. Galiba bunun asıl sebebi çok duyarlı hayvan olmalarındaydı. Bize bizim hisslerimize uygun cevap veriyorlar, onları seversek, onlar da bizi seviyordu... İnsanların çoğu gibi... Tümü gibi diyemeyiz. Çünkü bazen sen seni sevmeyen biri'ni çok sevebiliyorsun...

İstem dışı yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamıyordum. O gün beni kırdıktan sonra Pamir bana karşı daha dikkatli olmaya çalışıyordu. Bunu hissettirmemeye çalışsa da ben anlıyordum. Garip bir şekilde benim de hoşuma giden bu durum, bir yandan da beni korkutuyordu. Ona çekilmekten, ona yakınlaşmaktan korkuyordum. O çok farklı bir adamdı. Farklı olduğu kadar yaralı, yaralı olduğu kadar tasalı, dertliydi. Hayatın onu kırdığı gibi, o da hiç düşünmeden insanları kırabiliyordu. Bu yüzden ondan uzak durmalıydım. Kırardı beni. Üzerdi çok. Belki sonra pişman olurdu. Ama yapardı da. Böyle bir adamdı işte. Bunu anlamak için psikoloji okumaya gerek yoktu ki...

Düşüncelerime son vererek duşa kabinden çıktım ve bornozumu giyinerek bana verilen odaya geçtim. Çantama attığım yedek kıyafet olan siyah askılı tulumu alarak üzerime geçirdikten sonra saçlarımı da gelişi güzel kurulayarak pratik bir şekilde ördüm. Ayna da son kez kendime baktıktan sonra odamdan dışarı çıktım.

Benim odamla komşu olan odada kalan Fatih'in odasının önünde durdum ve kapıyı iki kez tıklattım. At sürdükten sonra o da duş alarak odasına çekilmişti. Herkes gibi...
İçerden gir diyen çoçuksu sesi duyunca gülümseyerek odanın kapısını açtım ve içeri girdim.

"Gelebilir miyim yakışıklım?" diye sorduğumda gülümser gibi olarak elinde olan iped'ini yatağa bıraktı.

"Tabii ki" dediğinde ben de tam olarak içeri geçtim ve yatağın ucuna oturdum.

"Nasılsın bakalım Fatihciğim?" evet bunu Lalin ablası olarak değilde psikoloğu olarak soruyordum.

"İyiyim, teşekkürler" oy oy nasıl da nazik davranıyor. Yerim ama ben seni.

"Peki, nasıl hissediyorsun? Yani at binmek, buraya gelmek iyi geldi mi sana?" daha net cevaplar almak için, sorularımı da genellemeden çıkararak netleştirmeliydim.

"Aslında iyi hissediyorum. Galiba böyle vakit geçirmek iyi geldi bana. Amcamla at binmek de çok eğlenceliydi." o kadar net ve duygusuz konuşuyordu ki, sanki büyümüşte küçülmüş gibi. Bir de sürekli geriliyor, kendini kasıyor. Yemek bile yerken böyle yaptığı oluyordu.

"Buna sevindim. Seninle biraz rahatlayalım mı ne dersin?" dediğimde kaşları çatılmıştı.

"Nasıl yani?" dediğinde gülümseyerek yataktan kalktım ve dolaptan birer battaniye aldım.

"Şimdi beni takip et bakayım" dediğinde yataktan kalksa da çatık kaşları düzelmemişti. Ah ama amca yeğen kaşlarını çatmaktan erken yaşlanacaklar yahu.

Salondan geçerken salonda Eda ve Barkın'ın film izlediğini gördüm. Bizi fark eden Eda sorgular bakışlarla baksa da, ona dudaklarımı oynatarak seans için deyince başıyla onaylamıştı...

Güz Çiçeği (Tamamlandı🦋)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin