🦋
••••*Kalbim bomboş kalmıştı sanki, atmıyordu, sessiz kalmıştı, küsmüştü sanki bana, seni gördü gözlerim sonra, kalbime haber verdi, kalbim direkt seni kendine yazdı ve öyle aşık oldum sana.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••Lalin'den:
••••••••••••••Gecenin zifiri karanlığında, gökyüzünü kaplayan yıldızlara ve dolunaya bakıyordum sessizce.
Zifiri karanlık gecede parlayan yıldızlar ve dolunay çok güzel gözüküyordu. Karanlık gökyüzünün altında olan denizin rüzgarla savrularak gelen kokusu ise gözlerimi kapatma isteği uyandırıyordu. Buram buram deniz kokuyordu etraf, buram buram aşk kokuyorduk biz, buram buram huzur kokuyordu yanımda oturan adam.Yanımda varlığını hissettiğim adam da sessizliğime ortak oluyordu. Fakat ben gökyüzüne ve denize bakarken, o gözlerini üzerimden bir saniye bile ayırmıyordu.
Haziran ayı olsa bilse, hafif esen rüzgar saçlarımı hafif hafif savuruyor, üşümeme sebep oluyordu.
Dans ederken yaşadıklarım aklıma geldiğinde istem dışı oluşan gülümsememe engel olamıyordum. Pamir de beni seviyordu. Hani o ilk başlarda duygusuz, odun dediğim adam bana beni sevdiğini söylemişti. Bunu iki gün önce biri bana söylese, ki Gamze ve Eda sürekli söylüyordu. Saçmalama der geçerdim, ki öyle de yapıyordum.
Ama hayat zaten hep bizim ummadığımız anda asla olmaz dediğimiz şeyleri yaşatmıyor muydu bize?
Aynı ben ve Pamir'in durumu gibi...
Korkularımıza, olumsuz düşüncelerimize rağmen birbirimize olan aşkımızı itiraf etmeyi başarmıştık.Bundan sonra ne olacak, nasıl olacak diye düşünmeden çıkmıştık yola. Emindim ki menzil başına varıncaya kadar çok sınavlardan geçerek, çok kez savrulacaktık hayat rüzgarında. Belki de bir sağa, bir sola savrularak daha çok bilecektik kıymetimizi, daha iyi anlayacaktık sevgimizi.
Ama olsundu, zaten imtihansız sevda, sınavsız kul olmuyor bu dünyada.Hafiften esen rüzgar az daha sıklaştığında kollarımla omuzlarımı sıvazladım. Zira düğün bittikten sonra, Eda ve Barkın'ı uğurlamıştık. Beni eve götürmek için yola çıkan Pamir'le bir anda kendimi sahildeki banklardan birine otururken bulmuştum.
Evet, benimle vakit geçirmek isteyen sevgilim çözümü böyle görmüştü.Aniden omuzuma atılan ceketle irkilsem de, anında burnuma dolan tanıdık erkeksi koku tüm benliğimi rahatlatmıştı. Sıcacık bedeninden çıkardığı ceket, buz gibi bedenime derman olmuştu.
Gökyüzü ve deniz arasında mekik dokuyan bakışlarımı ağır ağır yanımda oturan adama çevirdiğimde zaten bana baktığı gerçeği bir kez daha savrulmuştu yüzüme." Üşüyor musun?" diye sordu geldiğimizden beri oluşan ölüm gibi sessizliği bozarak.
"Şimdi değil" dedim gülümseyerek, ona doğru sokuldum biraz daha. Anında kolunun altına alarak bedenimi sıcaklığıyla sarmalamıştı.
Kafamı biraz yukarı kaldırarak boyun girintisine soktum. Parfüm karışık kendine has kokusunu doya doya soludum. O da burnunu saçlarım arasına daldırmıştı. Derince nefesler alıyordu benim gibi. Bir insanın kokusu huzurunuz olabilir miydi? Pamir'in kokusu benim için huzurdu. "Çok güzel kokuyorsun, saçların mis gibi, soludukça soluyasım geliyor," boğuk çıkan sesiyle konuşan adam bilmiyordu ki, hislerimiz tamamen karşılıklıydı."Pamir" dedim adını anarak. Adı çok yakışıyordu dudaklarıma. Ömrüme kendisinin yakıştığı gibi. Ondan başka birini hayal bile edemiyordum artık. O kadar onla dolup taşmıştım ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Çiçeği (Tamamlandı🦋)
General FictionHayatın yollarını kesiştirdiği insanlar birlikte tüm yaşananlara rağmen mücadele edecek, mutlu olmağı öğreneceklerdi. Pamir Karabulut: hayatın sert darbelerini defalarca yemiş yaralı bir adam. Fatih Karabulut: Pamir'in yeğeni, küçük omuzlarında hunh...