Medya: Pamir Karabulut
Medya 2: Bahadır Sağlam: Sana bir şey olmasın 💫
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••🦋
•••••*Dönelim kendimize ve aldığımız yaralara bakalım...
(Cahit Zarifoğlu)
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••Pamir'den:
•••••••••••••••Acıya alışır mı bir insan? Galiba ben alışıyordum. Zira ne zaman toparlanmaya çalışsam hayat bir yerlerden devirdiği için zamanla alışıyordum. Ne acı değil mi?
Acı... üç harf iki hece... her bir insan için farklı olaylar sonucu gelişen o söz...
Acıyan bedense katlanmak oluyor, fakat acıyan ruhunsa bitmişsindir demektir...Benim gibi...acıyan ruhum gibi...
Acıyı iliklerime kadar hissettiğim anlardan birini daha yaşıyorum şu an... Yine kaybetme korkusu üşüştü hayatıma. Ne zaman bu korkuyu hissetsem sonu hep hüsranla bitmişti. Ne zaman bu korkuyu hissetsem sonunda kendimi mezarlıkta, sevdiklerimi kara toprağa verirken buluyordum. Bu kez öyle olmamalıydı, izin veremezdim. Bir kez daha beni kor gibi yakan acılarımın ruhumu istila etmesine izin veremezdim. Zira toparlanamazdım bu kez, yaşayamazdım asla.
"Lalin" diye bağırarak Fatih'in önüne düşen kadınıma doğru koştum. Şu an bu salonda iki acı dolu haykırış bir birine karışmıştı, bir babanın acısı, bir yarin acısı.
"Güzelim" dedim iki elimle yanaklarını kavrayarak, başını dizlerim üzerine yatırdım. Sol göğüs tarafından yaralanması zaten var olan korkumu biraz daha tetikliyordu. Fakat, bilinci hâlâ açıktı. İşte pamuk ipliğine bağlı umudum da buydu.
"Pa...mir" demişti nefes almakta zorlanıyor, kesik kesik konuşuyordu. Canı yanıyor, acıdan dolayı yüzünü buruşturuyordu. Canı yanıyor, canım canım yanıyordu... Yüzünü acıdan dolayı her buruşturduğunda canımdan can koparıyorlardı sanki.
"Hastaneye gidiyoruz, Barkın koş arabayı hazırla geliyorum ben de," diyerek bağırdığımda, Barkın ikiletmeden dışarı çıkmıştı.
"Lalin ablaa" diye ağlayarak şoktan çıkan çocuk bedenini yanıma atarak sevdiğimin buz gibi yanaklarına dokuyordu.
"Lütfen, ölme Lalin abla, sen de bırakma beni" Lalin dediklerini duyuyor, fakat konuşamıyordu.
"Fatih, Lalin ablanı hastaneye götüreceğiz, sen gel benimle canım. Ağabey, al bunu yarasına bastır, fazla kan akıyor." Hıçkırarak konuşan Eda bez gibi bir şeyi bana uzatınca hemen alarak yarasına bastırmıştım. Fatih'i alarak yanımızdan uzaklaşınca, bedenini sarsmamaya özen göstererek Lalin'i kucağıma aldım.
"Lütfen, sevgilim benim için dayan," alnından öperek arabaya doğru gittiğimde, Selim, Barış hiç biri umurumda değildi.
Lalini kucağımdan bırakmayarak arabanın arka koltuğuna bindiğimde Barkın da hemen arabayı çalıştırmıştı.
"Pa...mir" çok zorlanıyordu konuştukça, Allah'ım lütfen, ilk kez senden bir şey istiyorum, onu bana bağışla lütfennn.
"Güzel gözlüm, yorma kendini. İyi olacaksın" dedim bezi yarasına bastırarak, canı acıyordu sevdiğimin. Keşke o kör kurşun bana değseydi de sana bir şey olmasaydı be can parçam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Çiçeği (Tamamlandı🦋)
General FictionHayatın yollarını kesiştirdiği insanlar birlikte tüm yaşananlara rağmen mücadele edecek, mutlu olmağı öğreneceklerdi. Pamir Karabulut: hayatın sert darbelerini defalarca yemiş yaralı bir adam. Fatih Karabulut: Pamir'in yeğeni, küçük omuzlarında hunh...