Medya: Pamir Karabulut
•••••••••••••••••••••••••••••••••••🦋
••••*Acı veriyorsa geçmiş, geçmemiş demektir.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••Lalin'den:
••••••••••••••Şaşkın şaşkın öylece ayakta dikilerek çocuğa bakıyordum. Acaba yine rüya mı görüyorum diye düşünmeden edemiyordum. Gerçekti değil mi? Bu çocuk benim rüyama girmişti. Şimdi de kanlı canlı karşımda duruyordu.
Neydi bu böyle? Kader mi? Tesadüf mü? Yoksa evrenin bana yaptığı kötü bir şaka mı? Tanrım aklımı kaçırmama ramak kalmıştı.Sanki gerçekliğine inanmak ister gibi elimi eğik olan başına dokundurmak istedim ama çocuk bana bakmadan bir adım geriledi. Demek durumu gerçekten ciddiymiş, dokunmamı bile istemediğine göre. Ayrıca odaya girdiğinden beri gözlerini yerden ayırmamıştı...
"Bir sorun mu var acaba?" ani çıkan sesle hafif irkilmiştim. Sesi ne kadar da sert ve otoriterdi.
"Ha. Yok bir sorun. Sadece yeğeninizi birine benzetmişim" diyerek yalan söylemek zorunda kaldım. Zira hiç rüya kısmına giremem. Hem adam bana öldürecekmiş gibi bakıyordu. Bir de desem yeğenini , hatta belki de evini rüyamda gördüm kesin beni parçalardı. Ah bir de o ev vardı değil mi"? Artık Karabulutlar'ın evi çıkarsa hiç şaşırmazdım doğrusu.
"İyi" yuh yani o kadar dediğime bu mu gerçekten? Gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi. Sonuçta kibar bir kadındım ben.
"Seenn. Ama seenn." çocuk odaya girdiği andan beri ilk defa bana bakıyordu. İşin garip yanı beni görünce kekelemesiydi. Galiba psikologları gerçekten sevmiyordu. Yoksa neden seen diye kekelesin ki.
"Artık işimize geçsek" diyen adamla bakışlarımı çocuktan zar zor alarak kaşlarını çatan adama baktım.
"Tabii ki, buyurun şöyle oturun, ayrıntıları konuşalım" dediğimde yeğeninin elinden tutarak masamın karşısında olan beyaz kanepede oturdular. Adam yalnız çocuğa baktığında o biçimli kaşlarını çatmıyordu. Bu da bir nevi çocuğa olan düşkünlüğünün göstergesiydi.
"Evet, şimdi yardımcımız Melis biraz yeğeninizle dışarıda ilgilensin, siz de o zaman kesiğinde tam olarak yeğeninizin durumu, sıkıntıları, neden psikoloğa baş vurmak zorunda olduğunuzla ilgili bilgi verin lütfen. Hemen ona uygun bir rutin oluşturup. O sistemle ilerleriz" gülümsemeye çalışarak benim için artık basitleşmiş giriş konuşmamı yaptığımda adamın kaşları sanki mümkünmüş gibi daha da çatıldı. Hay ben senin....
"Yalnız ben size hiçbir bilgi vermeyeceğim" dediğinde kaşlarını çatma sırası bana geçmişti. Ne demek bilgi vermeyeceğim. O zaman burada ne işin var ki? Bu adama dalmamak için zor tutuyordum kendimi. Ağzını, burnunu kırasım vardı.
"Anlamadım" kan kokan düşüncelerimin aksine dudaklarımın arasından yalnız tek kelime çıkmıştı. Ne ironiydi ama.
"Anlamayacak bir şey yok. İstediğiniz soruların cevabını vermeyeceğim" hayda çattık iyi mi? Gamze'yi bir güzel pataklamak şart oldu. Beni kimlerle muhattap etmişti bu böyle. Bakışlarım çocuğa kaydığında hayran hayran bana baktığını gördüm. Acaba beni sevmiş miydi?
"Peki size nasıl yardım etmemi bekliyorsunuz acaba?" artık ben de sinirlenmiştim. Sabır da bir yere kadardı değil mi?
"Bizim eve geleceksin. Seanslar orada geçirilecek. Buradaki ücretinin iki katını ödeyeceğim." yok artık yaa. Benim gururumu şimdiye kadar böyle kıran olmamıştı. Emirvaki yapması azmış gibi bir de para teklif ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Çiçeği (Tamamlandı🦋)
General FictionHayatın yollarını kesiştirdiği insanlar birlikte tüm yaşananlara rağmen mücadele edecek, mutlu olmağı öğreneceklerdi. Pamir Karabulut: hayatın sert darbelerini defalarca yemiş yaralı bir adam. Fatih Karabulut: Pamir'in yeğeni, küçük omuzlarında hunh...