Jongin yavaşça gözlerini açmaya çalıştı.
Tüm bedeninin ağrıdığını hissediyordu.
Kafasını kaldırırken camdan sızan güneş gözünü almıştı. Nerede olduğunu bilmiyordu. Ağzına kapatılan bez yüzünden bayıldığı an aklına gelince kanının donduğunu hissetti. Birisi ona saldıran adamı vurmuştu ve kendisini bayıltmıştı. Şok olmuş bir halde anında ayağa kalktı. Başının dönmesiyle düşecek gibi oldu fakat ayakta kalmayı başarmıştı.
"Aman Tanrım"
Dedi ağlamak üzereyken. Birisi o lanet adamı vurmuştu.Birisi o adamı lanet bir silahla vurmuştu ve belki de birazdan o kişi kendisini de vuracaktı . Jongin kendini tekrar bayılacak gibi hissediyordu. Hemen kapıya doğru koştu ve kolu indirdi.
Açılmıyordu.
Kapı Açılmıyordu.
Jongin korkuyla ardı ardına kapıya vururken titreyen sesiyle bağırmaya başladı.
" açın kapıyı! Siz kimsiniz bilmiyorum ama beni bırakın lütfen! "
Herhangi bir insanın onu duyduğundan bile emin değildi.
"açın kapıyı diyorum size!"
Birkaç dakika sonra bağırmaktan boğazı kurumaya başladığında yavaşça uyandığı yatağa doğru adımladı. Kimse onu duymuyordu ve belki onu da kendisine saldıran adam gibi öldüreceklerdi. Korkusunu gizleyemiyordu.
Kapıdan anahtarın döndüğüne dair ses geldiğinde Jongin yüzüne korktuğunu gizlemek ister gibi bir ifade takınmaya çalıştı. Ama sadece çalıştı. Çünkü titrediğinin henüz kendisi de farkında değildi. Kapı ufak bir gıcırtı eşliğinde açılırken Jongin dikkatle kimin içeri gireceğine bakıyordu.
Bu o adamdı.
O gece barda kendisine uzun uzun bakan adam.
Onu tanımıştı çünkü o keskin bakışları unutmak mümkün değildi.
Tekrar ayağa kalkarken Kyungsoo'ya doğru ilerliyordu.
Kyungsoo bir elini havaya kaldırdı Jongin'e durmasını istediğini belli eder gibi. Jongin olduğu yerde durdu ve bekledi. Kendini bağırmamak için zor tutuyordu. Bir açıklama bekliyordu. Fakat konuşmaya başlarsa sesinin titreyeceğini bildiğinden tek kelime etmedi ve bekledi.
Keskin bakışlı adamın ne diyeceğini bekledi. Tek bir kelime duymak istedi. Korkusu onu öldürecek gibiydi.
Ama karşısındaki adam ona birkaç saniye bakmış ve arkasını dönmüştü. Ah lanet olası konuşmayı bilmiyor muydu?
Jongin esmer adamın arkasından bağırdı sinirle.
"hey bana bir açıklama yap. Neden burdayım? Sen kimsin?"
Ah. Jongin'in beklediği cevap bu değildi.
Bir kaç saniye içinde arkasını döndükten sonra Jongin'i belinden tutup kendisine çeken ve suratını Jongin'in suratına fazlaca yakınlaştıran Kyungsoo'nun alev saçan bakışları. Kesinlikle bir cevap değildi.
Jongin yaşadığı ani şokla bir elini Kyungsoo'nun belindeki elinin üstüne attı ve çekmeye çalıştı. Kyungsoo elini daha da sıkılaştırırken diğer elini Jongin' in çenesine çıkardı ve yüzünü kendine çevirdi.
"neden burda olduğunu bilmek mi istiyorsun?"
Jongin onun elleri altında tamamen tutsak olmuş durumdaydı. Kurtulamıyor ve korkuyordu. Kyungsoo bakışlarını genç adamın yüzüne çıkardı ve her bir ayrıntıyı dikkatle incelerken devam etti.
" çünkü sen benimsin. Senin için hayatın boyunca kazanamayacağın kadar çok para ödedim, seni o bok çukurundan çıkardım ve sana burda düzenli bir hayat imkanı sunuyorum. Her gün başka adamların yanında uyanmak yerine bundan sonra bana ait olacaksın. Ve ben ne dersem onu yapacaksın"
Jongin'in çenesindeki elini sıkılaştırırken tehtidkar sesiyle tısladı.
" söylediğim şeylerin yapılmaması senin için hoş olmaz"
Jongin kafasını Kyungsoo'nun elinden kurtarmak için yan tarafa çevirdi. Ah titriyordu. Korkuyordu. Bu adam kimdi ve neden onu satın almıştı. Kafasında birsürü soru vardı.
"ve inan bana canını yakmaktan hiç çekinmem"
Jongin seslice yutkundu. Burda bulunmak istemiyordu. Bu adam onu korkutuyordu. Gitmek istiyordu.Konuşacak cesareti kendinde bulduğunda, sesi bir fısıltıya benziyordu.
"Ben bir mal veya eşya değilim. Beni satın alamazsın"
Kyungsoo onun bu cesareti karşısında kaşlarını kaldırarak bakarken alayla bir kahkaha attı.
"evet seni satın alabilirim ve aldım. O pis barda her gece altında yattığın adamlar da seni birkaç saat için satın alıyordu. Bunu sakın unutma"Birkaç saniye içinde ellerini Jongin'in bedeninden çekmiş ve hızlıca arkasını dönmüştü. Kapının kapanma sesi geldiği an Jongin yıkıldığını hissetti. "lanet olsun!"
Öfkeyle bağırdı odanın kapısı tekrar kilitlenirken. Bu adam ona kim bilir neler yapacaktı? Buradan çıkmak istiyordu. Bir insanı öyle kolay satın alamazdı. Çok sertti. Jongin bir an şuanda o pis barda bulunmayı burda olmaya tercih edeceğini düşündü.
Temiz yatağa uzanıp kafasını yastığa koyarken ağlıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Kyungsoo alt kata indi ve elindeki şarabı yudumlarken gülümsedi. O çocuk...
Çok güzel kokuyordu. Çikolata gibi kokuyordu. Kendisinden korkuyordu ve narin yüzü Kyungsoo'ya bakarken profesyonel bir ressamın elinden çıkmış kadar güzel gözüküyordu.
Kyungsoo içine dolan sevinçle boş evin içinde bir kahkaha attı. Lanet olası hayat ona güzel bir köle vermişti.
Çok eğlenecekti....Aaayyyy tanıştılar sonundaaaaa
😱😱😱
Kalbim durdu yazarken jdnfnbdns
Lütfen yorumlarınızı yazın 😘😘😘
Keyifli okumalar
-Rosa
![](https://img.wattpad.com/cover/242575181-288-k260726.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fanfiction"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...