6- Ceza

7K 227 219
                                    

Boşluk.
Bu kelime öyle anlamlı geliyordu ki Jongin'e şuan...
Tam anlamıyla boşluktaydı çünkü.
Aklından geçen düşüncelerden dahi habersiz koca yemek masasında efendisi Kyungsoo ile karşılıklı otururken aklındaki boşluğu dolduran tek düşünce öpücüktü.
Bu adam onu öpmüştü.
Onu öpmüştü.
Hala yaşadığı şokun etkisinden çıkamamış bir halde masadaki yiyeceklere bakıyordu genç efendisinin aksine. Kyungsoo iştahla yemeğini yerken göz ucuyla kumral gence baktı.
"Neden yemeğini yemiyorsun? Yoksa beğenmedin mi?"
Beğenip begenmemesi umurunda değildi. Yalnız yemek yemekten hoşlanmıyordu.
Jongin onun sorusuna şaşırdı. Bu düşüncesiz, kalpsiz, kaba herif onun yemeği beğenip beğenmediği mi düşünmüştü yoksa ona mı öyle gelmişti? İçinden hayretle geçirdi.
'lanet olası dudakların az önce dudaklarımın üzerinde sertçe gezerken şuanda hiçbirsey olmamış gibi davranamadığım için kusura bakma. Yemek aklımın ucundan geçmiyor şuan'

"h-hayır ben beğendim tabiki"
Bu cümle ise sahip olduğu cesareti gösteriyordu.
Çatalı eline alıp tabağına biraz salata doldurdu ve farkında olmadan elindeki çatalla domates parçalarına işkence etmeye başladı.
Geçen birkaç dakikanın ardından üzerinde hissettiği gözlerle yenecek hali kalmamış sebzeleri açlıktan ölmemek için ağzına attı.
Bu adamın yemek yeme alışkanlığına bile karışması sinirini bozuyordu.
Olmadık yerde ondan bir laf yemek istemediğini fark etti. Ağzına birkaç lokma daha attı.
Kyungsoo memnun bir şekilde hafifçe tebessüm ederken seslice boğazını temizledi.
Jongin'in dikkatini ona vermesini istiyordu. Çünkü öğrenmesi gereken kurallar vardı. Bunları bilmesi gerektiğini düşündü.
Jongin ne söyleyeceğini bekleyerek ona bakarken duruşunu dikleştirdi ve konuşmaya başladı.
"sanırım tanıştığımızdan bu yana fazlasıyla korktun"
Jongin afalladı. Korkmaması mı gerekiyordu acaba?
"ve korkmalısın da"
Al işte. Jongin gözlerini devirmemek için ağzındaki lokmayı sertçe çiğnemeye devam etti.
"Net bir şekilde seni satın almış olmamın sebebini biliyor olmalısın"
Jongin gözlerini devirdi.
Ona kölelik yapacağının elbette farkındaydı.
"bana bir daha gözlerini devirirsen seni dizime yatırırım"
Kyungsoo hafife alınmaktan nefret ederdi. Ve birinin ona gözlerini devirmesi onu takmadığı anlamına geliyordu.
Jongin gözlerini istemsizce sanki daha ne kadar büyüyebileceğini ölçmek ister gibi pörtletti. Çiğnemekte olduğu lokma boğazına bir yumruk gibi otururken öksürmeye başladı.
Bu lanet herif nasıl oluyor da bu uygunsuz kelimeleri sanki normal birşey söyler gibi rahatlıkla kullanabiliyordu?
Birkaç yudum su içip öksürüğünü azaltmaya çalışırken konuşmaya çalıştı.
"b-ben özür dilerim. Birdaha olmayacak"
Kyungsoo gözlerinin içine baktı birsey bekler gibi. Jongin ise ne beklediğini öğrenmek ister gibi bakınca Kyungsoo açıklama gereği duydu. Bu çocuk biraz saf mıydı yoksa salak mıydı?
"birdaha olmayacak ne?"
Jongin yüzüne yerleşen mahcubiyeti kontrol edemiyordu.
Bu yabancı ona annesi gibi emirler veriyordu ve Jongin annesine bile her anlamda karşı gelebilirken bu adama karşı gelme lüksüne sahip değildi. Hafifçe yutkundu ve bakışlarını Kyungsoo'nun üzerinden çekmeye çalıştı.
"ö-özür dilerim. Bir daha olmayacak efendim"
Cümlesini Kyungsoo'nun zevkine göre düzeltirken gözlerini devirmemek için oymak istedi. Bu adamın kendisini dizine yatırmasını elbette istemiyordu!
Kyungsoo memnun olmuş şekilde başını salladı ve devam etti.
"hergün burada olmayacağım. Fakat bu eve geldiğim anlarda ise her işten dönüşümde seni benim için hazırlanmış şekilde görmek istiyorum."
Jongin'in gözünde bu
'canım her istediğinde seni becermeye geleceğim ve sen de bana itaat edeceksin' demekti.
Kendinden iğrendiğini hissetti.
" doyduysan ayağa kalk"
Kyungsoo'nun emrini ikiletmeden ayağa kalkarken içini bir merak sardı.
Kyungsoo eliyle onu takip etmesini belirten bir işaret yaptı ve arkasını döndü. Kumral genç onu yavaş adımlarla takip ederken yavaşça bu adamın katı tavırlarına alışmaya başladığını hissetti. Hoş başka çaresi de yoktu zaten.
Merdivenleri hızlı adımlarla çıkarken Kyungsoo'nun geniş omuzları jongin'in bakış açısına girdi. Bir dağ gibi yıkılmaz ve güçlü gözüküyordu bu adam. Hiçbirseyden korkusu yok gibiydi ve yapılı vücudu ağız sulandıracak cinstendi. Tabiki jongin'in ondan nefret etmesi dışında bir sorun yoktu.
Jongin onun arkasından gözlerini devirdi. Sonuçta görmüyordu. Yüzüne bakıp bağıra bağıra küfür etmek istiyordu. Kyungsoo bir anda arkasını döndü ve jongin'in göğsüne çarpmasına sebep oldu. Jongin düşmemek için merdivenin korkuluğuna tutunurken bir iki basamak geriledi.
"kendini çok akıllı sanıyorsun değil mi?"
Jongin Kyungsoo'nun neden böyle dediğini anlamaya çalışırken esmer adam başıyla tam karşılarındaki aynayı işaret etti.
"hasiktir"
Jongin kendi duyacağı kadar kısık sesle bunun ardından birkaç küfür daha mırıldanırken Kyungsoo onun bileğinden sertçe tuttu.
Ah lanet olsun Jongin onun görmeyeceğini düşünerek gözlerini devirmiş ve şu sikik aynayı efendisinin geniş omuzlarına gözleriyle delikler açmakla meşgul olduğu için görmemişti.
"özür dilerim özür dilerim özür dilerim!"
Bileğini çekmeye çalışırken nefes almadan bağırdı korkuyla. Ama Kyungsoo'nun tutuşu o kadar sertti ki Jongin bileğindeki acıya bakarak birazdan elinin Kyungsoo'nun elinde kalacağına yemin edebilirdi.
Merdivenleri birkaç kere düşme tehlikesi atlatırken Kyungsoo tarafından sürüklenerek çıkmış ve kendini kocaman bir odanın içinde bulmuştu.
Koyu renklerin hakim olduğu bu odanın Kyungsoo'ya ait olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Jongin'in odada görebildiği tek şey koyu lacivert ve siyah dolap takımları olabildiği için inceleyememişti ve bunun zaten hiç sırası değildi. Kyungsoo onu yatağa iterek bileğini bıraktı ve sakince arkasını dönüp kapıyı kilitledi. Anahtarı kapıdan birkaç metre uzaktaki aynalı dolabın çekmecesine koyarken kendi kendine gülüyordu sessizce. Bu çocuk kesinlikle yürek yemiş olmalıydı. Fakat birazdan bu cesur aptal onun şaka yapmadığını anlayacaktı. Arkasını dönerken Jongin gözlerini fazlaca büyüttü ve esmer adamın elindeki kemer tarzı, kelepçeye benzeyen şeye baktı.
Çığlık atmak istiyordu. Korkuyordu. Keşke gözlerini oysaydı ama devirmeseydi. Onu bu şeyle dövecek miydi yoksa?
Kalbi duracak gibi atarken yatakta geriye doğru kaymaya başladı.
Korkuyordu.
Kyungsoo ona yavaşça yaklaşırken avını yakalamayı bekleyen bir kurt gibiydi.
Jongin'in kaçacak yeri yoktu ve boşuna debeleniyordu.
" efendine karşı bir hatan olduğunda. Efnedin tarafından cezalandırılırsın."
Yatağa doğru eğilirken Jongin için kaçacak yer kalmamış, Yavaşça cenin pozisyonu almaya başlar vaziyette olduğu yerde durmuştu.
"özür dilerim" bir ihtimal belki durur diye söylediği kelimeler fısıltıdan farksızdı.
Kyungsoo güldü. Onunla oyun oynuyordu ve bundan keyif alıyordu. Elini bir anda uzattı ve Jongin'in kolunu tuttu. Jongin korkuyla çığlık atarken bir an ses tellerinin kopacağını düşündü.
Esmer adamın gücüne karşı gelemiyordu. Kolunu kurtaramadı ve kendini yatağın ucunda buldu.
Kyungsoo ona susmasını belirten tehtidkar bakışlarından sunarken Jongin olduğu yere sindi. Kyungsoo diğer elindeki kayışı sertçe kumral gencin bileğine geçirdi ve hızla diğer elini tuttu.
Jongin hala elini çekmeye çalışıyordu.
Huyuna giderse belki onu bırakırdı.
" efendim b-ben birdaha yapmayacağım. Yemin ederim ki. Özür dilerim. Lütfen yapmayın, lütfen bırakın..."


Boşuna yalvarışları Kyungsoo'nun kulağına hoş melodili bir şarkı gibi geliyordu. Kölesinin kendisine yalvarması onu memnun etmişti. Bu durmayı düşünmesinin aksine onu daha da heyecanlandırmıştı.
Jongin'in iki bileği de kayışla sıkıca bağlanmışken ayaklarıyla ona tekme atmayı düşündü. Güzel bir fikirdi aslında. Ölmek istiyorsa eğer.
Çaresizce efendisinin gözlerine bakarken yalvarmanın faydası olmayacağını biliyordu.
Kyungsoo onun yanına, yatağa oturdu ve onu yüzüstü kucağına çekti.
Güçlü kolları Jongin'i kendine çekerken hiç zorlanmamıştı.
Jongin kalçasının Kyungsoo'yla bakıştığından emindi. Utançtan yerin dibine girmek üzereydi ve haraket dahi edemiyordu.


Kyungsoo sesinden akan hevesle konuştu.
"bana karşı gelmemeyi öğrenene kadar seni cezalandırmaktan onur duyacağım"
Jongin pantolonunda hissettiği el ile kıpırdadı ve kalkmaya çalıştı.
Kyungsoo pantolonundaki ellerini Jongin'in saçlarına attı ve sertçe çekiştirdi.
Jongin'in ağzından acı dolu bir inleme koparken sertçe dudağını ısırdı. Bir de bağırarak bu adama zevk vermek istemiyordu.
"olduğun yerde uslu dur"
Efendisinin tehtidkar sesi vücudunu titremeye yetmişti. Kyungsoo ellerini tekrar dar pantolona attı ve aşağı doğru çekiştirdi. Jongin'in iç çamaşırını da pantolonla birlikte aşağı doğru çekerken ağzının suladığını hissetti. Bu pürüzsüz esmer kalçaları kızartmak için can atıyordu.
Bir eli yavaşça Jongin'in kalçasını okşarken Jongin titriyor ve kalçasındaki ellerden gelecek sert hamleyi bekliyordu.
"kural bir"
Jongin'in kalçasını nazikçe okşayan eli havaya kalktı ve sertçe yumuşak kalçalarla temas etti.
Attığı şaplağın sesi Jongin'in bağırtısıyla karışıp odada yankılanırken Kyungsoo bu inlemeyi yüzlerce defa daha duymak istedi.
"bir daha bana asla göz devirmeyeceksin"
Jongin'den bir cevap bekler gibi vurduğu yeri sertçe sıktı.
" e-evet bir daha asla size göz d-devirmeyeceğim efendim"
Kyungsoo elini tekrar kaldırdı ve daha bir şiddetle pürüzsüz kalçalara indirdi.
"kural iki."
Tekrar vurduğu yeri okşarken fazlasıyla sertleşmişti.
" senin bu evden dışarı çıktığını duymayacağım"
Jongin hissettiği acıyla cevap veremedi ve sadece kafasını aşağı yukarı sallamakla yetindi.
Kyungsoo acımadan üst üste sertçe Jongin'in kalçalarına vurmaya devam ederken kurallarını sıralıyordu.
En sonunda Jongin'in ağlamaklı inlemeleri bu kadarın onun için yeterli olduğunun kanıtıydı.
Kyungsoo kafasını eğdi Jongin'in iki kalçasının ortasındaki deliğe bir öpücük kondurdu (iğreniyorsanız kapı aha orda jdnfndnd)

Jongin titredi. Kyungsoo kafasını yavaşça kaldırdı ve elini öptüğü yere yönlendirdi. Jongin'in deliğinin girişine parmağını bastırırken kendi dudaklarını ısırıyordu. Şuan onun içinde olmayı herşeyden çok isterdi.
"bunun senin için yeterli olduğunu düşünüyorum küçüğüm."
Jongin cevap vermedi. Hali yoktu.
"çünkü birdaha böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımda"
Jongin'in deliğindeki parmağını hafifçe içine itti. Jongin olduğu yerde zıplamıştı.
" birdahaki cezan bu güzel deliğin içinde olacak"
Jongin'i kucağına alıp nazikçe yatağa bırakırken sanki az önce onun canını hiçbir şekilde yakmamış, ona işkence etmemiş gibi rahattı. Jongin gözyaşlarını bağlı elleriyle sildi ve bekledi.
Kyungsoo bileğindeki kayışı çözdükten sonra kumral gencin saçını okşadı ve alnına bir öpücük kondurdu.
Odadan çıkarken Jongin'e yan bir bakış attı ve arkasını döndü.
Bu daha başlangıçtı. Bu dik başlı genç adam kendisine itaat etmeyi zamanla öğrenecekti...



Arkadaşlar ağlıyorum şu an
Jdjrjjejejeje
Şok oldunuz dimi
Bende şok oldum jdjdjejje
Yorum yapmayı unutmayın
Sizi çok seviyorum
Keyifli okumalar
😘😘😘
-Rosa

Caliente (Dokai) ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin