24- Geçmişin İzleri

1.9K 129 753
                                    

Kyungsoo, gün ağrımaya yakın yorgunlukla bir nefes vererek olduğu yerde dizleri üzerine çökerken siyah saçlarını öfkeyle karıştırdı. Lunaparkın parlak ışıkları altında göz pınarlarında biriken gözyaşları onun çaresizliğini belli edermişcesine aktığında, telaş ve korkuyla fısıldadı sadece.

"neredesin güzelim?"

Ve telefonunu çıkarıp tüm duygularına bir duvar örerek ezbere bildiği numarayı tuşladığında, girdiği kan çukurundan yıllar sonra zorlukla çıkan bu kişiyi tekrar aynı boka bulaştıracağı için lanetler etti kendine.

Telefon üçüncü çalışta açıldı ve o uykulu sesi duydu Kyungsoo.

"Alo?"

Esmer olan derin bir nefes verirken, birkaç saniye cevap vermeden bekledi. Telefondaki kişi uykulu sesiyle sorusunu tekrarladığında, kendinden emin ve sert bir sesle konuştu Kyungsoo.

"Ben D.O Kyungsoo, derhal evime gelmen gerek çocuk, yardımına ihtiyacım var "

Bu sefer telefondaki kişi cevap vermeden beklediğinde, sesi sonlara doğru kısılırken ekledi Kyungsoo.

"şimdiki halinle değil. Benim tanıdığım, eski halinle gel sarışın..."

Ve cevap beklemeden telefonu kapattığında, yıllar öncesi gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçip giderken, tekrar derin bir nefes aldı.

Güzelini bulduğunda, onu tekrar uzaklaştıracak, bu sefer sözünü çiğnemeden onun hayatını yaşamasına izin verecekti...

..................

(flashback, ya da flashbeck. Her ne sikimse. 5 yıl önce)

D.O Kyungsoo, gecenin karanlığında içinde bulunduğu yıkık ve boş binada sırtını duvara yaslayarak siper aldı.
Üzerindeki kaşe uzun kaban sırtını duvara yasladığı için tozlarla kaplanırken, umursamadan kafasını duvarın köşesinden uzattı ve içeriyi görmeye çalıştı.

Gelen seslere odaklandığında, kulağına dolan kelimeler öfkesini körüklemeye yeterken, aklındaki tek şey beş, altı kişi gibi gözüken bu bok kafalıları nasıl tek başına indirebileceğiydi.

"gün ağırıp herşey normalmiş gibi davrandığında, şirketteki müdür imajından ödün vermeden akşamki iş yemeğinde bir şekilde bunu onun yemeğine katacaksın..."

Kyungsoo kafasını biraz daha uzatıp içerideki adamları görebildiği kadarıyla incelerken, duyduğu patlamaya benzer sesle tekrar kendini geri çekti ve sırtını tekrar tozlu duvara yasladı.

" bizi yalnız bırakın, hemen gidin ve sesin nereden geldiğine bakın"

İçerideki lavukların hepsi konuşmadan itaat ederek hızla gittiğinde, yana taranmış etkileyici, kızıl saçlarıyla bedenini cama yaslayan herif ve onun karşısındaki siyah ceketli, kıvırcık siyah saçlı olan birkaç saniye sessizlikle birbirine baktı ve devam etti siyah saçlı olan.

"eğer bir aksilik çıkarsa canın yanar Kim Taeyon. Ama eğer başarırsan, üç gün içinde kan kusarak ölecek. İşte o zaman aşırı doz uyuşturucudan ölmüş gibi gözükecek ve bom!"

Ellerini havada hızla patlayan bir bombayı gösterir gibi sallayıp cebine yerleştirdi ve yan bir gülüş atarken sevinçle, hırsla cümlesinin sonunu getirdi siyah saçlı.

" istediğin herşeye sahip olacaksın Taeyon... "

Ve D.O Kyungsoo onların yalnız olmasından faydalanıp sırtındaki tozları sirkeleyerek onlarla yıllardır arkadaşımış gibi bir tavır takınırken, suratına alaycı bir ifade yerleştirdi ve tüm ihtişamı ile içeri doğru hızlı birkaç adım attı.

Caliente (Dokai) ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin