Arkadaşlar şarkıyı dinleyerek okumayana hakkımı helal etmiyorum nxnndndjjdjs
Jongin başındaki dayanılmaz ağrı ile ellerini başına koyup gözlerini araladı.
Ah hayır uyanmak istemiyordu.
Öleceğini düşünüyordu. Bu ağrı, berbat hissettiriyordu.Dakikalarca yüzünü buruşturup gözlerini ovuşturduktan sonra rahat yatakta oturur pozisyon alıp etrafına bakındı.
Zarif otel odasına bir bakış atıp dün geceyi tekrar hatırlarken gözleri dehşetle açıldı ve zıplayarak üstündeki ince pikeyi tekmeledi.Ah lanet olsun lanet olsun lanet olsun Kyungsoo onu öldürecekti.
Belki de onu öldürüp gömecek ve kimseye söylemeyecekti.
Telaşla etrafına bakındı. Efendisinden bir iz yoktu.
Üstünde sadece iç çamaşırı olmasını umursamadı ve yavaşça ayağa kalktı.
Ağır adımlarla başının ağrısını hafifletmeye çalışarak tüm odayı gezdiğinde, gördüğü tek şey boşluktu.
Kyungsoo burada değildi. Burada değilse neredeydi?Adımlarını yavaşça mutfağa yönlendirirken açılan kapı sesi ile telaşla yatağına koşmaya çalıştı, lanet üstü neredeyse çıplaktı ve gelen kişi otel görevlileri bile olabilirdi.
Yatağına yetişemeden beline sarılan ellerle yerinde zıpladı ve ellerini belindeki ellerin üstüne koyarak bedeninden çekmeye çalıştı."bırak beni pis sapık! Kimsin sen bırak diyorum bırak!"
Belindeki eller sıkılaşırken anında ayakları yerden kesildi ve Jongin kendini babacığının yüzüne bakarken buldu.
Bedeni ani rahatlama ile gevşerken birkaç saniye içinde tekrar kasıldı ve az önceki telaşlı haline geri döndü." ah efendim, ben... "
Kendini Kyungsoo'nun kucağından atmayı denerken lafına devam etmeye çalıştı."ş-şey inebilir miyim? Özür dilerim bir kere. Dün olan hiçbir şeyde benim suçum yoktu tamam mı?"
Kyungsoo onu duymuyor gibi yatağa geri taşıyor, Jongin'in gözlerine dahi bakmıyordu. Farklı davranıyor gibiydi fakat Jongin o kadar korkuyordu ki bunu görmezden gelerek kendini savunmaya devam etti.
"b-bir kere o çocuk beni odama götürecekti. B-birde şey..."
İnce dudaklarını birkaç kez dişleri arasına aldı ve çatık kaşlarıyla onu yatağa bırakan efendisine suçsuz çocuk bakışlarını gönderdi.
"b-ben içki falan içmedim ki"
Kyungsoo hışımla onun üzerine eğilirken Jongin korkuyla bağırmış, yatakta daha fazla geri çekilmeye çalışırken ellerini yüzüne kapatmıştı.
"bir kadeh içtim bir kadeh içtim bir kadeh içtim yemin ederim ki azıcık içtim!"
Ellerini yüzüne kapatırken ne bekliyordu kendisi bile bilmiyordu. Bir darbe? hakaret? Belki tehtidkar bir öpücük?
Her ne bekliyor ise elleri yüzünde beklemeye devam etti fakat saniyeler sonra dahi hiçbirsey olmadığında ellerini yüzünden çekmesinin sebebi ona kalp krizi geçirtecek güzellikteki kahkaha olmuştu.Ellerini şokla yüzünden çekerken Kyungsoo'nun kalp şeklini alan dolgun dudaklarına dikkatle bakmaktan kendini alıkoyamamıştı.
Birkaç saniye sonra Kyungsoo kölesinin bu haline gülmeyi bırakıp boğazını hafifçe temizledi."Ah Kim Jongin, benden bu kadar korkuyor musun cidden?"
Sesi hafif keyifli geliyordu ve bu anlaşılıyordu.Jongin suçlulukla kafasını aşağı eğdi. Korkuyordu çünkü.
Kyungsoo anlık değişimle yüzüne sert ifadesini yerleştirip kumral olana daha da yaklaştı.
" eğer korkuyor olsaydın o küçük beynini kullanır, sana dediğim gibi orada beni beklerdin. Benden habersiz içki içip pezevenklerin arasına karışmazdın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fanfic"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...