Jongin gözlerini hafifçe aralarken, burada tutulduğu birkaç gün boyunca her uyanışında hissettiği korku ve telaşı hissetmiyordu. Üstünde hafif bir uyuşukluk vardı. Kolunu kaldırdı ve yüzüne götürmek için haraketlendi.
Belinde hissettiği ellerle hemen yanına baktı ve Kyungsoo'yu gördü.
Onun gittiğini sanmıştı.
Burada kendisiyle birlikte uyuduğuna inanamıyordu.Dün gece kendisinin halsiz bedenini yatağa yerleştirdikten sonra Jongin'in kapanan gözleri ona herşeyi unuturmuştu. Kyungsoo'nun yanına uzadığını bile fark etmemişti.
Belindeki ellerin tutuşu sıkıydı.
Eger efendisinin ellerini üzerinden çekmek için bir hamle yapmaya kalkışırsa uyanacağından korkmuştu.
Uyanması sorun değildi Jongin için.
Dün yaşanan herseyi tekrar tekrar hatırlayıp onun karşısında kızarmak istemiyordu.
Bu sebeple kafasını tekrar yastığa koydu ve haraketsizce beklemeye başladı.
Belki uyumuş numarası yaparsa Kyungsoo uyandığı zaman onu orada bırakıp giderdi.Birkaç dakika öylece bekledi.
Ah bu herif neden uyanmıyordu ki?
Hareket etmeden durmaktan bacakları uyuşmaya başlamıştı.Hafifçe yan döndü ve yüzünü Kyungsoo'nun yüzünden uzakta tutarak yüzünü incelemeye başladı.
Çok masum gözüküyordu. Yüzü tamamen pürüzsüzdü. Dudakları, dudakları çok güzeldi. Dolgun ve biçimliydi. Onu gülerken sadece iki sefer yakalamış, yüzünü hiç görmemiş sadece sesini duymuştu. Fakat gülerken sesinin tınısı bile hoştu. Dışarıdan bakan herhangi bir insan bu adamın fazlasıyla iyi biri olduğunu düşünebilirdi.
Kim bilir belki de öyleydi?
Jongin'in ona dokunası geldi bir anda.
Fakat ne bunu yapacak kadar cesurdu ne de aptalı. İzlemeye devam etti.Gözlerini efendisinin dudaklarından alamazken geçen iki gün içinde bu güzel dudakların kendi dudaklarına sahip olduğu anlar geldi aklına. Sıcacıktı dudakları. Jongin kızardığını hissetti.
Hazır o uyurken biraz daha incelemek istiyordu onu. Çünkü eğer o uyanıkken onu izlemeye kalksaydı bunu yapamazdı.
Boynuna kaydı gözleri, beyaz bir teni vardı. Siyah saçlarına tezatlık oluşturmasına rağmen, çok hoştu. Bu kadar güzel bir adamın bu kadar kötü olabilmesine tekrar şaşırdı kendi kendine Jongin.
"seni yatağa bağlayıp sertçe becerirken beni daha iyi izleyebilirsin istersen"
Siktir
Siktir siktir siktir siktir
Jongin olduğu yerde taş gibi kesilmişti.
Utancından yerin dibine girdi ve gözlerini kocaman açtı.
Kyungsoo gülerek ona bakıyordu.
"b-ben sizi i-izlemiyordum ki"
Kekeleyerek söylediği kelimeler Kyungsoo'nun kahkaha atmasına sebep oldu.
O kahkaha atarken...
Paha biçilmez bir tablo gibiydi.
Dolgun dudakları kalp şeklini alıyordu ve bu görüntü, hem kadınları hem erkekleri eritebilirdi.
Kyungsoo yatakta uzandığı yerde dikleşip Jongin'i Kalçalarından yakaladı ve yaşadığı şokun etkisiyle o haraket bile edemeden onu kucağına çekti.
"bence güzel bir fikir Jongin, deneyebiliriz istersen ha?"
Jongin kucağından kalkmaya çalışırken Kyungsoo onun şuan ne kadar tatlı olduğunu düşünmeden edemedi. Ellerini kalçasında dolaştırırken onun altında kıvranacağı günü düşünerek avuttu kendini. Şuan sırası değildi.
Sabah sabah genç kölesini tekrar korkutmak istemedi. Biraz dinlenmesi onun için daha iyi olabilirdi.
Kollarından kurtulmaya çalışan genci serbest bırakırken Jongin şaşırdı.
"ne yani bana zorla dokunmaya falan çalışmayacak mısınız?"
Buna hiç de gönüllü değildi. Sadece şaşırmıştı."hayır" dedi Kyungsoo sakince.
"sana zaman tanıyacağım. Çünkü zorla olmayacak. Tıpkı dün geceki gibi kollarımın arasında bana engel olmaya çalışmadan inlerken bundan sen de zevk alacaksın"
Cevap gayet açıktı. Jongin kızaran yanaklarını gizlemeye çalıştı ve susmayı tercih etti.
Kyungsoo ayağa kalktı ve çıplak göğsünü gere gere yürümeye başladı.
Kaslı sırtı Jongin'in bakış açısına girerken hafifçe iç çekti. Belki de bu adam o kadar da kötü değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fiksi Penggemar"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...