Garson tepsideki kahvaltılıkladı masaya bırakırken Jongin'e yan bir bakış atarak geri çekildi.
Kyungsoo gözlerini garsonun üzerinden çekmiyor, ona delici bakışlarını yolluyordu. Jongin'e iki saniye daha bakarsa ölecekti.Jongin garsona teşekkür etti nazikçe.
Genç çalışan saygıyla eğilip geri çekilirken Kyungsoo ona gıcık olduğunu hissetti."tamam işin bittiyse siktir git şuradan"
Bunu kimin söylediğini tahmin etmek pek de zor olmasa gerek.
Garson kocaman açılmış gözleriyle haraketlerini hızlandırdı ve anında yok oldu.
Kyungsoo zaferle gülümserken Jongin'in kadife sesi dolgu kulaklarına.
"adam işini yapıyor, ne diye azarladınız ki?"
Kyungsoo onun saflığına hayretler ediyordu.
"ona biraz daha bu tahrik edici suratınla bakarsan kucağına atlayacaktı.
Öyle birşey olursa da senin güzel popon ve o pezevenkin canı çok yanacak"Jongin utançla başını eğdi ve sustu.
Bu kıskanç adamla ne diye buraya gelmişti ki sanki?O ateşli gecenin sabahında Kyungsoo hiç olmadığı kadar nazik bir şekilde genç kölesine dışarıda kahvaltı etmeyi teklif etmiş, jongin de saf bir mutlulukla bunu kabul etmişti. Efendisinin ona bakan her insan evladını öldürmeye çalışacağını bilmiyordu.
Sabırla bir nefes çekti içine ve masadaki güzelliklere baktı birkaç saniye, iştahla çatalını masadaki söğüş tabağına daldırırken Kyungsoo onun güzel yüzünü izliyordu.
Jongin çekinerek konuşmaya başladığında Kyungsoo sonunda gözlerini onun nazik boynundan ayırabilmişti.
"efendim benim sizden çok ufacık bir isteğim var aslında"
Kyungsoo o lafını bitirmeden cevapladı.
"nedir? Benden ilk defa birşey istiyorsun. Merak ettim doğrusu"
Jongin oturuşunu biraz daha dikleştirken istemsizce gerildiğini hissetti.
"şey, aslında ben"
Aradığı kelimeleri bulmak için birkaç saniye etrafına bakındı.
"uzatma Jongin nedir istediğin?"
Jongin boğazını temizledi ve devam etti.
" b-ben çalıştığım kafedeki işime devam etmek istiyorum"Kyungsoo'nun şen kahkahası bohem tarzı döşenmiş sakin kafede yankılandı.
"seni o sikik sarı civcivin yanına göndereceğimi mi sanıyorsun?"
Jongin yalvaran gözleriyle ona baktı birkaç saniye. Evde kalmak hiç ona göre olmamıştı ve çalışmak istiyordu.
Evde sıkılıyor, delireceğini hissediyordu."a-ama sahip lütfen, ben çok sıkılıyorum. Hem o benim arkadaşım, hatta onunla hiç konuşmam bile söz. Ama orada çalışmış olduğum süre boyunca orayı çok sevdim ve oraya geri dönmek istiyorum, lütfen"
Tek nefeste sarf ettiği kelimeler ile birlikte Kyungsoo onun gerçekten sıkılıyor olma ihtimalini düşünmeden edemedi.
"çalışmayı çok istiyorsan benim şirketimde çalışabilirsin, ya da o lezbiyen kılıklı civcivin ölmesini istiyorsan sana engel olmayacağım, tabiki orada çalışmaya devam edebilirsin"
Cümlesinin sonunda itici bir gülümseme takındı suratına, Jongin'in cevabını biliyordu çoktan.
"t-tamam onu unutun artık lütfen, b-ben evde kalmasam yeter benim için"
Böylece Kyungsoo zaferle yerinde gerindi ve açılan iştahıyla kahvaltısını etmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fanfictie"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...