Sehun sabahın bir vakti herkes gece olduğu gibi salondaki koltuklarda uyurken sessizce içeri girdiğinde, ağır adımlarla merdivenleri tırmanmaya başladı.
Üst katın koridorlarında duran boy aynalarından birinin karşısına geçerek kendine baktığında, kısık sesle konuştu.
"Oh Sehun, saçların nasıl her renkte bu kadar güzel ?"
Duyduğu uykulu sesle hışımla arkasına dönerken bir elini kalbinin üzerine yerleştirdi ve anlık korkusunu gidermeye çalıştı.
"Ah lanet..."
Luhan saçlarını karıştırarak ona bakmaya devam ederken, sesinde bariz bir hayal kırıklığı vardı.
"Sabahın köründe saçını boyamaya mı gittin sen adam ?"
Sehun ona şaşkınca bakarken, yapmacık bir üzgünlükle bir elini alnına dayadı ve sesini incelterek devam etti küçük olan.
"Ah şimdi ben sana sarı lezbiyen diyemeyecek miyim?"
Uzun olanın yeni boyanmış kırmızıya yakın, koyu pembeye benzer saçlarına bakarken, güzel gözüktüğünü inkar edemedi. Her şeye rağmen onu gıcık etmek için konuştuğunda, Sehun ona gözlerini devirdi.
"Ah lanet saçlarımız aynı rengin tonları"
Arkasını dönüp yavaşça adımlarken tısladı sessizce.
"Saçlarıma domestos dökersem rengi gider mi ?"
Uzun olanın cevabını beklemeden adımlarını hızlandırdığında ekledi.
"Denemeye gidiyorum"
Sehun koşar adımlarla onu belinden yakalayarak kapısı açık olan Kyungsoo'nun odasına doğru ittirdiğinde, ikisi üst üste yatağın üzerine düşerken Sehun kısık sesiyle güldü.
"Beğenmediysen siktir git kendi saçlarını başka renge boya bebeğim"
Luhan onu üzerinden zorlukla itip ayağa kalktığında, orta parmak çekerek arkasını döndü ve kapıya yöneldi.
Kırmızı saçlı onu tekrar yakalayarak küçük bedeni odadaki geniş çalışma masasının üzerine yüzüstü yaslarken, Luhan haraket edememenin verdiği şaşkınlık ve öfke ile bağırdı."Yah bırak beni hayvan!"
Sehun düşünmeden onun küçük kalçasına elini attığında, neşeli ve arzulu sesi doldu pembe olanın kulaklarına.
"Seni özledim Luhan. Bu saatte neden uyanıksın, beni mi arıyordun?"
Çekingence kalkmaya çalışırken kekeleyerek yanıtladı onu küçük.
"H-hayır yoo n-ne alakası var ?"
Sehun içten bir şekilde kıkırdayarak onun boynuna küçük bir öpücük kondurduğunda, Luhan gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve dudağını dişledi. Ah bu, hoşuna gitmişti.
Aynı şekilde uzun olan onun üzerindeki eşofman altını yavaşça çekerek indirirken, duruşunu bozmadı ya da kalkmaya çalışmadı. Geçen geceden sonra bazı şeyleri anlamıştı. Ona engel olmamalıydı, bu kendi yararınaydı.
Uzun olan camdan yansıyan güneşin parlak ışığı altında onun biçimli ve pürüzsüz kalçalarına bir bakış atarak ayağa kalktı ve küçük olan tam anlamıyla domalmış vaziyette beklerken, dudaklarını güzel kalçadan yukarı çıkararak sırtına, ensesine ufak öpücükler kondurdu. Küçük olanın beli yay gibi gerilirken, bu hissin ne olduğunu biliyordu. Tahrik oluyordu...
Her şeye rağmen endişe ile fısıldadığında, uzun olan duraksadı ve onu dinledi.
"S-Sehun yapma. B-biri gelecek..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fiksi Penggemar"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...