"Başardın Kirpi."

6.9K 583 186
                                    

Bir şeyler oluyordu. Aslında güzel şeyler oluyordu ama hayatın mutlu anlardan sonra kötü şeyler yaşattığını bilen mavi gözlü çocuk için bu korkutucu bir durumdu. Can'ın takip etmekte zorlandığı, buraya gelirken aklındaki senaryoların zıttı olan şeyler mavi gözlü oğlanı şaşkınca ortamı izlemeye itiyordu.

Alsancak çimlerde yuvarlak olacak şekilde oturmuşlar, ortalarında çerezleri, ellerinde biraları, herkesin yüzünde şu anki hallerinden memnun gülümsemeleriyle ortamın refah seviyesi en üstteydi.

Turgut, ilk buluştuklarında Oğuz ve Aleyna'ya biraz soğuk yapsa da kendisi de zamanla kendini muhabbete kaptırmış o sıcakkanlı insana çabuk geçiş yapmıştı. Oğuz'a neden soğuk yaptığını biliyoruz ancak Aleyna'ya soğuk yapmasının nedeni Turgut'un yanına gelirken kumral kızın omzunda olan kirpisinin koluydu. Farkında olmadan Can'a bile soğuk davranmıştı ama kirpisi hassas noktası olduğu ve kızın Can'ın çocukluk arkadaşı olduğuna emin olduğu için en kısa soğukluk ona karşı olmuştu.

Yüzünde gülümseme olmayan tek kişi olan Can, birasından bir yudum alırken mavilerini arkadaşlarında gezdirdi. Hepsi hallerinden çok memnun görünüyordu. Hepsinin sahici gülümsemeleriyle yüzleri aydınlanmış, gözlerinin içleri parlıyordu. Kendisi ortada dönen muhabbeti duymuyordu bile.

Ortamın neşesine tezat olarak içinde anlamlandıramadığı bir burukluk vardı. Halbuki şu an mutlu olması gerekmez miydi? Kan değil can kardeşim dediği insan yanındaydı, her ne kadar sürekli ona laf atsa da çok sevdiği Yeşil ve bir kaç aylık tanışıklıklarına rağmen yine çok sevdiği Mert yanındaydı ve en önemlisi Aleyna sayesinde mecburen kabullendiği aşkı tam karşısındaydı. Hepsi de birbirini çok sevmiş, sanki yıllardır arkadaşlarmış da bugün tanışmamışlar gibi muhabbet edip gülüyorlardı.

Turgut ve Oğuz'un arasındaki buzlar tamamen olmasa da erimiş hatta bir iki kere şakalaşmışlardı bile. En şaşırtıcı şey ise bir ara Mert, Oğuz'a laf atmış Turgut da yeşili korumuştu. Bunlar güzel şeylerdi. Oğuz ve Turgut hayatına girdiğinden beri istediği şeylerdi.

Can içindeki ağlama isteğine anlam veremezken derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Ayağa kalkmasıyla bütün kafalar ona dönünce "Sigaram bitti alıp geleyim hemen. Başka bir şey isteyen var mı?" dedi, başka ne diyeceğine bilemeyince.

Kimse bir şey istemeyince herhangi biri gelmesin diye hızlı hızlı yürümeye başladı. Neden bu şekilde hissettiğini anlayamıyordu. Evden çıkarken heyecan ve neşeden içi içine sığmıyordu. Şimdi ne olmuştu?

Tekel bayiye gitmek yerine arkadaşlarından biraz uzaklaştı ve soğuktan kaynaklı kimse olmayan denizin karşındaki bir banka oturdu.

Arkasındaki çimlerde gitar çalan bir çocuk, Sezen Aksu'dan Kurşuni Renkler söylüyor, şarkıya gayet yakışmış sesi Can'ın kulaklarına doluyordu ancak beynine ulaşmıyordu.

"Yerde dolu sigara paketin varken sigara almaya gitmek, güzel kaçış yöntemiymiş."

Yanından gelen sesle korkarak soluna döndü. Gecenin bu karanlığında bile parlayan kahverengi gözler kendisini çıplak hissettiriyordu. Ona aşık olduğunu kendine itiraf ettiğinden beri kahvelisinin gözlerine bakamıyor, sanki anında anlayacakmış gibi hissediyordu. Bunda haftalar önce Turgut'un 'Işığa gerek yok. Ben seni görüyorum.' cümlesi aklına geliyordu. Gerçekten görebilecekmiş gibiydi. Belki de görüyordu kim bilirdi.

Can "Üzgünüm." dedi, yorgunlukla omuzlarını silkerken.

Turgut denizin dalgalarını izleyen gözlerini şaşkınlıkla kirpisine çevirdi.

Can, yüzünü denize dönerken tekrar omuz silkti. Çoğu şey için üzgündü aslında.

'Tek arkadaşın olarak sana aşık olduğum için üzgünüm.'

KİRPİ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin