"Eren! Annecim sofra hazır hadi gel."
Can, annesinin seslenmesiyle saatlerdir gömüldüğü ders notlarından kafasını kaldırdı. Ne çabuk akşam olduğunu anlayamazken, başının ağrısı o kadar çabuk olmadığını anlatmak ister nitelikteydi.
Şakaklarını ovalaya ovalaya aşağıya indi ve mutfağa girdi. Annesi, babası ve kardeşi masaya oturmuşlar yemek yemek için kendisini bekliyorlardı. Onlara kısaca bir, iyi akşamlar diyip masaya oturdu.
"Can, sana bir numara vereceğim oğlum. Ona bizim evin konumunu at. Ben bir türlü anlayamıyorum şu işleri."
Babasının konuşması masadaki çatal kaşık seslerini bölerken, Caner babasının bu haline gizlice gülmüştü.
Can, Caner'in kafasına yumuşakça vurdu.
"Ne gülüyon len adama. Tamam babam numarayı ver, ben mesaj atarım da hayırdır?"
Babası iki oğluna da sevgiyle bakarken "Ya bizim orda bir mahkum vardı. Bir kaç gün önce çıkmış. Onu yemeğe çağıralım bir gün." dedi, en son Can'a bakarak.
Sezin hanım "Mehmet, tekin biri değil mi?" dediğinde, Mehmet bey gülerek eşinin masanın üstündeki elini tuttu.
"Hatun, ne zaman gördün benim tekin olmayanlarla muhattap olduğumu?"
"Ay doğru da ne bileyim Mehmedim, mahkum diyince sen tuhaf geldi."
Babası, annesinin röfleli saçlarının üstüne bir öpücük kondurdu. "Merak etme sen. Çok delikanlı çocuktur. Tertemiz kalbi var."
"Sana güveniyorum."
Herkes tekrar yemeğe döndüğünde Can, annesi ve babasını izledi bir süre daha. Kendi aralarında hem bir şeyler konuşup gülüyorlar, hem de yemek yiyorlardı. Birbirlerine bunca yılın ardından bile deli gibi aşık oldukları o kadar belliydi ki gören imrenmeden edemezdi. Birbirlerinin yanında gülümsemeleri yüzlerinden eksik olmaz, Sezin hanımın mavi gözleri eşinin bal köpüğü gözleriyle çakışması yeterdi bunun için. Tensel temasları eksik olmaz, akşam dizi izlerken bile babası annesini muhakkak kolunun altına çeker ya da dizlerine kafasını koyardı.
Kendisi böyle bir aşkı bulamayacağını biliyordu. Tensel temasa gelemiyordu en başta. Sert ve dışarıda hiç gülümsemeyen yüzü yüzünden korkulan biriydi. Bir insanın ona aşık olması onun için imkansızdı. Bu devirde insanların da dış görünüşe baktığını bildiği için umut etmiyor, hayal bile kurmuyordu.
Lise zamanında sevgilileri olmamış mıydı? İllaki olmuştu ama hiçbirine beslediği his aşk olmamış en fazla hoşlantıyla sınırlı kalmıştı. Aşık olmayı bilmeyen birine aşık olunmayacağını düşünüyordu Can.
Yanılıyordu, ancak bunu sonradan fark edecekti.
🦔🦔🦔
C.Eren: Merhaba, ben gardiyan Mehmet'in oğlu Can.
Eğer müsaitseniz babam yarın akşam sizi yemeğe çağırıyor. Kendisi bu işlerden pek anlamadığı için bana yazdırdı.
0554....: Merhaba Can. Mehmet abinin büyük oğlusun sanırım. Sizden bol bol bahsetmişti.
Mehmet abiye her zaman müsaitim.
Konum atarsan eğer yarın akşam gelirim.
C.Eren: Evet büyük oğluyum ben.
*konum*
Babam, akşam 6 gibi falan burada olmanızı istiyor bir de. Erken gelcekmişsiniz ki daha fazla muhabbet etcekmişsiniz.