"İyi ki."

7K 447 149
                                    

Uzun ve bu sefer gerçekten seveceğinizi düşündüğüm bir bölümle geldiiimm.

Bölümü full Eurielle dinleyerek yazdım. Hastayım o kadının sesine yav. Medyaya da bir tane şarkısını bırakıyorum, dinlemek isteyen olursa dinlesin.

Yorumlarınızı bekliyorum bebeklerim. Umarım seversiniz. İyi okumalar 💕

"Sesi çok güzelmiş kadının. Şarkıları hem ürkütüyor, hem rahatlatıyor."

Can, dizine kafasını koymuş Turgut'un saçlarını okşarken "Aynen öyle." dedi dalgınca.

Birbirlerine aşklarını itiraf edeli bir kaç gün olmuştu. Mesajlaşırken gayet rahatlardı ama yüzyüze geldiklerinde ikisi de utanıyor sanki ilk kez tanışıyorlarmış gibi kendilerini kasıyorlardı.

Özellikle de Turgut. Kendi cinsini bırakın, hayatında ilk defa birine aşık olduğu için nasıl davranması gerektiğini kestiremiyordu. İçinden geldiği gibi davranmak istiyordu ama utanıyordu da.

Can, Turgut'un elindeki telefondan bir şarkı açtı ve "Ben bu şarkısıyla keşfettim Eurielle'yi." dedi.

"City of the dead." dedi Turgut ve nakarata gelene kadar dikkatlice dinlediği şarkı, nakarata gelince şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Latince mi bu kısmı?"

"Sanırım evet."

"Dur çevirisine bakacağım."

Turgut, elindeki kirpisinin telefonundan youtube'a girip şarkının çevirisine bakarken Can da Turgut'un yüzünü incelemeye başladı, ellerini sevdiğinin saçlarından ayırmadan.

Ne çok kısa ne çok uzun kirpikleri koyu kahve gözlerini saliselik kapatıyor sonra tekrar gün yüzüne çıkartıyordu. Hafif kalın kavisli kaşları ve küçük alnı mükemmel uyumdaydı Can'a göre. Hafiften dolgun, kırmızının en tatlı tonuna sahip, kirli sakalının etrafını çevrelediği dudakları resmen 'beni öp' diye yalvarıyordu. Şekilli, biraz büyük ama yüzüne tam uyan burnunun kemer kısmında gezdirdi serçe parmağını yavaşça. Serçe parmağının ucunu sus çizgisinin üzerine getirince Turgut, tamamen refleksle parmağına öptü.

Can hafiften kıkırdağında hayranlıkla izlediği videodan kahvelerini kirpisine çevirdi ve aşağıdan aynı hayranlıkla mavi gözleri izlemeye başladı.

"Keşke daha erken anlasaymışım seni sevdiğimi." dedi Turgut, mavi gözlerden bakışlarını bir an olsun çekmezken. Sesindeki ve gözlerindeki yoğunluk çok fazlaydı. Öyle ki Can'ın kalbi hızlanırken, yutkunma ihtiyacı hissetti.

"Ben erken anladım da ne oldu kahvelim? Sen anladığının ilk haftası bana söylerken ben aylarca içimde tuttum."

Turgut hafifçe gülerek hâla şarkı çalan telefonu solundaki sehpanın üzerine bıraktı ve yattığı yerde sağına döndü.

Yüzünü Can'ın karnına gömüp bir kolunu da beline sararken "Depresyona girdiğin kısmı da unutmamak lazım." dedi, boğuk çıkan sesiyle.

Can da gülerken "Evet, onu unutmamak lazım." dedi.

Turgut, derin bir nefes alırken yavaşça yattığı yerden doğruldu ve Can'a dönerek koltukta bağdaş kurdu.

"Kâbus mu gördün yine?"

Ortamın o tatlı havasını kaçırmak istemiyordu ama Can'ın yanına geldiğinden beri sormak istiyordu. Mavi gözlerin etrafını çevreleyen kırmızılıkları, çökmüş göz altlarını ve solgun yüzünü gördüğü ilk an soracaktı aslında ama onun yerine sıkı sıkı sarılmakta bulmuştu çareyi.

KİRPİ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin