"Göğsünde Uyut Beni."

5K 342 143
                                    

Regl'im ve bunu duygusal bir bölüm yazarak belli ettiğimi düşünüyorum 🤦🏻‍♀

Umarım beğenirsiniz aşklarım. Yorum yaparsanız çoh mutlu olurum 🦔 İyi okumalaaaarr.

Okuduğu bir kitapta çok hoşuna giden bir söz vardı.

'Bir kuş cıvıltısında, yeşille mavinin buluştuğu o noktada ya da bir kavuşma anında seni bulmak öyle kolay ki sevgilim, artık güzel olan her şeyde sen varsın. Hayır. Hayır, güzel olan her şey sensin.'

Daha hayatına yeşil gözlerin girmediği o zamanda bile bu cümleler kalbinde bir çırpınmaya neden olur, beyni fazla anlamlı bulurdu. Ezberlemesi de bundandı. Sevdiği şeyleri her zaman aklının bir köşesinde tutardı.

Aylar önce yeşilin en güzel, en temiz tonuna sahip gözler hayatına girmiş ve bugün, ezberinde olan o sözler tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Mavileri, yeşillerle buluştuğunda görüyordu. Oğuz'u görüyordu, onu buluyordu ve bu sadece fiziksel değildi. Bunca zaman nasıl olmuştu da fark edememişti bilmiyordu ama artık geçmişi düşünmek de istemiyordu.

Ne demişti sözlerin sahibi? 'Güzel olan her şey sensin.'

Caner de böyle hissediyor ve o zamanlarda ne kadar anlamlı da gelse gerekli duyguyu yakalayamadığı cümleyi anlıyordu. Güzel olan şeylerde Oğuz yoktu. Oğuz güzel olduğu için o şeyler güzeldi.

Yürüdüğü yol, konuştuğu konu, giydiği kıyafetler, baktığı yerler ve evi güzelse Oğuz sayesindeydi. Kendisi bile güzelse Oğuz seviyor diyeydi. Tek başlarına hiçbirinin anlamı yoktu Caner'e göre.

Bu düşünceleri ne zamandır vardı bilmiyordu. Oğuz'u tam olarak ne zaman sevmeye başlamış, kalbinin çırpınışlarını nasıl duymaya başlamıştı bilmiyordu. Ama bildiği bir şey varsa, ezberlediği o sözlerden yola çıkarak, mavilerinin o zamandan beri bir çift yeşil gözle buluşmaya mecbur olduğuydu.

Oğuz'la ilk yakınlaşmaya başladıkları zamanları düşünüyordu da yeşil gözler ona baktıkça, şekilli güzel dudaklar Caner'im dedikçe kalbi şahlanıyor, midesi kasılıyor, beyni saniyelik olarak çalışmayı durduruyordu. Ancak kalbinin çırpınışlarına kulaklarını kapatmış mavi gözlerin sahibi yeni yeni ellerini kulaklarından çekebiliyordu. Hal böyle olunca da kendindeki ta o zamandan başlayan değişiklikleri ancak bugün görebiliyordu. Hislerine karşı üç maymunu oynamıştı ve bunun sonucunda acı çeken yeşil gözler olmuştu.

Düşündükleri ruhuna baskı yapmaya başlayınca ciğerlerini acıtacak kadar derin bir nefes aldı ve gözlerini camın dışına, akıp giden yola çevirdi. Mart ayı kapıya dayandığından ve havalar yavaş yavaş ısındığından dolayı yollar kalabalıktı. Kalın montlar, botlar çıkarılmış yerini deri veya kot ceketler, spor ayakkabılar almıştı.

Gideceği yere yaklaştığını fark edince belini dayadığı demirden ayrıldı ve direkteki düğmeye bastı. Otobüs durağa yaklaşıp kapılarını açınca bugün belki de onuncu kez derin bir nefes aldı ve kendini dışarıya attı.

Karşıdan karşıya geçerken içindeki heyecan, dizlerini titretiyor, yürümesini güç hale getiriyordu ama bunu umursamak istemiyordu şu anda.

Sonunda istediği, ezbere bildiği evin kapısına geldiğinde bir kaç önce Ege ile konuştukları gün aklına gelirken dalgınca kahverengi kapıya baktı.

"Oğuz, korkusuz korkaktır Caner. Korkmadığını söyler, öyle davranır ama aslında karanlıkta yorganın altına saklanan bir çocuk kadar korkar. Seni kaybetmekten korkuyor. Senin için savaşmadığını düşünüyor olabilirsin ama inan bana savaşıyor."

KİRPİ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin