"Oğuz Gitti."

5.1K 374 40
                                    

Selamlaaarr. Günaydın desem olur mu? Ben yeni kalktım da birazcık 👉🏻👈🏻

İyi okumalar minik kelebeklerim. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum 💕

"Caner? Gelebilir miyim?"

Mavi gözlü oğlan, pek de yabancısı olmadığı odada yatakta boş boş tavanı izlerken kapının dışından gelen sesle zaten açık olan beyaz kapıya döndü.

"Gel Aleyna abla tabi sormana bile gerek yok."

Aleyna, yüzündeki sıcak gülümsemesiyle odaya adımlarken arkasından kapıyı kapattı. Yatağa ilerlerken, Caner de yattığı yerinden kalktı ve oturur pozisyona geçti.

Kumral kız yatağa oturup, sırtını yatağın başlığına yasladı ve Manisa'ya geldiğinden beri dolu gözlerle etrafta gezen çocuğa gel işareti yaparak kafasını dizine koymasını bekledi.

Caner, sıkkın bir nefesle kafasını Aleyna'nın ince bacağına koydu. Özlemişti Aleyna'yla bu şekilde oturmayı. Abisinin kendisine asla dokundurmadığı ve ölü gibi gezdiği dönemlerde deli gibi ağlamak istese de kimsenin yanında ağlayamadığından nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde Aleyna ablasının yanında patlamış, yine aynı bu pozisyonda içi çıkarcasına ağlamıştı defalarca.

Belli etmese de abisine çok fazla düşkündü. Abisi bir nevi babaydı ona. Babasının eskiden sahip olduğu sert mizacı ve bütün gün işte olduğu için eve anca Caner uyurken gelebilmesi sebebiyle mavi gözlü çocuk Can'ı baba bellemişti kendisine. Hal böyle olunca abisinin o halleri, kendinden uzaklaşması, güldüğünü görememesi Caner'i inanılmaz yıkmıştı. Bunu kimseye göstermese de Aleyna anlamıştı. Çünkü babasını hiç görmemiş Aleyna için de Can bir baba figürüydü.

Bundandır ki; Aleyna, Caner için tam anlamıyla bir ablaydı. Caner de Aleyna için tam bir kardeşti.

Aleyna, Caner'in saçlarını usul usul okşarken "Neyin olduğunu anlatmak ister misin bebeğim?" dedi.

Caner, yattığı yerde soluna döndü ve dizlerini küçük bir çocuk gibi kendine çekti. Aleyna bu hareketin, mavi gözlü çocuğun artık bir şeyleri içinde tutamadığının ve anlatacağının işareti olduğunu bildiği için ses etmeden yumuşak sarı tutamları okşamaya devam etti, bir anne edasıyla. Caner'i tanıyordu. Kolay kolay derdini anlatamazdı ama anlatacaksa da karşısındaki insanın yüzüne bakamaz, bir devekuşu misali kendi yüzünü saklardı.

Küçüklüğünde, her ağladığında utandığı için kendisinden çok da büyük olmayan abisinin boynuna yüzünü saklayıp, orada rahatça ağlayabilmesinden gelen bir alışkanlıktı.

"Oğuz benden hoşlanıyormuş." dedi şimdiden titremeye başlayan sesiyle. Kendisini fazlasıyla suçlu hissediyordu. Oğuz'un her zaman şaka yaptığını düşündüğü için, ona abi demesine izin vermediğinde sadece kendini yaşlı hissettiğini düşünüp başka bir şeye ihtimal vermediği için ve asıl önemlisi kendisine hoşlandığını söyledikten sonra resmen ona gevşek olduğunu söylediği için kendisine küfür etmeden duramıyordu.

"Vay be. İtiraf etmesini beklemiyordum."

Caner, Aleyna'nın sesiyle yüzünü hızla kumral kıza döndürdü.

"Nasıl ya?" dedi. "Sen biliyor muydun?"

Aleyna, Caner'e sıcacık gülümsedi ve "Biliyordum diyemem ama bir şeylerin farkındaydım. Abin, Turgut ve Mert gibi. Oğuz'un sana karşı değişen tavırlarından anlamak zor değildi ama itiraf etmesini beklemiyordum." dedi, uzunca açıklayarak.

Harika, salak gibi bir anlamayan kendisiydi. Abisi, Turgut ve Mert abisi bile anlamıştı ama kendisi anlayamamıştı. Oğuz'un neden bu kadar üzüldüğünü şimdi daha iyi anlıyordu.

KİRPİ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin