İyi okumalar bebeklerim.
Oğuz: Neden ruh gibi geziyorsun etrafta?
Kafa dinlemeye tatile gittiniz Manisa'ya.
Can söyledi. Betin benzin atık geziyormuşsun.
Neyin var?
Hasta falan mısın? (02.10)
Caner'im çevrimiçi.
Görüldü.
Caner'im yazıyor...
Caner'im: Uyuyamıyorum.
Ne zaman döneceksin İzmir'e?
Oğuz: Neden uyuyamıyorsun?
Bak, eğer benim söylediklerimle ilgiliyse takma kafana.
Gerçekten.
Ben onları hiç söylememişim gibi davranırız olur biter.
Sorun değil.
Ama abin çok üzülüyor Caner.
Yapma.
Caner'im: Sorun değil mi gerçekten Oğuz?
Kırılmadın mı yani hiç?
Canın yanmıyor mu?
Ulan ağladın gözümün önünde nasıl sorun değil dersin?
Oğuz: Kırılsam kaç yazar Caner?
Canım yansa ne olur?
Kim ne yapabilir?
Ayrıca ben de ağlayabilirim. İnsanım hani. Sadece gülmek üzerine proglamlanmış bir robot değilim.
Seni seviyor muyum? Evet, seviyorum ama seni seviyorum diye kendini bir şeylere mecbur hissetme.
Neler neler geçiyor aq bu mu geçmeyecek?
Ben onları sana kendini kötü hisset, vicdan azabı çek diye söylemedim.
20 yaşında adamsın, bir şeylerin farkına var, gözünü aç diye söyledim.
Biraz da içimde tutamadım o da var ama önemli değil artık.
Caner'im: Oğuz?
Oğuz: Efendim.
Caner'im: Hiç mi kızgın değilsin bana?
Aylarca anlayamadığım için.
Abimler, Aleyna abla bile anlamış.
Ben anlayamadım. Düşünemedim.
Hiç mi bana bağırmak çağırmak gelmiyor içinden?
Oğuz: Ne değişecek?
Sana bağırsam çağırsam, yakıp yıksam etrafı ne değişecek?
Sevecek misin beni?
İzmir'e döndüğümde koşup sarılacak mısın?
Hayır.
Az önce de söyledim sana seni seviyorum diye beni sevmek zorunda değilsin ki.
Şu an ruh halinin kötü olmasının sebebi böyle bir şey beklemiyor olman ki bu çok normal.
Kendin dedin bana, ben rahat adamın benden beklenmez böyle şeyler.
Caner'im: Özür dilerim.