Diğer Dünya-Başlangıç (Bölüm 13)

21 1 0
                                    

Önceki Bölümden Kesit:

"Ben suikastçiyi seçerdim, efendim." "Tamam o zaman ben de onu seçiyorum." "O zaman suikastçiyi işaretleyin, efendim." "Peki bu zar ne?" "Efendim! O zara dokunmayı-" "Karakter ve isim seçildi. Oyuna giriş yapılıyor. Bol şans büyücü."

-------------------------

Yine parçalanmaya başladı. Tüm atomları teker teker birbirinden ayrıldı ve en sonunda çıkan birkaç kıvılcımın ardından sanki o hiç burada değilmiş yok oldu.

Bilinci geri geldiğinde çimlerin üzerinde yattığını hissetti. Gözlerini açmaya çalıştığındaysa güneşin parlaklığı onun bu isteğini reddedermişçesine gözünü aldı. Yavaşça kendine gelip doğruldu ve eliyle siper yaparken yavaşça göz kapaklarını araladı. Onlarca tepenin ortasında, yemyeşil çimlerin arasında, hayal gibi bir dünya bulunduğunu fark etti. Bir dakika, burası zaten hayal bir dünyaydı. Yavaşça ayağa kalktı. Nedense kalkarken hiç zorlanmamıştı, aksine çok enerjikti. Üzerindeki tozu ve çimleri eliyle silkeledi. Bu sırada önceki kıyafetlerini giymediğini fark etti. Kahverengi, paçası yırtık -o kadar yırtık ki neredeyse şort gibi- bir pantolon; üstünde ise pantolona göre daha salaş, beyaz, ipekten bir tişört vardı. Ama bu ayrıntıları dikkate alacak pek zamanı yoktu. Çünkü şu anda ellerinin ve ayaklarının neden daha küçük, boyunun neden daha kısa olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Sanki gençliğinde gibiydi. Gerçi bu gençliği de değildi. Hemen ileride akan derenin yanına gidip yüzüne baktı. Dürüst olmak gerekirse daha önce bu kadar yakışıklı ama sadece yakışıklı değil, güzel de bir yüzlü başka bir erkek görmemişti. Aynı filmlerdeki gibi... Hayır, hiçbir makyöz bu kadar iyi bir yüz yapamazdı. Bu güzellik doğalından geliyordu. Gözleri maviydi. Öyle rastgele bir mavi değil, derenin mükemmel maviliğini bile aşan, koskoca dereyi arka planda bırakıp kendisini öne çıkaran bir maviydi bu mavi.

Bu sırada arkasından gelen bir ses Kortis'i bu rüyadan uyandırdı. "Efendim, 'Hata'ya hoş geldiniz." Bu Magister'in sesine benziyordu. Arkasını döndüğündeyse Magister'in gençliğini andıran ama tam olarak Magister olmayan biriyle karşılaştı. "Efendim, ben Magister, şu an "Hata"nın içinde bulunmaktasınız." Kortis'in aklına gelen birçok soru vardı. Hangi birini soracağını şaşırmıştı:Neden ben değiştim, sen nasıl Magister'sin, "Hata" nedir...

Magister durumu fark edip kısa bir açıklama yapma gereksinimi hissetti. "Efendim, şu an 'Hata'nın yani oyunun içindesiniz. 'Hata' şu an bulunduğumuz oyunun ismidir. Daha önceden size söylemediğim için beni affedin. Şu anda neden 16 yaşında, sizi andıran ama tam olarak siz olmayan bir çocuğun bedeninde olduğunuzu merak ediyorsunuzdur. İlk olarak bu benim hatam. Sizin 16 yaşında değil, 26 yaşında olmanız gerekiyordu. Yanlış bir ayarlama yaptım, bu nedenle de şu anda bu yaştasınız. Ama endişelenmenize gerek yok. Bu oyunda yaşın çok büyük bir etkisi bulunmamakta. Önemli olan tek şey stat puanlarının ve yeteneklerinizin seviyesidir. Tabii ki birkaç küçük etken de bulunmakta. Bunları kendiniz oynarken daha iyi öğreneceksiniz. Yaşınızın küçük olması, dolayısıyla boyutunuzun küçük olması size yarar bile sağlayabilir. Örneğin normal oyuncuların giremediği dar alanlara rahatça girebilirsiniz. Bu yüzden lütfen benim hatamı maruz görün. Çünkü artık istesem de değiştiremem."

Kortis, Magister'in hatasını umursamadı. Sonuçta oyuna bir etkisi olmayacaksa, hatta faydası bile olacaksa neden olmasın. "Bu bahsettiğin stat şeysi de nedir?" diye sordu Kortis. Malum, onun zamanında böyle oyunlar yoktu, tabi hatırladığı zamanda... Magister, Kortis'le ilk tanıştığı andaki gülümsemesiyle anlatmaya başladı:"Efendim, bu statlar dokuza ayrılır:zeka, büyü, güç, çeviklik, hız, dayanıklılık, beceri, bilgelik ve şans. Zeka sizin mana kullanımınızı azaltır, mana yenilenme hızını ve mana kapasitesini arttırır. Mana ise sizin büyü yaparken harcadığınız bir enerji çeşididir. Ah, söylemeyi unuttum. Siz sınıfınızı seçerken zara tıkladınız ki bu rastgele bir sınıf manasına gelir. Size de büyücü rast gelmiş." "Ne? Ama... Ben bilmiyordum ki!" "Efendim, sizi uyarmaya çalışmıştım ama..." "Tamam, her neyse. Ben de büyücü olarak oynarım. Sen anlatmaya devam et." "Peki, büyü stadı ise sizin kullandığınız büyünün gücünü arttırır. Örnek vermek gerekirse-" "Tamam, detayları oyunda öğrenirim. Sen diğerlerini kısaca tanıt da oyunu oynayayım artık!"

"Peki, güç sizin fiziksel gücünüzü arttırır. Çeviklik, hareket kabiliyetinizi, hızsa adından da anlaşılabileceği gibi hızınızı arttırır. Dayanıklılık, maksimum canınızı arttırır ve daha fazla enerjiye sahip olmanızı sağlar. Bu gerçekten önemli bir özelliktir çünkü mana seviyeniz düştükçe yorulmaya başlarsınız. Mananızın ne kadar yüksek olduğu çok önemli değil. Eğer mananız bir düzeyin altına inerse yorulursunuz. Bu da savaş esnasında odaklanmanızı ve becerilerinizi kullanmanızı engelleyebilir. Beceri, sahip olacağınız yeteneklerin gelişme oranını ve tecrübe puanı kazanma oranınızı belirler. Bilgelik, yeteneklerinizin hazırlanma ve bekleme süresini kısaltır. Çoğunlukla büyücülerin kullandığı bir özelliktir. Şans ise oyunda birçok minik etkene sahiptir. Hiçbiri sizin savaşta daha güçlü olmanızı kesin olarak sağlayamaz ama... Çoğu kişi bunu kullanmaz. Tabii ki eşit bölüştürenler var ama şans stadının kendilerine hiçbir fayda sağlamadığını söylüyorlar. Yine de karar sizin."

"Peki şimdi ne yapmalıyım?" "K.A.İ.A.B. şirketinde girdiğiniz test sadece ilk testti. Bu test sizin teorik olarak uygun olduğunuzu belirlemek içindi. Şimdiyse pratikte de aynı sonuçları gösterebileceğinizi kanıtlamanız gerek. Tek yapmanız gereken batıda bulunan şehre doğru gitmek. Karşınıza bazı yaratıklar çıkabilir. Onları nasıl yeneceğiniz size kalmış. Bazı gerekli durumlarda yanınıza gelip gerekli bilgileri vereceğim. Bu yüzden endişelenmeden etrafı araştırabilirsiniz. Eğer ki gitmemeniz gereken bir yere gidiyor olursanız sizi uyaracağım. Şimdilik görüşmek üzere. Bol şans Bay Kortis ya da, bol şans büyücü Samir!"

Diğer DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin