Önceki Bölümden Kesit:
Bilmen gereken şunlar: Bir, seni ben kurtardım, bu yüzden bana borçlusun; iki, bana karşı gelmediğin müddetçe sana zarar vermek için bir nedenim yok; üç, ben senin düşmanın değilim ama dostun da değilim. Artık soru sormayı bırak, canımı sıkıyorsun."
Samir, kızın Mersat ile konuşurken ki tavrını hatırladı ve yakın zamanda ölmek istemediği için susmaya karar verdi...
--------------------------
Bir süredir yoldaydılar. Hava kararmaya başlamıştı. Ayrıca gittikçe sıklaşan ağaçlar, görüşlerini bir kat daha azaltmaktaydı. Samir, artık felç etkisi geçtiği için atın üzerinde satılmak için götürülen bir köle gibi değil de, bir yolcu gibi düzgünce oturduğundan dolayı memnundu. Tabii, etraftaki ürpertici sessizliğin sesini dinlemek onu tedirgin ediyordu. Kız, sanki bunu milyonlarca kez yapmış gibi büyük bir cesaretle, gözünü kırpmadan ilerliyordu.
Samir, atın birden durmasından dolayı ürktü. Atı neden durdurduğunu sormak amacıyla akciğerlerine hava doldururken, her zaman olduğu gibi kız, Samir'in soru soracağını çok önceden tahmin etmiş gibi, elini, tersini Samir'e göstererek havaya "Sus!" manasında kaldırmıştı. Samir de, saatlerdir birlikte yol almalarına rağmen yine de adını bilmediği kıza uyarak susmuş, pür dikkat etrafı dinlemeye ve gözlemeye başlamıştı.
Aradan 1-2 dakika geçmesine rağmen hala bir şey olmamıştı. Samir'in korkusu git gide azalıyor, merakıysa git gide artıyordu. Fakat Samir, hiç beklemediği bir şeyle karşılaştı. Bir bildirim... Böyle bir ortamda, konudan tamamen bağımsız bir bildirim gelmesi onu biraz kızdırdı. "Gelecek başka zaman bulamadın mı?" diye düşünmekten kendini alıkoyamadı. Yine de bildirimi okumaya başladı. "Sistem'den bir mesaj! Size verilen 'Test' görevini hala tamamlayamadınız! Tamamlamanız için son 2 saat 59 dakika 59 saniye. Görevi size verilen süre içinde tamamlayamazsanız başarısız olacaksınız. Bol şans!" Samir ilk başta mesajı çok ciddiye almadı çünkü Magister'e iki dev yaratığı öldürdüğünü söylemişti, öldürmemiş olsa bile, Magister'de bunu kurulla konuşacağını söylemişti. "Gerçi hala Magister gelmedi. Ya kabul edilmediyse." diye içinden geçirdi ve birden telaşlandı.
Bulundukları ortamı bir anlığına unutmuştu ki kız kılıcını çekerken çıkan metal sürtünme sesi hafızasını tazelemesine yardımcı oldu. O bildirimle ilgilenirken etraflarını bir kurt grubunun sardıklarını fark eden tek kişi kız olmuştu. Kılıcını çeken kız kendilerine doğru zıplayan bir kurdu havada tek darbede kesip ikiye ayırmıştı. İkiye ayrılan kurdun kanı kızın altın sarısı saçlarıyla mavi zırhını kırmızıya boyadı. Samir de bundan nasibini aldı. "Deh!" diyerek atını tüm gücüyle koşmaya zorladı kız. Atını ne kadar zorlasa da kurtlardan bu şekilde kaçamayacaklarını bildiği için hemen yayını hazırladı. Samir'in yapabildiği tek şey attan düşmemek için daha fazla gayret göstermek oldu.
İkinci kurt sağ taraflarından saldırdı fakat kız ani refleksleri sayesinde, yayı çekip oku kurdun alnına yapıştırmıştı. "Ne bakıyorsun! Biraz yetenek kullansana!" diye bağırdı kız. Üçüncü kurtla dördüncü kurt, biri sağdan diğeri soldan olmak üzere, aynı ayna saldırmışlardı. Kız ikisini aynı anda durduramayacağını fark ederek Samir'i ensesinden tuttu ve attan atladı. Geriye kalan at ise iki kurdun saldırısından sonra paramparça olmuştu. "Tch, bu atı sevmiştim." dedi ve Samir'i kucağına alarak koşmaya başladı. Samir ne yapması gerektiğini bilmiyor, sadece kızın yarım saat önce söylediğini -"Biraz yetenek kullansana!"- yapmak için yeteneklerinin adını hatırlamaya çalışıyordu.
Arkalarından gelen kurtlar giderek yaklaşırken kız, koruması gereken biri varken kurtları halledemeyeceğine kanaat getirdi ve "Ben gelene kadar kıpırdama!" diyerek Samir'i yukarı, ağaçların dallarından birine doğru fırlattı. Samir, her şey bir anda geliştiği için olayları kavramakta güçlük çekiyordu. "Ama ölümle zaten buruna gelmiş birini, ölümle korkutamazsın!" diye düşünerek daldan aşağıya doğru eğildi ve 15-20 metre yükseklikte olduğunu fark edince bu fikrinden tamamen vazgeçti ve uslu uslu dalda kalmaya karar verdi.
35-40 tane daha kurt geçtikten sonra aşağının sessizleştiğini gördü. Yavaşça eğilip aşağıya baktı. Gerçekten de hiç kurt kalmamıştı. "Ne olur ne olmaz, ben beklemeye devam edeyim." diye düşünürken bir çığlık duyuldu. Bu, o kızın çığlığıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Dünya
Acción"Hata yapmaktan korkma." derdi büyüklerimiz. Ama tuhaftır ki her şey bir hatayla başladı. Küçük bir hatayla... Oyunun yapay zekası hatalı yapıldığı için artık doğru düzgün çalışmıyor. Hatta oyunun içinde ölen bir insanı gerçek hayatta da öldürebiliy...