Diğer Dünya-Kral Kurt (Bölüm 20)

20 1 0
                                    

Önceki Bölümden Kesit:

Yavaşça eğilip aşağıya baktı. Gerçekten de hiç kurt kalmamıştı. "Ne olur ne olmaz, ben beklemeye devam edeyim." diye düşünürken bir çığlık duyuldu. Bu, o kızın çığlığıydı.

------------------------

Korkuyordu, bunların hepsini bırakıp eve dönmeyi istiyordu. Sadece... Boş vermeyi istiyordu. Yavaşça ağaçtan indi. Orman sanki hiçbir şey olmamış gibi sessizdi. Ne kurt vardı, ne de kendisin kurtaran kız.

Çığlığın geldiği yönü arkasına alarak ilerlemeye başladı. Adım adım, yavaş yavaş... Artık aklı saflaşmıştı. Bütün düşünceler yok olmuştu. Ama nedense içinde garip bir his vardı. Bu hissi oğlu kendisine "ihanet" ettiğinde de yaşamıştı. Sanki biri kendisine ihanet etmiş gibiydi, belki de o birisine ihanet etmişti. Sadece yoluna devam etti.

Yanındaki "ölü ağırlık"ı bıraktığı için rahatlamış olsa da arkasından gelen onlarca kurt bu rahatlığı bozmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Hız konusunda bu kurtları alt edemese de çeviklikte onları ezeceğinden adı gibi emindi. Zaten bir ormandaydılar, onun için mükemmel bir alan... Fakat işler pek de istediği gibi gitmiyordu. Kurtlar her yerden saldırmaktayken nefes bile almadan kaçmak çok zordu. Onun için bile... Art arda kurtları atlatmasına rağmen yavaş yavaş yorulduğunu hissetmişti. Bir kurdu daha atlattı, sonra diğeri onun yüzünü, pençesiyle biraz çizdi. Bir diğeriyse kıyafetinden bir parça aldı. Son gelense asıl darbeyi vurdu. "AAAHHHHHH!!!" Karnına gelen darbeyle en az 3-4 ağacı delip geçmiş ve dev bir kayaya çarpmıştı. Dayanıklılığa daha çok puan vermesi gerektiğini geç de olsa fark etti.

Ama bu darbe normalden daha ağırdı. Sonuçta daha önce de bu kurtlarla dövüşmüş ve bir iki darbe yemişti. Gözünü açıp kendisine vuran kurtla göz göze geldiğinde içini bir ürperti kapladı. Kurdun üzerinde -kırmızı renkle- "Kral Kurt (lv. 75)" yazıyordu. "Lanet olsun!" diye mırıldandı. Bu kurt tek başına olsaydı kaçma şansı olurdu, belki de yenerdi. Ama diğer kurtlarla birlikte olunca yenme değil, kaçma şansı bile yoktu. "Hah, sonum böyleymiş demek..." dedi fısıltıyla. Küçük kurtlar Kral Kurt'a yol verdiler. Gittikçe yaklaştı ve yaklaştı. Kızla aralarında 10 metreden az kalmıştı. Kral Kurt bembeyaz dişlerini göstererek hırlıyordu. Bu, onu daha da korkutucu yapıyordu. "Ne hırlıyorsun seni aptal kurtçuk, öldüreceksen öldür!" demesine bakılırsa kız hiç korkmamıştı. Ya da korktuğunu göstermek istemiyordu. Kral Kurt buna öfkelenerek pençesini kızın sağ koluna acımasızca savurdu. Kız kendini sola itip kolunun kopmasını engellediyse de kolunun baştan aşağı derince çizilmesine engel olamadı. Çok kanaması vardı. Bu kanlar gerçek olmasa bile can barının sıfıra düşmesi gerçekten öldüğü manasına gelecekti. En kötüsüyse canı gerçekteki gibi yanıyordu. Zaten sahip olduğu manası tükenmişti. Kendini kurda bıraktı.

Kral Kurt kızın üzerine atıldı ki biri "Hey!" diye bağırdı. Kurt hemen dönüp bunu demeye cüret eden kişiye baktı. "Hah, bende burada kurt olduğunu düşünmüştüm, halbuki bir avuç dolusu kurtçuktan başka bir şey yokmuş!" dedi Mersat. Buna sinirlenen kurtlar hırlamaya başladılar. "Hoşt!" dedi alaylı bir şekilde. Buna daha da sinirlenen Kral Kurt ve diğerleri hızla Mersat'ı kovalamaya başladı. Kız kaçmak için bir fırsatı olduğunu bilse bile yaralı vücudu buna izin vermiyordu. Mersat'ın neden geldiğini merak etse de cevabı asla öğrenemeyecekti çünkü Mersat'ın tek başına bütün kurtları yenip kendisini kurtaramayacağını biliyordu. Bunları düşünürken yanına gelen bulanık sureti fark etmemişti. "İyi misin?" cümlesini işitince uyanabildi. Yavaşça kafasını kaldırdı. Karşısında Samir duruyordu. "Ne? Nasıl!?" demesine karşın Samir "Daha sonra anlatırım. Mersat kurtları şimdilik çekti ama bir süre sonra senin için geri gelecekler. Hemen gitmeliyiz!" demekle yetindi. Samir kızı kucağına aldı ve olabildiğince hızlı bir şekilde oradan uzaklaşmaya başladılar. Samir, kızın, yaralarının verdiği acının artmasından dolayı renginin solmaya başladığını fark etti. Kendisi de yorulmaya başlamıştı.

Bir anda gelen bir bildirim onu tekrar motive etti. "Sistem: Bedeninizin fiziksel sınırlarını belirli bir ölçüde zorladığınızdan dolayı dayanıklılık ve güç statlarınız birer puan artmıştır." Bununla birlikte taşımak kolaylaşmıştı. Artık Mersat'ın getirip önceden konuşlandırdığı atlara ulaşmaları an meselesiydi...

Diğer DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin