52. bölüm ~ Saklı güç

561 48 15
                                    

İyi okumalar! Medya Allison Argent.

***

(Lia'dan)

Sonunda lazım olan yere varabilmiştik. Tam 1 saattir yoldaydık, ve Scott'ın motorunda gitmek benim daha çok midemi bulandırmıştı. Galiba motor beni tutuyordu.

Eski ve kapkaranlık fabrikanın önünde bizden başka bir araba daha vardı. Ve arabanın önünde iki tana daha karartı.

"Sonunda gelebildiniz..." diye tanıdık ses duyunca kaskımı çıkarıp kenara attım. "Sonunda cevap verebildiniz." Dedim sitem dolu sesimle. Isaac sabahtan beri aramalarımı cevaplamıyordu.

"Senin burada ne işin var, Lia?!" diye bu kez daha çok bağırınca gözlerimi sinirle kısarak ona baktım. "Çünkü sen buradasın. Benim de burada olmam gerekiyordu."

"Benim burada olmam, senin buraya gelip, kendini tehlikeye atacağın anlamına gelmiyor, anladın mı?!"

Söyledikleri karşısında sessizce bir kaç saniye ona baktım. Ona ne oluyordu böyle? Benim için hep endişelenirdi, ama bu başkaydı. Bu başka bir sinirdi. Ağzımı açıp ona bir şeyler söylemek isterken Allison'ın sesi araya girmişti.

"Neyse, çocuklar buraya kavga etmek için gelmedik."

"Allison doğru söylüyor. İçeride kurtarılmayı bekleyen birisi var." diyerek Scott önden gitmeye başladı. Allison da ok ve yayını gözünün önüne getirerek yürümeye başlayınca Isaac yanıma bir kaç adım attı.

"Lia..." diye bir şeyler konuşmak isterken onu dinlemeden içeriye gitmeye başladım. Daha bu sabah barışmıştık, ve onun yaptığına bak! Yine beni kırmıştı.

Dördümüz aynı anda karanlık odada yürümeye çalışıyorduk. Allison'la benim elimde fener vardı, ama Isaac'le Scott'ın bunlara ihtiyaçları yoktu. Gözleri karanlıkta parıl parıldı, ve gerçekten muhteşem görünüyordu.

Odadan başka odaya bir kapı bulunca hepimiz bir birimize baktık. Scott öne doğru yürüyüp "İlk önce ben bakacağım." dedi ve kapıyı yavaşça açtı. Burası diğer odadan daha ışıklıydı, ve çok büyüktü. O kadar büyüktü ki, odanın sonunu göremiyorduk.

"Orada!" diye bağırdı Isaac bir şeyler görmüş gibi, ve Scott'la birlikte odanın diğer tarafına koşmaya başladılar. "Hey, durun!" diye bağırıp Allison'la ikimiz de onların arkasından koştuk. Bir kaç dakika sonra oraya varmıştık, ama gördüğümüz şey...

Yine oydu... Siyah kapüşonlu cübbesinin altından kesilmiş göz kapaklarıyla bize bakıyordu. Bir kaç saniye sonra odadaki herkesi taradı, ve gözleri benimle buluştu. Yırtık ağzı büyürken, üzerime doğru hızla yürümeye başladı.

Öyle ki, onun havada süzüldüğünü sanıyordum artık.

Gözlerim açıkça onu izlerken, kimse bir şey yapamıyordu. O ışık hızında yanıma yaklaşıyordu, ama her şey sanki ağır çekimdeydi. Kulaklarıma bir şarkı sesi geliyordu. Titriyordum, yorgun hissediyordum, ve ayaklarımdan yukarı doğru bir şeyler hareket ediyordu.

Böcekler...

Ben de galiba diğerleri gibi kurban edileceğim diye geçirdim aklımdan. Ölüm marşı kulaklarımda daha da yükselmişti, ve bu da azmış gibi Isaac ve Scott'ın benim yanıma yaklaşmak isteyip, ama yere düşmeleriyle çıkardıkları acı da buna karışmıştı.

Sanki o yaratık, bana yaklaşmalarına izin vermiyordu.

Ve sonunda olmuştu. O yaratığın soğuk nefesi yüzümü yalarken, onun ürkütücü sesi ölüm marşının ardından kulaklarıma dolmuştu.

Blood and Revenge 2: Sırlar ortaya çıkıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin