İyi okumalar...
***
(Yazardan)
Okulun boş koridorları onu ürkütse de, görevini yapmak zorundaydı. O, bir devlet koruyucusuydu, ve insanların sorumluluğu onun üzerindeydi.
Elindeki feneri boş odalarda gezdirmeye başladı. Aslında, okuldan bir takım sesler geliyordu, onu arıyordu, ama bir türlü bulamıyordu. Ve, bu saatte okulda bir şeyler olduğunu söyleyen insana küfürler yağdırıyordu. İzlediği korku filmleri teker teker gözünün önünden geçmişti.
Cebindeki silahı çekip ileri doğru biraz daha yürümeye başladı kadın. İçeriden gelen sesleri algılamaya çalışıyordu, ama bu, lanet okulun duvarları çok sağlamdı. Sesler dışarı çıkmıyordu.
Elindeki feneri daha da kendine yaklaştırdı. "Kim var orada?" diye bağırmasına karşın, önündeki kapının sert bir şekilde açılmasıyla yerinden sıçradı.
"Tanrım, sizin burada ne işiniz var?!"
Karşısında duran çocuklara sinirli bakışlarını attı. Hepsinin elinde birer müzik aleti vardı. "Biz festival için hazırlanıyorduk, efendim." dedi en önde yürüyen, uzun boylu çocuk.
"Tamam, hadi, buradan çabuk gidin. İhbar aldık, ve hiçbirinizin burada kalmasını istemiyorum."
Kadının söylediği şeyle birlikte çocukların hepsi telaşla kafalarını sallayıp, kapıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladılar. Uzun boylu olan çocuksa ona şüpheyle baktıktan sonra ağzını bir şey söylemek için açtı. Ama onu susturun kadının "Hadi!" diye bağırması olmuştu.
Çocukların hepsinin çıktığını gördüğünde kadın rahat bir nefes aldı. Ama bu nefes saniyeler içinde içini ürpertmişti. Çünkü duyduğu müzik sesi onu rahatsız etmişti.
Kafasını etrafa çevirip bakmaya başladı. "Burada ne haltlar dönüyor?..." diye fısıldadı kendi kendine. Bu içini huzursuz eden sesi takip etmeyi kafasına takmıştı.
Silahını sıkıca kavrayarak sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Ses, bir kapının önünde daha çok artıyordu. Tereddütle elini kapı kulpuna götürdü, ve yavaşça aşağı indirdi. Kapının rahatsız edici gıcırtılı sesi, lanet olası müzik sesiyle birleştiğinde daha da korkunç bir hal alıyordu ortam.
Kadın düşündüğü şeylere göz devirdikten sonra içeri doğru yürümeye devam etti. Burasının erkeklerin soyunma odası olduğunu anlamıştı, her taraf darmadağındı.
Suyun açılma sesiyle birlikte gözlerini kısarak odanın en sonundaki küçük kabinlere baktı. Birinin suyu kendiliğinden açılmıştı, ya da biri onunla çok iğrenç bir şaka yapıyordu.
Oraya yürüdü. Ayakları tereddüt içindeydi, ama sanki bu marş tarzı şarkı onu yürümeye mecbur ediyordu. Ama ilk gözüne çarpan şey suyun kanla karışık şekilde akmasıydı.
"Aman Tanrım..."
Ağzından bu iki söz çıkmıştı yerde yatan bedeni görünce. Bu kendisiydi! Yerde cansız bir şekilde yatan, kendi kanlar içinde olan bedeniydi!
Arkasını dönüp koşmak istedi o an. Durmadan, tüm gücüyle koşmak. Yaptı da. Arkasını döndü, ama önünde gördüğü şeyle küçük dilini yutmuştu. Bu karşısında gördüğü şey... Çok korkunçtu!
"Hayır!" diye bağırdı yüzüne doğru bağıran, yüzü kesiklerle dolu olan canlıya karşın. Ama canlı onu dinlememişti bile. Üzerine bir rüzgar gibi eserek, boğazına geçirdiği ince ipi tüm gücüyle sıkmış, ve onu saniyeler içinde öldürmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/211226649-288-k732887.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood and Revenge 2: Sırlar ortaya çıkıyor
Fanfic****Blood and Revenge: Geçmişle yüzleşmenin devamıdır**** ... Kapıdan koşarak çıktığımda nereye gideceğimi çok iyi biliyordum. Eve gitmeyecektim. Kanada'ya dönecektim. Kafamı toparlayana kadar orada kalmam gerekiyordu. Yoksa... Çok kötü şeyler yapab...