İyi okumalar. Medyada Lydia ve o muhteşem çığlığı var.
***
(Heaven'dan)
Erica'nın ölümünden iki gün geçmişti. Bu iki günde çok şey değişmişti aslında. Yine biraz kendimle yalnız kalmak istemiştim. Onun ölmesini istememiştim. Hiç birinin ölmesini istememiştim.
O günden sonra Derek ve Boyd'dan haber alamamıştım. Burada olmadıklarını, ya da saklandıklarını düşünüyordum.
Ailesinin Erica'nın cansız bedenini gördüklerindeki yüz ifadelerini unutamıyordum. Hiç umursamamışlardı bile. Sanki ölen onların çocukları değildi. Sinirime dokunmuştu.
Otopside "Ayı saldırısı" adını vermişlerdi onun ölümüne. Ve haliyle onu "bulduğumuz" için bizden ifade almışlardı. Ailesiyse... İfadeleri alındıktan sonra çekip gitmişlerdi. Ve biz ona kendi imkanlarımızla cenaze töreni yapmıştık.
Telefonumdan mesaj sesi gelmesiyle birlikte bilmem kaç saattir oturduğum kanepeden kalktım. Ekrana baktığımda bunun Stiles'dan olduğunu görmemle birlikte yüzümde hafif sırıtma belirmişti. Hoş, zaten onlar olmasalardı nasıl başa çıkardım bilemiyorum.
"Akşam bir şeyler yapalım mı?" diye yazıyordu. Biraz düşündükten sonra "Olur" diye mesaj attım.
"O zaman seni saat yedide alırım : )"
Mesajı okuduktan sonra telefonu kenara attım. Daha saat üçtü, ve çok vardı.
Tam televizyonu açıp, bir şeyler izlemek isterken, kapının hunharca çalınmasıyla birlikte ayağa kalktım. Kapıya doğru koştum. Bu koku...
"Ne oluyor?!" diye kapıyı açıp Lia'ya baktım. Sanki arkasından sapıklar kovalıyormuş da, bir eve sığınmak istermiş gibi kapıyı vuruyordu.
"Güzel şeyler olacak gibi."
Lia bunu söyleyerek kapıdan içeri girdi, ve hemen oturma odasına geçti.
"Bu ne hal? Hala hazırlanmadın mı sen?"
Sorusunu anlamayarak kaşlarımı çattım. "Neye?" diye sorduğumda gözlerini devirerek "Tabii ki, ilk buluşmaya!" dedi bağırarak.
"Ne ilk buluşması?"
Sorumla birlikte baygınlıkla bana baktı. "Ben bile sizin Stiles'la ilk kez dışarı çıkacağınızı biliyorum, ama sen..." Ellerini göğsünde birleştirip, sinirli şekilde bana baktı. Doğru ya, biz ilk kez akşam birlikte bir yere çıkacaktık!
Bir anlık telaş tüm bedenimi yayınca Lia bunu hissetmiş gibi "Tamam, bu iş bende." dedi omuzlarımdan tutarak. Ve beni sürükleyerek odama çıkardı.
***
"Hayır."
Artık kaçıncı elbise değiştiğimi sayamaz haldeydim. Hiç birini beğenmiyordu.
"Ya, senin normal elbisen yok mu?" diye sorduğunda boş boş ona bakmaya başladım. Gerçekten, benim neden cıvıl cıvıl elbisem yoktu? Tabii, siyah rengi sevmem, ve sport-gothik tarz giymem dışında.
Bu bakışlarıma tahammül edememiş olacak ki, beni iterek, gardirobuma saldırdı. Tüm elbiseleri yatağın üzerine dökmüştü.
"Bu olmaz."
Siyah, kısa elbiseyi kenara attı. Tek tek hepsini inceledikten sonra, elime bazı kıyafetler tıkıştırarak, beni giyinmek için yolladı.
Siyah, üzerinde beyaz çizgileri olan etek, ve boyundan askılı bir büstiyer giymiştim. Pek tarzım değildi, ama yapmıştım bunu. Lia'ya dönüp üzerimdekileri gösterdiğimde bir kaç saniye bana baktı ve "İşte bu!" diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood and Revenge 2: Sırlar ortaya çıkıyor
Fanfic****Blood and Revenge: Geçmişle yüzleşmenin devamıdır**** ... Kapıdan koşarak çıktığımda nereye gideceğimi çok iyi biliyordum. Eve gitmeyecektim. Kanada'ya dönecektim. Kafamı toparlayana kadar orada kalmam gerekiyordu. Yoksa... Çok kötü şeyler yapab...