İyi okumalar! Medyada Heaven'in söylediği şarkı var, isterseniz dinleyerek okuyabilirsiniz.
***
(Yazar'dan)
Güneş ışıkları yüzüne vursa bile çok iyi saklanmayı başarabilmişti. Tam okulun önünde duruyor, kokusundan onu bulmaya çalışıyordu, ve hatta bunu başarmıştı. Kardeşinin hangi sınıfta olduğunu bulmuştu.
Durduğu yerden zaten ilk katta olan, penceresi bahçeye doğru bakan sınıf odasının içini tamamen görebiliyordu. Ve onu... Pencerenin kenarında oturmuştu.
Berbat görünüyordu. Dağılmıştı, ama Lia'yla bir şeyler konuşup, gülmeye çalışıyordu. Bunun karşısında gülümsemişti. Heaven'in iyi olması onun için her şeye bedeldi.
Lia'yla konuşmasını bitirdikten sonra dersi dinlemeden kafasını sıraya dayadı, ve ellerini etrafına sardı. Bu görüntü karşısında kalbi parçalanmıştı, ama bir şey yapamazdı. Çünkü o, bir katildi. Kendi betasının katiliydi...
Düşünceleriyle gülen yüzü saniyeler içinde soldu. Nasıl bir alfaydı? Nasıl bir kardeş ve kuzendi? Neden hiç birini koruyamıyordu? Peki ya, alfalar karşısında ne yapacaktı? Göz göre göre kardeşini, kuzenini, ve arkadaşlarını tehlikeye mi atacaktı?
Asla! Buna bir daha izin vermeyecekti. Gerekirse, onların uğruna canını feda edecekti, ama yine de böyle bir şeyin olmasına göz yummayacaktı.
Yumruklarını sıkıp son kez Heaven'e bir bakış attı. Artık yüzü ona dönüktü, ama gözlerini kapatmış, uyuyordu. Kafasını yere eğip, geldiği yöne doğru son hız koşmaya başladı. Ne kadar uzak olursa, onun için o kadar iyi olacaktı...
***
(Heaven'dan)
İçimdeki garip hisle gözlerimi açıp pencereden dışarı baktım. Gördüğüm iğrenç, dumanlı havadan başka hiçbir şey olmamıştı.
Nefesimi dışarı üfleyip kafamı kaldırdım. O sırada Lia'yla göz göze gelmiştik. Gözlerindeki ifadeyle zihninden geçen şeyleri duymam gözlerimi devirmeme sebep olmuştu. Hala atlatamadığımı düşünüyordu.
Aslında doğru düşünüyordu...
Kapının çalınma sesiyle birlikte hepimizin dikkati oraya çekilmişti. Çünkü içeri tanımadığımız bir adam girmişti. Beyaz gömleği, siyah, hafif dar pantolonu, ve kravatıyla kesinlikle yakışıklı bir öğretmeni andırıyordu.
"Girebilir miyim?"
"Buyurun?..."
Bayan Blake ona garipçe bakınca adam bir şey söylemeden Bayan Martin içeri girmişti.
"Merhaba çocuklar, bu yeni müzik öğretmeniniz Bay Archie David."
Eski öğretmenimiz kaçık bir seri katil (!) tarafından öldürüldüğü için, yeni gelmiş olması normaldi. Ama diğer öğretmenlere göre çok genç duruyordu.
"Evet, aslında buraya gelme sebebim farklıydı. Bayan Blake de izin verirse..." diye Bay David söze girince Bayan Blake eliyle "buyurun" işareti yapmasıyla devam etti:
"Biliyorsunuz, bu yıl okulumuzda olacak müzik festivali için seçmeler bitti, ama yine de şarkı söyleyecek, ve piyano çalacak kişimiz eksik... Büyük okulda, sadece bu ikisi bulunamadı."
Öğretmenin söylediği şey karşısında piyano çalıyor olabilmem aklıma geldi, ama bunu söyleyecek değildim. Çünkü böyle şeyleri pek sevmezdim, bana aykırı şeylerdi.
"Aslında... Burada öyle bir öğrenci var." diye bayan Blake söze girince şüpheyle ona baktım. Bizim sınıfta şu an için öyle birini tanımıyordum ki. Yoksa, onlar da benim gibi gizlemeyi daha mı çok seviyorlardı?
![](https://img.wattpad.com/cover/211226649-288-k732887.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood and Revenge 2: Sırlar ortaya çıkıyor
Fanfiction****Blood and Revenge: Geçmişle yüzleşmenin devamıdır**** ... Kapıdan koşarak çıktığımda nereye gideceğimi çok iyi biliyordum. Eve gitmeyecektim. Kanada'ya dönecektim. Kafamı toparlayana kadar orada kalmam gerekiyordu. Yoksa... Çok kötü şeyler yapab...