Karar

238 29 67
                                    

Keyifli Okumalar 🌼

Wang Xiu'nin köşkünde insanlar güne oldukça hareketli başlamışlardı. Wang Xiu'nin keyfi oldukça yerinde, öfkesi ve acımasızlığı dipdiri, gözleri kapkaraydı hırsından. Gördükleri ve yaşattıkları her bir hücresini tatmin etmek için yarışıyorlardı. Kulaklarına ulaşan her acı dolu inleme, zemine damlayan her damla kan ve yaş, ihanete uğramış ruhunu doyurmaya çalışıyordu.

Wang Xiu, bir köle tüccarı olarak büyük ve geniş hapishanelere sahipti. Bir nevi zindan gibi görülen bu hapishaneler onun canlı paralarının kasalarıydı. Ancak şu an kölelerin hapishanesinin yanı sıra sadece iki kişiye rezerve ettiği bir zindana sahipti. Köşküne, odasına en yakın bu zindandan odasına yükselmesini istediği çığlıkları heyecan ve hevesle bekliyordu. Oraya gözünün her değdiği an içindeki acımasızlık hissi biraz daha kabarıyordu orta yaşlı adamın.

Yüksek tavanlı zindan içerisinde kalın zincirlerin sinir bozucu şıngırtıları, ince kırbaçların seri ve tiz yankısı, tenin tene uyguladığı şiddetin çınlaması ve boğuk boğuk çıkan acı dolu inlemeler duyuluyordu zaman zaman.

Chanyeol boş ve geniş zindanın bir köşesinde elleri iki duvara monte edilmiş kalın zincirlerle bağlanmış bir halde, ayakta durmaya çalışıyordu. Sırtında şimdiden onlarca kırbaç darbesinin izlerini taşıyor, iyice derinleşmiş yaralarından ince ince kanlar sızıyordu aşağı doğru. Bedeni her darbede ileri savrulsa da kendisini toparlayıp ayakta kalmayı başarabiliyordu bir şekilde. Yüzünde dişlerini sıktığını gösteren dalgalanmalar haricinde bir ifade yoktu. Acı çekiyor gibi görünmüyordu pek. Yalnızca dudaklarını sımsıkı birbirine bastırmış, burnundan büyük ve derin nefesler alıp veriyordu. Her daim yarım at kuyruğu şeklinde topladığı kısa saçları çözülerek çıplak  omuzlarına ve yüzüne dağılmıştı. Karşıdan bakıldığında oldukça karanlık bir aura yayıyordu etrafa güçlü beden.

Aslında genç savaşçının sırtına aldığı yaraları ve acıyı hissettiği şu an için söylenemezdi. Gözleri karşısındaki duvarda bir noktaya sabitlenmiş şekilde, tek bir kişiyi düşünüyordu. Onu son görüşünden bu yana bir gün dahi geçmemişti ancak asırlar olmuş gibi geliyordu Chanyeol'e. Aklında sürekli Wang Xiu'nin giderken söylediği şeyler yankılanıp duruyordu. Baekhyun'a dokunacağını ima ettiği o sözler tüm benliğini öylesine etkisi altına almıştı ki bedeni kendisini acı hissine kapatmış gibiydi. Zihninde sürekli Baekhyun'un acı ile bağırdığı, kendisinden yardım istediği, o adamın ona zorla dokunduğu ve işkence ettiği görüntüler sergileniyordu. İçindeki yangın öyle büyüktü ki sırtındaki yanma içindekilerin yanında hiç kalırdı.

Bileklerine zincirler bağlanan elleri kaya gibi yumruk halini almışken her hareket edişinde zincirleri duvardan sökecek gibi şıngırdayıp duruyordu. Zindanın oraya açılan kapısının önünden gelen adım seslerini duysa da bir tepki vermedi ancak gelenin kim olduğunu biliyordu. Ellerini biraz daha sıkıp bekledi.

Wang Xiu ağır ağır indiği basamakların ardından gözlerini zindanın iki köşesinde de gezdirip memnun bir gülümseme ile yürümeye başladı. Önce zayıf bedenin bulunduğu köşeye, yere yığılan çocuğa baktı. Ancak adımları duraksamadan diğer köşeye doğru ilerledi sinir bozucu bir sakinlikle. Uzun bedene vurulan her darbeden aldığı zevki damarlarında hissediyordu resmen.

"Sevgili komutanım, nasılsın bugün?"

Chanyeol cevap vermeden karşısındaki duvara bakmaya devam etti.

"Umarım dün gece iyi uyuyabilmişsindir Chanyeol. Şahsen ben çok rahat uyudum.  Yatağım oldukça sıcaktı dün gece."

Chanyeol'ün çenesi duydukları ile sağa sola oynarken nefesleri sertleşti.

SterliçyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin