Wu Shixun'un aslında sarışın Hangung olduğunu biliyorsunuz tabi siz jxjx ama nasıl yakışıklı, nasıl çekici bir Oh Sehun🤤
Keyifli Okumalar 🌼
1 Sene Sonra
Kore sarayının geniş koridoruna açılan çift kanatlı büyük kapının önü bugün sabırsız bir bekleyiş içindeki birkaç adamla doluydu. Kral Suho, Shixun, Lu Han, kraliçenin babası büyük bir merak, endişe ve aynı zamanda heyecanla doluydular. Çünkü bugün, Kral Suho ilk bebeğini kucağına alacaktı. Kraliçe ile paylaştığı yatak odalarından duyulan sesler onu korkutuyor olsa da kendisine belli aralıklarla kraliçenin durumu hakkında bilgi vermeye gelen sarayın sağlık çalışanları eşinin durumunun iyi olduğunu bildirdiği için bir nebze olsun rahattı. Hayatı boyunca hiçbir şey için bu kadar telaşlandığını ve hiçbir şeyi bu kadar büyük bir heyecanla beklediğini hatırlamıyordu.
Adımları saatlerdir olduğu gibi geniş koridoru yeniden arşınlamaya başlarken bir anda ortalığı kaplayan sessizliğin ardından ince, tiz bir bebek sesi duyuldu. Lu Han dudağını ısırarak irice açtığı gözlerini hemen yanındaki Shixun'a çevirip alışkanlık olduğu üzere koluna sarılmıştı. Yeni bir bebeğin doğumu yeni bir hayat, yeni bir gelecek ve yeni umutlar demekti. Üstelik bir kraliyet bebeği olması ülkesinin de geleceği demekti.
Genç bir kadın aralanan kapının ardından kucağında altın yaldızlı işlemeleri olan beyaz bir beye sarılmış bebekle göründüğünde Suho beklemeden kadına yaklaşmış, beyazlar arasından yalnızca yüzü görünen bebeği izlemişti hayranlıkla.
"Kutlarım Majesteleri. Oldukça sağlıklı bir oğlunuz oldu"
Diğerleri de merakla bebeği yavaşça kucağına alan krala yaklaşıp bebeğe bakarken tebriklerini sunmuşlardı.
"Kraliçenin durumu nasıl?"
"Kraliçemiz iyi efendim. Yorulduğu için biraz dinlenmesi gerekiyor"
Kral oğlunun alnına kokulu bir öpücük bırakıp annesinin yanına götürülmesi için yeniden kadına verirken Lu Han yanlarından ayrılıp saray mutfağına ilerlemeye başlamıştı.
"İstediğim şeyleri bulabildin mi?"
Mutfakta kendisini bekleyen yardımcısının yanına yaklaşıp masa üzerine yerleştirilmiş taze ot ve meyvelere baktı. Kore'ye yerleşip hayatlarını düzene soktuktan sonra bile sarayla bağlarını koparmamışlardı. Bir gün kralın kendileri için düzenlediği bir yemekte Lu Han ilk kez Kral Suho ile uzun bir sohbet içerisine girmiş, bir ara şifacı babasından ve onun mesleğini devam ettirdiği durumundan bahsetmişti. Kral Suho bunu öğrendiğinde Lu Han'a isterse saray doktorları yanında çalışabileceğini ve bildiği şeyleri burada geliştirebileceğini söylemişti. Lu Han kendini bildi bileli topladığı bitkilerle insanlara şifa olmaya çalışmışken bu teklifi geri çevirmemişti. Şimdi ise altı aydan fazla bir süredir saray hekimleri yanında çalışıyor, her gün yeni şeyler öğreniyordu onlardan. Kısa sürede pek çok şey öğrenmişti.
"Evet, Efendi Lu Han. İstediklerinizin hepsi burada"
Lu Han gülümseyerek yanındaki genç çocuğun omzunda elini gezdirdikten sonra kollarını yukarı kıvırdı. Genç çocuk sarayda eğitim gören tıp öğrencilerinden birisiydi ve zaman zaman Lu Han ile birlikte taze otlar toplamaya birlikte çıkarlardı. Lu Han da bazen saray eğitimlerine katıldığından çoğu öğrenci ile tanışıyordu. Bugün doğum esnasında saraydan ayrılamadığı için bu öğrenciden gereken otları toplaması için ricada bulunmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sterliçya
أدب الهواةÇin Hanedanlığı sınırları içerisinde bir kaçış öyküsü... Ya da daha fazlası... @winesis'in doğum günü için, doğum gününde yayımlandı.💃💃🥳