Keyifli Okumalar 🌼
"Oğlum mu?!"
Lu Han şokla açılan gözlerini önce konuşan adamda, sonra karşısında duran Chanyeol ve Baekhyun üzerinde gezdirip yanındaki Shixun'da duraksadı. Hiçbir ifade değişikliği olmadan aynı pozisyonunu koruyor ve gözlerini diktiği yerden ayırmıyordu Shixun.
Chanyeol demin öğrendiği şeyle tepkisiz kalırken Baekhyun da duruma oldukça şaşırmış görünüyordu.
"Sehun benim oğlum. Sizi buraya getirmemin sebebi gitmekte özgür olduğunuzu söylemekti ama Sehun burada kalacak. Bu karargah onun evi"
Lu Han konuşan adamı dinlerken gözleri Shixun üzerinde geziniyor, ondan herhangi bir şey söylemesini bekliyordu. Ancak Shixun bir şey söylemeyince kendisi konuşmak istedi.
"Bizim buradan gitmemiz gerek ancak Shixun da gelmek isteyebilir"
Adam gözlerini soluna çevirip Lu Han'a baktı. Kaşları derince çatılmıştı.
"Sehun hiçbir yere gelmiyor. Siz istediğiniz yere gidebilirsiniz."
"Ama bu-"
Lu Han konuşurken bileğine dolanan parmaklarla susmak zorunda kaldı. Gözlerini adamdan çekip Shixun'a baktığında kafasını hafifçe sağa sola salladığını gördü. Bu hareketle, birkaç saniye kendisine bakan gözlerde dolanıp tereddütlü bakışlarını gezdirdi yüzünde. Onun kararlı bakışlarına daha fazla dayanamadan omuzlarını düşürüp ağzını kapatınca, bileğine tutunan adam gözlerini birbirine bastırıp açarak önüne dönmüş, ama bileğindeki parmakları yerini korumuştu.
"Bu konuyu konuşmamız için bize izin verin lütfen"
Chanyeol'ün makul konuşması ile yaşlı adam da onu onaylamış ve çıkabileceklerini belirtmişti.
Shixun kalkarken Lu Han'ın bileğinden tutarak onu da kaldırmış ve kendisiyle birlikte odanın dışına sürüklemişti. Kalkmadan önce bakış attığı Chanyeol de Baekhyun ile birlikte kalkarken onları kenarda bekleyenler takip etti. Odanın dışına çıktığı an bileğini saran parmaklar üzerinden çekilmiş ve Lu Han Shixun'un seri adımlarına yetişmeye çalışmıştı nefes nefese.
Shixun karargahın geniş bahçesine çıkarak avluyu dolandı ve gözlerden uzak, gölgelik ve her zaman orada olduğu belli olan dinlenme yerine ilerledi. Adımları nereye gittiğini biliyormuşçasına asla duraksamıyordu.
Oturduğu yerde bağdaş kurarak ardından gelenlerin de oturmasını bekledi ve gözlerini her birinde gezdirdi. Özellikle Lu Han'ın adını öğrenemediği ve Zhan'ın yanında oturan genç çocuğa uzun uzun baktı. Bu tabii ki Lu Han'ın gözünden kaçmış değildi. Kaşları hafifçe çatılırken gözlerini kısarak inceledi çocuğu. Bir şekilde birisini andırıyor gibi gelmişti.
"Sanırım bir şeyleri anlatmanın zamanı geldi Shixun. Ya da Sehun mu demeliyim? Ve anlatacağın şeyler benim de bilmediğim, senin nereden geldiğinle ilgili hm?"
Chanyeol Shixun'a haklı bir merakla sorusunu yöneltirken dakikalardır mühürlemiş olduğu dudakları açılmıştı nihayet.
"Adım Shixun, Sehun değil. Bu yalnızca buradakilerin benim için kullandıkları bir isim. Tahmin ettiğinizin aksine Koreli değilim, tüm ailem Çin soyundan. Anladığınız üzere içerideki adam babam Wu Shi Yuan, Yifan ile tanışmışsınız zaten. Bir de Yibo... kardeşim"
Herkes Shixun'un baktığı kişiye bakarken Lu Han bu tanıdıklığın neden kaynaklandığını çözmüş oldu. Demin çocuğa bakarken hissettiği negatif duygular bir anda yok olmuş gibiydi. Daire seklinde oturdukları alanda bir yanında oturan Shixun'a bir de çarprazında oturmuş çocuğa baktı. Aynı çatık kaşlar, aynı dik duruş, aynı yapılı beden, aynı donuk bakışlar... Cidden de abi kardeşlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sterliçya
FanficÇin Hanedanlığı sınırları içerisinde bir kaçış öyküsü... Ya da daha fazlası... @winesis'in doğum günü için, doğum gününde yayımlandı.💃💃🥳