Öpücük

291 32 109
                                    

Keyifli Okumalar 🌼

2 Gün Sonra

"Hadi biraz içelim!"

Zhan ellerinde tuttuğu şişeleri havaya kaldırıp sırıtarak içeri girdiğinde oldukça mutlu görünüyordu. Kalabalık ortamları özellikle alkolün tüketildiği kalabalık ortamları hayli seviyordu kendisi. O yüzden fırsatını bulmuşken keyifli bir gece geçirmeyi daha fazla erteleyememişti.

Akşamın ilk saatlerinde herkes ortak alanda oturmuş çaylarını yudumluyorken Zhan'ın yaptığı teklife olumlu bakmayan tek kişi Yibo olmuştu. Zhan'ı çok iyi tanıyan birisi olarak birkaç şişenin ardından yaşanacak olanları da en iyi o biliyordu. Ancak şu an misafirleri de burada bulunduğu için bu duruma sessiz kalmıştı bugünlük.

Dakikalar içinde masalardaki çay fincanlarının yerini Zhan'ın favorisi olan içki şişeleri almıştı. Masaların etrafını çeviren kalabalık geçen günlerin stresini dağıtabilmek için keyifle yudumlamaya başlamışlardı içeceklerini. Dakikalar ilerledikçe şişeler boşalıyor, Zhan'ın bitmeyen zulası sayesinde yerlerini yenileri alıyordu.

Dakikalar saatlere dönüp gecenin ilerleyen saatlerine doğru evrilirken grupta hala eksik olan tek kişi hala gelmemişti. Luhan'ın gözleri ilk andan bu yana kapıdan ayrılmamış, saatlerdir görmediği adamı bekliyordu. Ancak Shixun ortalarda yoktu uzun bir süredir. Bir ara dışarı çıkıp onu aramak istese de bu çabasının boşuna olacağını fark etmişti. Yifan'dan onun babası ile tartıştığı konusunda birkaç bilgi edinmiş olduğunu ve ormana doğru yol aldığını öğrendiği için arama girişiminde bulunamamıştı. Onu fazlasıyla merak etmesine ve saatler olmasına rağmen hala gelmemişti Shixun.

Gözleri bir kez daha kapıya odaklanırken boşalan bardağını dolduran Zhan'a dönüp küçük bir gülümseme verdi. Bir anlara göre alkol bedenini rahatlatmış, yanaklarında hafif pembelikler olmasına sebep olmuştu. İç çekerek henüz doldurulmuş bardağı tek seferde kafasına dikerek boşalttı. Alışkın olmadığı acı his yüzünden suratını tuhaf bir biçimde ekşitirken bardağı yeniden doldurulmuştu bile.

"Luhan tam olarak aradığım arkadaş"

Zhan hemen yanındaki artık çakırkeyif olmuş çocuğa yaslanarak konuşurken kendisi de ondan pek farklı değildi. Hemen karşısında onu izleyen Yibo ise birkaç bardak sonrasında tamamen Zhan'ın sarhoş olacağının bilincindeydi.

İkili birbirine yaslanmış arka arkaya bardakları boşaltırken durduk yere kıkırdıyor, kendilerinin bile anlayamadığı şekilde sohbet ediyorlardı. İkisinin de saçları hafifçe dağılmış, yüzleri alkolden dolayı biraz kızarmıştı.

Zhan aniden aklına her ne geldi ise Luhan'a yasladığı bedenini kendisinden beklenmeyecek şekilde doğrultmuş ve Luhan'ın savunmasız bedeninin arkaya düşmesine izin vermişti.

"Wu Yibo! Benimle bilek güreşi yap! Hemen!"

Xiao Zhan dilini döndürebildiği kadarıyla karşısındakine emir verirken kaşları derince çatılmıştı. Tabii eğer sarhoş olmasaydı, kelimeleri diline dolanıyor olmasaydı, durduk yere hıçkırıyor veya kıkırdayor olmasaydı Yibo belki onu dikkate alabilirdi. O da belki.

Zhan karşısındaki adamın dediklerini yerine getirmediğini görünce dudaklarını sarkıtıp masa üzerinden eğilerek kendisini izleyen yüze yakından baktı. Aynı anda boğazından yükselen hıçkırığı Yibo'nun yüzünde patlaroen Yibo'nun sabır dilendiğinden bihaberdi.

"Xiao Zhan. Yeter artık"

"Hayır! Benimle bilek güreşi yapmak zorundasın!"

"Hayır, değilim. İçmeyi kes artık"

SterliçyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin