Ekselans

239 23 45
                                    

Keyifli Okumalar 🌼

Shixun ve Lu Han diğerlerinin yanına geri döndüklerinde odadaki elle tutulur cinsten olan gerginlik ve keskin sessizlik karşılaşmayı bekledikleri şey değildi. Demin Yibo ve Yifan arasında geçen tartışmanın sonuna yetişmiş olsalar gerek, ikili hala karşılıklı olan pozisyonlarını bozmamışlardı. Görüntü karşısında Shixun'un kaşları çatılırken gözleri ikisi arasında mekik dokuyarak kardeşinde duraksadı.

"Neler oluyor burada?"

Yibo gelen abisine bakamadan gözlerini yere çevirerek kapıya doğru ilerlediğinde Shixun ifadesini bozmadan bu kez Yifan'a çevirdi bakışlarını. Genç adamın gözlerinde gördüğü sıkkın, kızgın ancak bir miktar pişman ifade bile neler olduğunu anlatmaya yetmişti. Çatık kaşlarını düzelterek gözlerini kapadı ve derin bir nefes verdi. Elbet bir gün tüm bunları öğrenecekti zaten Yibo. Ancak şu an pek de iyi bir zamanlama yapılmış olduğu söylenemezdi. Aslında ona göre çok da büyütülecek bir mesele de değildi bu, ancak kardeşinin nasıl bir karaktere sahip olduğunu biliyordu Shixun. Şu an neler düşündüğünü de tahmin edebiliyordu ancak şu an için yalnız kalması en iyisi olacak gibiydi. O yüzden bunca yıl beklemişken bir süre daha bekleyebileceğine dair kendisini ikna edip önüne döndü. Bu meseleyi hallettikten sonra kardeşi ile arasında olan buzları da eritecek, her şeyi bir bir yoluna koyacaktı.

"Shixun, neler olduğunu bize anlatacak mısın?"

Chanyeol'ün şüpheli ses tonu kulaklarına ulaştığında gözlerini hemen yanındaki Lu Han'a çevirip Chanyeol'e baktı yeniden.

"Az önce de söylediğim gibi Chanyeol. Liderliği kabul ettim. Yollarımız burada ayrılıyor."

"Ne demek liderliği kabul ettim? Seni tanıyorum Shixun, böyle bir şeyi kendi isteğinle yapmayacağını da biliyorum. Ne işler çeviriyorsun anlat artık bize de."

"Bir iş çevirdiğim yok. Sizi Karargah'a getirdiğim zamanlarda da size sizinle gelmeyeceğimi zaten söylemiştim hatırlıyorsan. Sadece Kore'ye geçiş yapıp güvenli bir bölgeye yerleşmenizi sağlayacak ve geri dönecektim zaten. Şimdi de değişen bir şey yok. Ben burada kalıyorum ve siz gidiyorsunuz"

Chanyeol şüpheyle çatılmış kaşları ardından arkadaşına bakarken hala tam olarak ikna olabilmiş değildi. Shixun dediklerinde haklı olabilirdi, ilk zamanlar onun düşündüğü de bundan başkası olmamıştı. Ancak artık öyle olmadığını düşünmüştü Chanyeol. Özellikle Lu Han ile aralarında olan yakınlık onun da kendileriyle gelip onlarla birlikte olacağı fikrini güçlendirmişti onda. Şu an Shixun her ne kadar öyle olmadığını söylüyor olsa da eksik olan şeyler olduğunu da biliyordu. Daha doğrusu kendisinden gizlenen bir şeylerin varlığından emindi Chanyeol. Yifan her ne kadar bu gidişi Shixun'un babasının isteği üzerine olduğunu söylemiş olsa da Shixun kendilerini öylece bırakacak birisi değildi. Wang Xui'nin köşküne kadar gelip onları kurtarmışken böyle sessizce oturup girişlerini izlemezdi. Kardeşini tanıyordu Chanyeol.

"Pekala, dediğin gibi olsun. Ama sana tam olarak inanmadığımı bil Shixun. Her ne yapıyorsan ya da yapmaya niyetliysen yanında olurum. Ne zaman istersen"

Hemen yanında dikilen Baekhyun'un elini tutarak gözlerini Yifan ve Shixun'da gezdirdi.

"Madem böyle bir karar aldın, sorgulamayacağım. Sadece nereye gideceğimizi söyle"

Shixun cevap vermeden önce Yifan'a döndüğünde gözgöze geldiler. Tahminlerinde haklı olmayı umuyorlardı.

"Doğu tarafına gideceksiniz. Güvenli bir yer merak etmeyin. Artık orada yaşamaya devam edeceksiniz"

Şu an için bu kadarını söylemek yeterliydi ki daha fazlasını anlatmaya gerek olmadığını düşünüyordu Shixun. Onlar Karargâh'tan ayrıldıktan sonra yapmaları gereken tek şey yarın kendilerine ulaşacak olan haberi, daha sonra da planlarını uygulamak için Karargah'a gelecek olan kişileri   beklemekti.

SterliçyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin