3. BÖLÜM

8.6K 366 201
                                    

İyi okumalar :)
Multimedia: Toprak

Toprak gittiğinden beri düşünüyordum. Söylediklerinde haklıydı, hayatın ne getireceği belli olmuyordu. Bunun en büyük örneğini kendim bizzat yaşamıştım. Miraç'ın bana bunları yapacağını, Nehir hakkında bunları söyleyeceğini hiç düşünmezdim.

Bana en başında Nehir için olmaz deseydi, ben onunla hiç bu yola girmezdim.  Nehir'in, Miraç'ı babası bilmesini istemezdim yada Nehir'e babalık yapmasını beklemezdim. Ben bile anneliği zor yaparken, onu buna zorlamazdım. Abi olmasını isterdim.

Miraç'ın kafasındaki düşüncelere anlam veremiyordum. Nehir'i çok seviyordu. Ben bile imreniyordum aralarındaki ilişkiye . Gerçek baba kız gibiydiler. Bir anda istemiyorum diyerek dışlaması saçma gelmişti.

"Anne, susadım!" yanıma gelen kızımla daldığım düşüncelerimden ayrıldım.

Elimle sırtını kontrol ettiğimde çok terlediğini fark ettim. Hasta olacaktı. Tamam hava sıcaktı ama şimdi teri üzerinde soğuyacaktı.

"Gel annem su alalım sana, hem de çok terlemişsin eve gidelim mi yarın yine geliriz." dudaklarını büzmesinden itiraz edeceğini anladığımda aklıma gelenle sırıtıp karnını hafifçe gıdıkladım.

"Tuğba teyzen gelecek akşam. Onun için kek yaparız eve gittiğimizde." Tuğba ve keki aynı cümle içinde kullanmam bile yetmişti mutlu olmasına.

"Anne, Tuğba teyzem hep bizimle mi kalacak ?" diyen kızıma tebessüm ettim. Benden daha çok istiyordu Tuğba'nın burada kalmasını.
Canı sıkılıyordu yalnız kalınca. Kalabalığı seviyordu. Dün gece yatmadan önce artık burada kalacağımızı söylemiştim. Babam ne olacak peki diye sorduğunda verecek bir cevap bulamamıştım ama öylece geçiştirmiştim. Nehir'de beni zorlamamıştı zaten.

"Bir süre bizimle kalacak kuzum, sonra işleri olduğu için gitmek zorunda ama." kalacak olmasının sevinci gidecek olmasının hüznünü gölgede bırakmıştı.

"Hadi gel gidelim." dediğimde itiraz etmeden elimden tuttu.

Caddede yürürken aklıma Aylin geldi. Sabah beni o halde görmüştü yanına uğrayıp iyi olduğumu söylemek istiyordum. Dükkanda olduğunu umarak oraya gitmeye başladım. Aylin ve isminin Esra olduğunu hatırladığım kız vardı. İkisi de bizi görünce ayağa kalktı. 

''Nehir, naber ablacığım?''

''İyiyim Esra abla sen nasılsın?'' 6 Yaşındaydı ama lafları ve tavırları daha olgundu. Bazen çocuk olduğunu unutuyordum. Esra ve Nehir kendi aralarında konuşmaya başlayınca Aylin kolumdan tuttu.

''Aslı, nasıl oldun?'' Aylin kulağıma doğru hafifçe fısıldadığında tebessüm ettim. 

''Daha iyiyim Aylin sağ ol'' dediğimde daha da zorlamadı. Sormaması işime gelmişti.

Aylin'e güvenmek istiyordum ama içimden bir ses artık kimseye güvenme diyordu. Bu zamana kadar kime güvendiysem kazık atmıştı bana. Herhalde tek yanlış yapmayan Tuğba'ydı sanırım. Biraz daha dükkanda durup Nehir'le birlikte dükkandan çıktık. Caddede yürürken bir yandan da iş yerlerinin camlarına bakıyordum. Hiç iş ilanı yoktu, nasıl iş bulacağımı bilmiyordum.

Caddenin sonuna yaklaşmışken, aşağıya doğru gelen Toprak'ı görünce bir an duraksadım. O ise bizi görünce hiç bir şey olmadan yürümeye devam etmişti.

Hemen kendime gelip yürümeye devam ettim. Sabah ki gibi değildi. Sanki yanıma oturan o değilmiş gibi suratıma bile bakmamıştı. Yürüdükçe birbirimize daha da yaklaşıyorduk. Ben bakışlarımı ondan çekmezken o hala yüzüme bakmamıştı. Bir kaç adım mesafe kaldığında mavilerini benim kahvelerimle buluşturdu ardından yanımda bana bir şeyler anlatan Nehir'e çevirdi. Nehir'de ona bakınca içten bir gülümseme gönderip göz kırptı. Bana da hafif bir baş selamı verip yanımızdan geçip gitti.

BANA KALBİNİ VER (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin