34. BÖLÜM

7K 368 104
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar :)
Multimedia: Toprak

Sabahattin Ali'nin bir sözü vardı; "İçimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı."

Bende Toprak'a karşı böyle hissediyordum. Miraç'la ayrıldığım yolda ona rastlamıştım. Çok çabuk alışmıştım ben de, Nehir'de.

Ayrıldığımız da alışmamız kadar hızlı olmuştu, ama nedense bir türlü hayat bizi ayırmıyordu.

1 ay olmuştu neredeyse, İstanbul'a geleli.

Demir ve Tuğba'nın birlikte olmasını geçtim, koskoca İstanbul'da en yakın arkadaşının yanında işe başlamıştım.

Ondan kaçamamam için gereken bütün her şeyi sağlıyordu hayat. Sürekli karşıma ona dair bir şeyler çıkartıyordu.

Ne demişti Tuğba; "Toprak, İstanbul'a geliyor."

O gün öyle demişti ama Toprak'ın İstanbul'a gelmesi demek benimle karşılaşması demekti.

Ben, beni görmesini istemiyordum.

Onun o mahvolmuş hallerini görmek istemiyordum.

Pişman olmuştu ama ben o pişman hallerini de görmek istemiyordum.

Gelmemişti de zaten.

Ertesi gün Emre abiyle konuşmuştum. Aramızda geçen her şeyi açık açık ona anlatmıştım. İstanbul'a geldiğinde pişman olduğunu anlatmak için peşimde dolaşacağını bildiğimi söylemiştim.

Anlayışla karşılamıştı ve Toprak ile konuşmaya Rize'ye gitmişti.

İş için o tarafa gideceğini bahane etmiş, Toprak'ın İstanbul'a gelmesini engellemişti.

Emre abi bu bahaneyle Rize'ye gitmiş, 2 gün sonra da geri dönmüştü. Ne konuştuklarını deli gibi merak etsem de soramıyordum.

Kapının tıklanmasıyla daldığım düşüncelerden irkilip bakışlarımı kapıya çevirdim.

"Girin!" kapı açıldığında Ayaz Bey'i gördüm. Elinde iki fincan kahve ve sırıtan suratıyla odaya girdi.

"Müsait miydin Aslı?"

"Müsaitim Ayaz Bey, buyurun." dememle kapıyı kapatıp karşımdaki boş koltuğa oturdu ve elindeki fincanı önüme doğru ittirdi.

"İşe alışabildin mi onu sormak için gelmiştim biraz da konuşuruz diye düşündüm." dediğinde yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"1 ay olacak neredeyse Ayaz Bey alıştım tabi ki." dediğimde kısa bir kahkaha attı. Komik olan ne?

"Doğru, senin ne kadar akıllı bir kadın olduğun aklımdan çıkmış. Nasılsın peki? Genel hayatında yani iş dışında."

Derin bir nefes alıp Ayaz Bey'e baktım.

"İyiyim Ayaz Bey, teşekkür ederim sorduğunuz için." onu sormamış olmamı takmamıştı.

"Ben de iyiyim sağol sorduğun için." deyip sırıttı.

Önümdeki hiç içmediğim kahveyi tekrar onun önüne ittim.

"Ayaz Bey, müsaade ederseniz çalışmam gerekiyor." önümde duran dosyayı alıp gösterdim.

"Biraz ara veremez misin hem öğle arası da geliyor birlikte yemek yerdik?" başımı iki yana salladım.

BANA KALBİNİ VER (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin