44. BÖLÜM

6.3K 332 117
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar :)
Multimedia: Aslı

Hayatımın her anını dolu dolu yaşadığım zamanlarımdaydım. Bir yanımda Nehir, bir yanımda Toprak sürekli beraberdik ve sürekli eğlenecek bir şey bulabiliyorduk.

2 gün önce Toprak bize yemeğe geldiğinde birlikte yaptıkları dersleri bittikten sonra Nehir'in isteğiyle dışarıya çıkmış, sahil boyunda yürütmüştük.

Dün de Tuğba, Demir, Toprak, ben ve Nehir hep birlikte lunaparka gitmiştik. Bir yandan okula gitmek bir yandan da böylesine eğlenmek Nehir'i yorsada mutluluğundan sesi çıkmıyordu.

Bambaşka bir tarafta da Kerem abi vardı. Erdem denilen adamın adresini hala bulamamıştı ve benim sabrım gerçekten kalmamıştı.

Bir an önce adamın adresini bulup o geceyle ilgili konuşmak istiyordum.

Toprak'ın yokluğundan fırsat bulup adamı bir kez daha aradım. Şu 2 gündür belki 50 kere aramışımdır ama telefonu kapalıydı.

Onun bir şeyler bildiğine artık emindim ve onunla konuşacaktım.

Telefonun yine kapalı olduğunu bildiren sesi duyunca içimden küfür ederek telefonu yanıma attım.

Ellerimi gerginlikle saçlarımdan geçirip derin bir nefes aldım.

Toprak içerideyken moralimi bozamazdım.

Dün gece Nehir'in ısrarları sonucu Toprak'a haber vermiştik ve sabah erkenden buraya gelmişti.

Bugün hafta sonuydu ve Nehir'de evde olduğundan kahvaltıyı ikisi birlikte hazırlamak istemişlerdi.

Ben de bundan memnuniyet durarak köşeme çekilmiştim.

Onlar mutfakta oyalanırken bende yanlarına gitmek için ayağa kalktım.

Sessiz olmaya çalışarak mutfağa girdiğimde omzumu kapının kenarına yaslayıp onları izlemeye başladım.

Toprak elindeki patatesleri doğrarken, Nehir'de tezgahın üzerine çıkmış domates ve salatalıkları yıkıyordu.

Lavabonun içerisinden sıçrayan suların üzerini ıslatmış olmasını bile umursamıyordu.

"Toprak abi, bunlar bitti." deyip musluğu kapattı.

Toprak'ta elindeki işi bırakıp Nehir'e döndü.

"Üzerin çok ıslanmış, hasta olma. Sen geç içeriye ben yaparım gerisini." Nehir tezgahın üzerinden inmeden omuzlarını indirip kaldırdı.

"Banane ya, ben sana yardım etmek istiyorum. Hasta olmam." İkisi de benim varlığımdan habersizlerdi.

"Tamam o zaman üzerini değiştirip öyle gel." Ayaklarını tezgahtan sallandırırken başını iki yana salladı.

"Çok ıslak değil, bir şey olmaz." Laf dinlemiyordu ki küçük hanım.

"İyi tamam o zaman, gel bakalım yanıma." dediğinde Nehir zıplayarak tezgahtan atladı ve Toprak'ın yanına gitti.

Toprak'ta mutfaktaki sandalyelerden birisini alıp Nehir'in yanına götürdü. Kapıda beni fark ettiğinde göz kıpıp tekrar Nehir'e döndü.

BANA KALBİNİ VER (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin