İyi okumalar :)
Multimedia: Nehir'' Burada ne işin var İstanbullu?'' Toprak'ın sorusuyla yerimde rahatsızca kıpırdandım. Onun Canan ablanın oğlu olduğunu bilmiyordum ki. Erva, Canan ablalara gidelim hem tanışmış olursun deyince benden önce Nehir ve Tuğba atlayıp kabul etmişlerdi. Bana da uymak kalmıştı.
Normalde böyle emrivakileri hiç sevmezdim ama Tuğba, kendisi gitmeden burada ortam kurmamı istediği için onu da kıramıyordum.
''Erva'yla birlikte gelmiştik.'' sesim Toprak'ın sert bakışlarının altında fazlasıyla kısık çıkmıştı. Neden böyle olduğumu anlamıyordum.
"Neden geldiniz?"bakışları gibi olan sert konuşması karşısında irkildim ama hemen ardından omuzlarımı dikleştirdim.
"Evine gelen misafirden hesap mı soruyorsun?" dediğimde çatık kaşları düzelmişti. Suratında da alaylı bir gülüş oldu.
"Yok canım hesap falan sormam ben. Anneme söylersin ben çıkıyorum." deyip ayaklandığında başı dönmüş olmalı ki dengesini sağlayamadı. Refleksle kolundan tuttuğumda kendine gelip tuttuğum koluna ve bana bir bakış atıp sertçe kolunu çekti.
Hiç bir şey söylemeden evden çıkıp gidişinin ardından yine kendime söven bir ben kalmıştım.
Nehir'e ve Çınar'a bakmak için odaya gidecekken onu görmüştüm. Kabus görüyor olmalıydı, uykusunda hem ağlıyor hem de Ceylan diye sayıklıyordu. Bir kaç kere seslensemde cevap vermemişti. Uyandırdıktan sonra kendine gelmesi için su verecektim. Su almaya gidip geldiğimde uyanmıştı.
Böyle bir tepki vermesini beklemiyordum. Ne diye suyu verdikten sonra yanına oturduysam? Akıllanmıyordum hiç. Gerçi o gün sahilde otururken de o gelip sormadan yanıma oturmuştu.
"Aslı, gelsene içeriye Aylin ve Esra'da geliyorlar kahve yapıyorum." Erva'nın sesiyle daldığım düşüncelerden ayrılıp mutfağa doğru adımladım.
"İçmiş dün gece yine. Ölüm yıl dönümleri bugün. Erva, ben artık onu böyle görmek istemiyorum." Canan abla akan gözyaşlarını masadan aldığı peçeteyle silip derin bir nefes aldı. Kimin öldüğünü anlamamıştım.
" Abla onu da anlaman gerekiyor. Tamam içmesi hoş değil ama yaşadıkları kolay şeyler değil." Konu Toprak olmalıydı. Gerçekten bu adam ne yaşamıştı? Soramıyordum da şuan açık açık.
"Erva tamam ama nereye kadar kendini böyle parçalayacak. Sabah kucağımda o kadar içli içli ağladı ki. Keşke ben ölseydim de onun bu halini görmeseydim dedim." elinde oynadığı peçeteyi sertçe masaya fırlatıp hıçkırdı.
Erva yanına gidip sarıldığında kendimi o ortamda fazlalıkmış gibi hissetmiştim. Tuğba'da beni bırakıp gitmişti zaten.
Bakışlarımı ellerime çevirdim.
" Anne çok susadım. " diyerek yanımıza gelen Nehir ve Çınar ile Canan abla gözyaşlarını silip Erva'dan ayrıldı.
"Oy sen susadın mı gel bakayım Canan ablana." az önce ağlayan kadın gitmiş yerine sevgi dolu birisi gelmişti.
Bu haline tebessüm ettim. Nehir izin istercesine bana bakınca gülerek başımı salladım.
İzin alınca Canan ablanın yanına gidip oturdu. Canan abla onu sevdikçe beyaz teni kızarıyor utanıyordu. Diğer yanına da Çınar'ı oturtup onlarla konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA KALBİNİ VER (TAMAMLANDI)
ChickLitMavi gözleri benim gözlerimle buluştu. Sahi kaç ay olmuştu bu kadar derin bakmayalı? İki? Üç? Bizden olmaz, sevme beni derken çok kararlı gözüküyordu. Ama şimdi neden mutsuzdu? "Gittin?" bir adım yaklaşıp fısıldadığında gözlerim istemsizce kapandı...