Sen karışma!

5.1K 181 5
                                    

Gözlerimi araladım. Ilgaz tüm muhteşemliği ile uyurken kahvaltı mı hazırlasam yoksa burda yatıp ılgaz'ı mı izlesem. Karnımdan gelen sesi duyunca ilk seçeneği daha mantıklı bulup yavaşça koltuktan kalıp Ilgaz'ın üstünü örttüm. Mutfak gece kaldığımız yerle bitişik olduğu için mutfağı  bulmam zor olmadı.

Buzdolabına gidip 3 yumurta aldım. Yumurtaları güzelce pişirdim. Yemek yapmayı az çok bilirim. Annemler benle ilgilenmediği için bakıcım bana o yokken yapmam için yemek yapmayı ögretmiş iyiki. Patatesleri kesip onlarıda kızarttım. Masayı da bir yandan hazırlamaya başladım. Bardak, çatal, tabak, tuz ,reçel, zeytin vb.

Ekmeğide kestiğimde masa hazır oldu. Ilgaz'ı uyandırıyım bari. Mutfaktan çıkıp koltuğa doğru gittim. Kolundan hafifçe dürttüm uyanmıyo. Bu sefer biraz daha hızlı dürttüğümde birden kolumu tutup beni kendine çekti ve diğer elini boynuma getirip sıkmaya başladı. Aman tanrım boğuluyorum. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı bile.  Ilgaz bana bakıp
"Siktir ,sen miydin?" Elini boynumdan çekince yere çömelip ağlamaya başladım. Buraya geldiğimden beri sürekli ağlayıp duruyorum.
"Hira umarım beni uyandırdığına değecek bir şey söylüyceksindir"

Hala uykusunu düşünüyo salak.
"B-ben kahvaltı için şey ettim"

Kafasını mutfağa doğru çevirip sırıttı.
"Afferin arada işe yarıyorsun."

Battaniyeyi itip koltuktan kalktı ve beni de kolumdan çekti. Mutfağa girdiğimizde sandalyeye oturdu. Bende karşısındaki sandalyeye oturdum. Öküz gibi yemeye başladı sanırım beğendi.

Bana bakıp sinsice sırıttı ve elindeki yumurtayı ağzıma tepti. Lokma bayağı büyük olunca yemekte zorluk çekip öksürmeye başladım. Ilgaz kalkıp bana su getirdi ve içirdi.
"Hayvan, iki kere boğulma tehlikesi geçirdim. "
"Özür dilememi bekliyosan yanılıyorsun"

Omuz silkip yemeğimi yedim. Bulaşıkları makinaya dizip diğerlerini de buzdolabına geri koydum. Ilgaz ben bunları yaparken sadece izledi. İnsan bir yardım eder. Hayvan nolcak.
"Sana bu şort çok yakıştı biraz bol ama olsun"

Bunu duyduğumda yanaklarımın kızardığını hissettim. Tezgaha ilerledim ve ona sırtımı döndüm. Tezgahı yerleştirirken belimdeki ellerle irkildim. Hemen arkamı döndüm. Ilgaz sırıtarak bana bakarken o dişlerini sökesim geldi. Ben kurtulmaya çalıştıkça o bana daha çok yanaşıyor. Çırpınmayı bırakıp tezgaha iyice girdim.
"Afferin, senin bu pes etmelerini çok seviyorum. Dünde pes edip yanıma geldin"

Dün ben yanına gittiğimde uyumuyor muydu bu.

Dudağıma doğru ilerlemeye başladı. Hiç bir şey yapmadan sadece bekliyorum.

Zil sesini duyduğumuzda ikimizde beklemediğimiz için korktuk. Ama o hiç takmadan benden ayrılıp kapıya doğru gitti. Arkasından koşarak gittim ve elini tuttum.
"Ya polis ise"

Gözlerini devirip kapıyı açtı.

Gözlerimi elimle kapatıp aradan baktım. Kapıda polis değilde yakışıklı bir çocuk var. Bana hiç bakmadan direk Ilgaz'a sarıldı. Sarıldı derken de erkek sarılmaları işte sadece kafa tokuşturup el sıkıştılar. Gözü bana kaydığında
"Kardeşim hoşgeldin-iz"

Kardeşler mi bunlar. Ilgaz benim mal gibi baktığımı görünce açıklama yapmayı akıl etti.
"Hira bu en yakın arkadaşım Doruk. Doruk bu da başımın belası Hira."

Bunun üzerini Doruk kahkaha atarken ben morarıp gidip koltuğun üzerine oturdum. Hayır yani kitaplarda ya da filmlerde bu da sevgilim diye tanıtırdılar kız buna şaşırmış gibi yapıp aslında mutlu olurdu ama bu beni başımın belası diye tanıttı. Bok ye Ilgaz.

ZÜPPE !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin