Gri

3.2K 127 7
                                    

Yeşil bana hep huzuru, mutluluğu anımsatıyor. Eskiden tüm arkadaşlarım pembe ya da mavi giyerdi ama ben hep yeşil giyerdim. Şimdi ise yemyeşil bir yerdeyim. Ilgaz'ın beni doğum günümde getirdiği yerde.
Buraya nasıl ve neden geldiğimi bilmiyorum ama buradan hiç gitmek istemediğim kesin.
Ağaçların ve çiçeklerin kokusunu içime çektim. Otların çok olduğu yere gidip yere uzandım. Kafamı geriye yatırdım. Gökyüzündeki bulutlar çok garipti. Sanki birbirleriyie kavga ediyor gibi birbirlerine girmişler. Sonra hepsi birden karardı.
Yüzüme düşen su damlaları çoğalmaya başladı.
Onları umursamayıp gözümü kapattım. O an belimde bir el hissettim. Yağmurun yağdığımı bile hissetmiyorum artık. Onun kokusu geldi burnuma. Sonra bir ses duydum tanıdık bir ses. Evet artık eminim bu onun sesi.
"Beni bırakma. Uyan belam "

------------*------------

Gözlerimi yavaşça açtım. Başımın ağrısı hemen kendini gösterdi. Omurilik soğanım patladı galiba.
Etrafı incelemeye başladım. Uyurken gördüğüm yeşilliğin aksine burası bembeyazdı. Etrafta milyon tane dosya, makine, serum vb var. Yine hastanedeyim anlaşılan. Belime sarılı olan elleri gördüğümde şaşırdım. Çünkü elleri hissetmiyorum. Ellerin sahibinin Ilgaz olduğuna bakmama bile gerek yok kokusundan hemen anladım zaten.
Belimden aşağısını neden hissetmiyorum. Hafifçe kafamı kaldırdım ayağıma bakmak için. Kafamı yastıktan kaldırdığım gibi bir ağrı saplandı. Başımın ağrısını hissetmemeye çalıştım. Ayağıma baktım. Alçıdaydı. Bir yandan şükrettim. Ayağımı hissetmeyimce koptuğunu yada kesildiğini sandım. Ama bu da garipti. Kırık ayağım neden ağırmıyor.
Gözümden yaşlar akmaya başladı. Ilgaz'ı uyandırmak istemiyorum ama korkuyorum. Yanımda bir hareketlilik oldu.
"Sen, sen uyandın"
Dedi ve bana inanmıyormuş gibi baktı. İlk defa gözleri ışıl ışıl bakıyordu. Gözlerinin ne kadar güzel olduğunu fark ettim. İnsanın baktıkça bakası gelir ya o cinsten. Kafamı aşağı yukarı salladım. Dişlerini göstererek güldü. Sanki tüm ağrılarım geçti o an. Onun gülüşüyle nerdeyse eridim yerimde.
Birden bana sarıldı ve kafasını boynuma gömdü. Kokumu içine çektiğini fark ettim. Boynumu vakkumladı resmen başkası yapsa tikim tutardı. Ama Ilgaz yapınca hoşuma bile gitti. Hep böyle kalsak, hiç ayrılmasak, insanlar el ele tutuşsa bayram olsa.
Yine saçmalamaya başladığıma göre kendime geldim demektir. İnsan kendini tanımıycak yaa.
Belimden aşağısını hissetmediğimi söyleyip onun sinirlenmesini istemiyorum. Keşke hep böyle davransa bana merhametli, şevkat dolu...
Ama nerde yarın yine aynı Ilgaz olucağına eminim.
"Bir yerin ağrıyor mu?"
Ilgaz'ın beni düşünmesi benim gülümsememi sağladı.
"Sen sarılınca geçti"
Cesaret hapı mı içirdiler acaba bana. Ne dedim ben yaa. Şimdi benle dalga geçicek kesin. Off ya off ne zaman dilini tutmayı öğrenicen Hira ya.
"Demek öyle"
Kafasını boynumdan çekmeye çalıştı ama buna izin vermedim. Beni bu kırmızı yanaklarla görmesini istemiyorum.
"Daha fazla beni kendine bastırırsan kendimi tutamam "
Aklı fikri kuçkurunda bunun da. Elimi kafasından çektim o da kafasını kaldırdı. Çapkın sırıtışlarından birini attı.
"Utanınca tipin çok komik oluyor"
Bak bak bak. Dalga geçemeye başladı. Hadi ama ben daha yeni uyandım böyle de alay edilmezki. Utanınca tipim komik oluyormuş muş. Ben sana diyo muyum her zaman tipin çok karizmatik, yakışıklı, çekici...
Bak ya bir tane kötü göründüğü an yok ki laf sokayım. Neyse neyse şimdi bu durumda kurtulmam için kendimi acındırıyım.
"Ahhh ayağımm"
Deyip birden ayağımı tuttum. Ilgaz'ın tipide bir anda değişti. Gözlerindeki endişe kendini ilk defa belli ediyor. Ayağımı hissetmediğimi bir bilse beni öldürür valla. "Ne oldu?"
Dedi yine endişeli endişeli.
"Bacağıma birden bir ağrı saplandı. Ama şimdi geçti"
Yalandan cehennemi boyluycam bir gün ama o gün bugün değil sanırım. Ilgaz elini bacağıma getirdi ve hafifçe hareketler yapmaya başladı. Hiçbirini hissetmiyorum. Lanet olsun ki hissetmiyorum. Gözümdeki yaşlar yine yanaklarımı esir aldı.
Ilgaz kafasını bacağımdan kaldırıp bana çevirdi.
"Acıttım mı? Niye ağlıyorsun"
Bacağımı hissedemiyorum ki acısın. Elimi zorlukla yüzüme getirdim. Göz yaşlarımı silmeye başladım. Ama birini sildiğim gibi yerine yenisi geliyor.
"Bana sarılır mısın?"
Bak yine göte gelip bunları soruyorum. Ilgaz şaşırmakla şaşırmamak arasında kalmış gibi bir bakış attı. Sonra yanıma uzandı elini belime koyup beni kendine çekti. Gözlerimi kapattım.
Ben Yankı ile kaza yapmadım mı yaa. O nerde acaba ona bir şey oldu mu? Tamam ondan nefret ediyorum ama zamanında çok sevmiştim zarar görsün istemem tabiki. Ilgaz bilir mi ki? Şansımızı deneyelim bakalım.
"Ilgazz"
Ona baktım gözleri kapalıydı. Ama uyumadığına eminim çünkü uyurken bu kadar ciddi olmuyor. Tam bir koca bebek gibi oluyor.
"Hııığ"
Dedi sadece. Yerim senin uykulu sesini.
"Kaza yaptığım çocuğa noldu?"
İsmini bilmez falan şimdi boşu boşuna kendimi yakmıyıyım.
"Merak etme ölmedi. Sen bir iyileş o konuyu sana ödeticem zaten"
Yeni bedeller haa. Ben buna henüz hazır değilim. Ölmediyse gerisi beni ilgilendirmiyor zaten.
"Ama ben bir suçu-..."
Elini dudağıma getirdi ve beni susturdu. Elini dudağımda hissedince dudağımın yandığını hissettim.
"Şimdi uyu. Kaç gündür uyumuyorum"
Nasıl yani acaba benim için mi? Ilgaz'ın beni umursamayacağını sanıyordum ama benim için buraya gelmiş. Ve uyumamış. Ilgaz'ı artık daha iyi tanımaya başladım. Umursamaz görünüyor ama içi içi çok başka. O karanlık yüzünün arkasında beyaz değil ama en azından gri bir hayat var.
Ilgaz yanıma güzelce uzandı ve kafasını yastığa koydu. Sonra gözünü kapattı. Bende birkaç saniye ne yapacağımı şaşırdım sonra bende kafamı onun göğsüne koydum. Gözlerimi kapattım.
Ilgaz beni ailemden bile daha çok önemsedi. Annem yanımda mı değil, babam yanımda mı değil. Umurlarında bile değilim onlar sadece toplantılarına koşuştursunlar.
Kaşımın üzerinde bir el hissettim.
"Niye kaşlarını çattın? Kim kızdırdı seni rüyanda"
Gülümseyip kafamı ona çevirdim. Yerim senin ağzını ya.
"Kasların sayesinde kafam rahat edemedi burada"
Yalan külliyen yalan. Kasları ve baklavaları bana huzur veriyor. Ama başka yalan bulamazdım ben iki saat. Uyuşuğum ben.
"Yastıkta yat o zaman"
Dedi bay odun. Valla odun ben ona iltifat ediyorum o bana ne diyor. Kafamı hızla göğsünden kaldırdım ve kendi yastığıma koydum. Ilgaz bana doğru döndü.
"Gel buraya belam"
Dedi ve beni kendine çevirdi. Her yerim acıyordu ama ona bu kadar yakınken titremem dışında hiçbir şey hissetmiyorum
Ilgaz bana doğru yaklaşmaya başladıkça kalbim daha hızlı atmaya başladı.
Dolgun kırmızı dudakları beni öp diye haykırırken dudaklarımı yalama gereksinimi duydum. Ilgaz'ın gözleri bir anda parladı ve dudağını dudağıma bastırdı.
Bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim ama tadını özledim. Dudaklarımı esir alışını.
Nefesimin kesildiğini hissettim. Bu kadar uzununa alışık değilim normal olarak. Ilgaz dudaklarını geri çekti. Kırmızı olan dudakları şimdi kırmızının en güzel tonuydu sanki.
"Özledim"
Dedi. İNANMIYORUM bana özledim dediiiiii. Resmen bana ÖZLEDİM dediii. Beynimi mi okudu acaba? Hassiktir yine ne saçmalıyorum ben. Ne desem şimdi bende desem mi. Hayır hayır tabiki de demiycem. Ya da desem mi?
Özledim diyene bende deyilir yani başka ne denir ki? Ilgaz yaa desen suç demesen suç yemin ederim.
"Kapat gözlerini , uykum var"
Dedi birden. Ben böyle değişken çocuk görmedim yaa. İnsan bir der ki seni seviyorum. Ilgaz ve bunu demek! Yine saçmaladım en iyisi yatayım ben.

--------**------
BİR HAFTA SONRA;
sonunda o pis kokan hastaneden çıktım. Annemler hastanede olduğumu anca iki gün önce öğrendiler ve hastaneye bile gelmeyip sadece aradılar. Arayıp geçmiş olsun deyip kapattılar. Aman ne büyük incelik gerçekten.
Ilgaz ise bir hafta boyunca benimle birlikte kaldı. Ayaklarımı hissetmediğimi söylemediğime çok kızdı hatta odadaki televizyon bunun acısını çok çekti. En sonunda televizyonda kırıldı zaten.
Bir hafta boyunca hastanede bir o yana bir bu yana gezdim koltuk değnekleriyle. Sonra Ilgaz'dan yardım alarak gezdim. Bir haftanın sonunda ise Ilgaz beni bırakıp gitmişti.
Aynı benim ona yaptığım gibi bir haber bile vermeyip gitti. Gerçektende çok kötü oluyormuş. Sanki 'evdeymişsin ailenle akşam güzel bir zamam geçirmiş sonra da uyumuşsun ama sabah olduğunda ise bir anda deprem olmuş ve tüm aileni kaybetmişsin gibi.'
Ilgaz'ın gitmesi tam olarak bana bunları yaşatmış gibi hissediyorum.
Şuan bu odada hatta bu evde olmayı hiç istemiyorum ama Trabzonda teyzemin yanında kalmak da istemiyorum. Kendimi öldürsem üzülüceklerinden bile emin değilim. Karanlığın içinde yapayalnızım.
Yanımdaki komidin titremeye başladı sonra telefonumum melodisini duydum. Telefonu alıp arayan kişiye baktım heyecanla. Ayşenur'muş ya bende Ilgaz sandım.
"Alo"
Dedim Ayşenur yanındakilere açtı açtı diye bağırdı. Eylem ya da Nazan vardır büyük ihtimal.
"Hira hastaneden çıktığından beri sadece bir kez görüştük. Önceden hiç ayrılmazdık"
Aslında haklılar ama ne yapabilirim ki. Bir türlü eski halime dönemiyorum.
"Saçmalamayın yine beraber bir şeyler yaparız ama bugün değil çok yorgunum" bütün gün evde yattığım halde sanki kamyonlar dolusu eşya taşımış gibi hissediyorum. Kızlar derinden bir offf çektiler aynı anda.
"Bir daha ki hafta okul başlıyor Hira"
Ohaa gerçekten bu kadar az mı kaldı. Ah Ilgaz ah akıl mı bıraktın bende. Beynim de yandı zaten.
"İyi ya okulda eğleniriz yine. Şimdi kapatmam lazım okul alışverişini de beraber yaparız"
Dedim. Aslında çok gereksinim duymadığım sürece alışverişe çıkmazdım ama Ayşenur, Eylem ve Nazan'ın alışverişe olan zaaflarını bildiğim için söyledim. Beni affetmelerin tek yolu bu.
"Bak ya hemen de yalakalığa başladı. Ama kabul ediyoruz. Yarın hep beraber alışverişe çıkıyoruz"
Bunlar da çok çabuk gaza geliyor ha. Vur dedik mi de öldürüyorlar geçen sene bir saatliğine alışverişe çıkalım dediler yemin ederim tam 6 saat çıkmadılar alışveriş merkezinden.
"Yarın gitmese-.."
"İtiraz istemiyorum. Geliyosun. Saat 10 da hazır ol"
Deyip kapattı. Lanet olsun ya keşke demeseydim. Ama çok geç evi basıp pijamalarımla bile getirebilirler güvenemiyorum sonuçta bok da çıkabilir.
Neyse okul başlasında bi kendime geliyim. Eski hallerimi özledim. O kızlarla kimseyi takmadan yaptığımız su savaşlarını, kantinde kaynak basmayı, hocalara atarlanmayı, kütüphanedeki kitapları gizlice alıp yan okula satmayı, gitar çalmayı hepsini çok özledim. Ama eminim ki kızlar olduğu sürece eski halime dönücem. Şimdi uyusam iyi olur çünkü yarın ayak tabanımın çöküceğinden eminim.
Yatakta sağ tarafıma döndüm. Gözümü kapatıp yorganı belime kadar çektim. Aklıma Ilgaz geldi hemen. Ne zaman uyumaya kalksam hep aklıma o geliyor ve bir türlü uyuyamıyorum. En iyisi müzik yine.
Yanımdaki komidinden telefonumu ve kulaklığımı aldım. Müziği de açıp tekrar gözlerimi kapattım.
"Yarr yinee bana haram gecelerrr... lalaalalalalaalala"

ZÜPPE !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin