Üzerimdeki elbise tam bedenime göreydi. Yine her zamanki gibi siyahtan vazgeçmemiştim. Ama bu elbisenin kırmızı detaylarıda vardı. Okul alışverişine gelip niye bunu denediğimi bilmiyorum ama kızların gazına gelmiş olabilirim.
Son bir kez daha üzerime aynadan bakıp kabinden çıktım. Ayşenur ve Eylem uzun bir ıslık çaldılar.
Utandım çünkü etrafta erkeklerde vardı. Kabine geri kaçtım ve örtüyü kapattım. Evet kabinler örtüyle açılıp kapanıyordu. Ne kadar güvenebilirsek artık.
Eylem dışardan bağırdı
"O elbise alınıcakk"
Hahaaa demek ki onlarda beğendi. Cevap vermeden üzerimi çıkardım. Kendi elbiselerimi giydiğimde bir rahatlama geldi. Elbiseyi elime alıp kabinden çıktım. Ayşenur kabinin önünde elinde su yeşili bir elbiseyle bekliyordu.
"Evet sıra bendee"
Deyip girdi ve örtüyü örttü. Aslında benim burada durup örtüyü kimse açmasın diye beklemem lazım ama bir an önce gidip bu elbiseyi paket yaptırmak istiyorum. Etrafta erkek var mı diye kontrol ettim ve kasaya doğru ilerledim.
Kasiyer bana gülümseyerek baktı bende ona elbisemi uzattım.
O sırada arkamdan bir çığlık sesi geldi. Bu ses inanmıyorum bu ses Ayşenur'un. İşte şimdi ebem sikildi.
Hemen kabine doğru koştum. Ayşenur sadece bir südyen ve altında kendi pantoluylaydı. Ve örtüyle üstünü kapatmaya çalışıyordu. Önünde bir erkek gülümseyerek Ayşenur'u süzüyordu.
"Seni piç kurusu. Niye örtüyü açmadan önce dolu mu diye bağırmıyorsunn!"
diye ciyakladı. Çocuk bir anlığına şaşırdı ve suratını değiştirdi.
"Alt üstü kırmızı südyenini gördüm ne abarttın"
Dedi ve sarı saçlarını eliyle düzeltti. Çocuk aslında çok tatlıydı. Ama bu yaptığı gerçektende ayıptı.
"Irz düşmanı birde burada konuşuyor"
Deyip örtüyü bırakıp çocuğa doğru ilerledi. Ayşenur'u kızdırdıysa işi bitti bu çocuğun.
Çocuk gözlerini Ayşenur'un göğsüne kilitledi. Ayşenur bunu fark ettiğinde kıpkırmızı oldu. Hadi ama kesin südyenli olduğunu unuttu bu mal.
"Biraz daha bana böyle diklenirse o kabine beraber girmek zorunda kalıcaz" çocuk Ayşenur'a pişkin pişkin sırıtarak bu sözleri söyledikten sonra Ayşenur bir anda çocuğa yumruğu geçirdi.
Hassiktir bunu ben bile beklemiyordum. Çocuk bir iki adım geriledi. Tabi beklemiyordu. Sonra birden o mesafeyi kapattı ve Ayşenur'u bileğinden tuttu. Ayırmaya bile gidemedim çünkü Ayşenur bana da kızıcaktı oradan ayrıldığım için.
"Bak güzelim o el bana şimdi yumruk attı ya, zamanı gelince başka şeyler de yapıcak"
Deyip Ayşenur'u kabine savurdu. Çıkışa doğru hızlı hızlı adımlarla yürümeye başladı. Hemen Ayşenur'un yanına gittim. Elini tutuyordu,galiba incitti. Örtüyü kapattım.
"Bok kafalı "
Dedi Ayşenur. Biraz daha böyle saydırdıktan sonra ağlayacağına eminim. hep böyle ilk bağırır çağırır sonra da ağlardı.
"Özür dilerim"
Dedim ama o bana cevap bile vermedi. Ağlamaya başladı. Çocuk çok kötü şeyler dedi Ayşenur da ne kadar eli sopalı bir kız gibi gözüksede aslında korkak biriydi.
"Özür dilerim canım"
Dedim tekrardan. Sonunda gözleri beni buldu. Ve bana sarıldı.
"Sümüklerimi sana da bulaştırıcam. Sana ceza"
Dedi gülümsedim. Yeter ki küsme bana. Dışardan Eylem'in bizi çağırdığını duydum.
"Tişörtünü giyde çıkalım"
Dedim oda hemen gözünü sildi sonrada tişörtü giydi. Beraber çıktık kabinden Eylem bize alaylı bir bakış attı.
"Sizi tanımasam lez sanarım. Ne yapıyodunuz aynı kabinde"
Ayşenur bana yardım ister gibi baktı. Tabi yalanların ustası ben hemen bulurum bi tane.
"Elbisesinin fermuarını açamamışta"
Dedim. Eylemde tamam anlamında kafasını salladı. Ayşenur'da bende derin bir ohhh çektik. Bir an önce bu lanet yerden çıksak çok iyi olucak------*------*------
AYŞENUR'DAN;Kızlardan ayrılıp evimin yolunu tuttum. Elimdeki poşetler az olduğu için yürümeyi ve oksijen almayı tercih ettim.
Bugün ki piç kurusu çocuk yüzünden beynim çekmişti.
Evime iki yoldan gidiliyordu birine ara sokak birine de taa ebesinin düğününden gidiliyordu. Kısa yol olan ara sokağa girdim. Burada çoğunlukla sokak çocukları falan olurdu. Ya da sapıklar falan ama şu anıma kadar hiç ellenmedim çok şükür.
Biraz daha ilerledim arkamdan ayak sesleri işittim. Siktir yine şom ağzımı açtım. Birden arkamı döndüm ama o benden daha hızlı davranıp çoktan beni duvara yaslamıştı. Elimdeki poşetler çoktan yeri boylamıştı.
Beni duvara yaslayan öküze baktığımda alışverişteki piç kurusu olduğunu gördüm.
"Bıraksana beni piç kurusu"
Diye bağırdım ama o beni bırakmak yerine kendini bana daha çok bastırdı. Gözleriyle tam gözümün içine bakıyordu. Sanki sanki beni yiyicek gibi.
"Şimdi elini pantolumun içine sok"
Dedi birden. Siktir ben böyle iğrençliği hayatta yapmam. Ayağımla ona vurmayı denedim ama oynatamadım bile. Gözümden bir yaş damladı.
"Hayır, yapmıycam"
Dedim inatla. Niye takip ettiki bu mal beni. Gözleri birden daha sinirli bakmaya başladı şimdiki suratını kim görse arkasına bakmadan kaçardı. Bende bunu istiyorum ama buna izin vermiyor işte.
"Sana dediğimi yap!"
Yüzüme tüküre tüküre bağırdı. Gözümdeki yaşlar daha şiddetlenirken hıçkırmaya başmaladım.
"Ağlayarak kurtulamazsın "
Dedi ve boynumu emmeye başladı. İşte şimdi bittim galiba. İttirmeye çalışıyordum ama o buna izin vermiyordu. Boynuma derin bir ısırık bıraktı ve geri çekildi. Yere çökeceğim sırada elimi tuttu ve pantoluna doğru getirdi. Elim titriyordu ama karşı gelemiyordum. Zaten önümü bile göremiyordum ki heryer bulanıklaştı. Tek hissettiğim şey boynumun sızladığı. Bir anda her yer karardı kafamı yere çarpıcakken biri beni tuttu sonra sonrası karanlık.------*-----*------
Gözümü zorlukla açtım. Siktir her yerim ağırıyor ama en çok da boynum. Etrafıma baktım burası benim odam değil. Hassiktir neredeyim ben. Birden yataktan kalktım karşımdaki koltukta oturan piç kurusunu fark ettim.
"Burası neresi?"
Dedim. Elindeki viskiden birkaç yudum alıp bana sırıtarak baktı.
"Benim evim. Burada daha rahat ederiz diye düşündüm"
Bu çocuk nasıl bir psikopat ya. Yataktan kalktım ve kapıya doğru koştum. Çocuk beni ayaklarımdan tuttu tabi bende yeri boyladım. Birden beni çevirdi ve üstüme çıktı. Hayır hayır hayır lütfen bana tecavüz etmesin.
"B-bırak beni lütfen"
Dedim. Mavi gözleri beni arsızca süzerken konuşman pek de kolay değildi.
Birden üstümden kalktı
"Ne oldu eli sopalı kıza. Birden kedi kız oluverdin"
Dediğinde bende yerden destek alıp kalktım. Hemen pes ettim şimdi laf sokuyor tabi. Pislik.
"Ben evime gitmek istiyorum"
Dedim yine ağlamaklı bir sesle. Ben bu kadar şeye dayanamam tamam zamanı gelince diklenirim ama şuan kendimi çok güçsüz hissediyorum.
"Bir şartla!"
Dedi bende daha ne olduğunu dinlemeden kafamı aşağı yukarı sallamaya başladım
"Kabul ediyorum hadi artık bırak beni"
Dedim sabırsızca. O da beni baştan aşağı süzdü ve sinsi sırıtış belirdi yüzünde. İnanmıyorun şey istemez dimi.
"Bir hafta benle sevgili olucaksın"
Neyyy senle sevgili mi olucam. Tamam yakışıklı çocuk ama namusumun her an gitme ihtimali var.
"Ha-"
"Hayır deme şansın yok! Eve gitmek istiyosan kabul ediceksin"
Hassiktir zaten tüm belalar beni bulur. Ya da bunun gibi deyyozlar. Çaresizce kafamı tamam anlamında salladım.
Memnun olmuşçasına gülümsedi.
"Ben Can bu arada"
Deyip elini bana doğru uzattı. Az önceki halinden eser kalmamıştı. Oyuncu falan mı acaba.
"Bende Ayşenur"
Dedim ve elini sıktım. Az önceki halindense bu halini her türlü tercih ederim.
"Okul başlayana kadar sevgilimsin unutma"
Deyip yanağımı sıktı. Yanağımı ondan kurtardım. O da masanın üzerinden anahtarını ve telefonunu aldı sonra kapıyı açtı. Bende peşinden gittim. Arabasına bindi bende mecburen binmek zorunda kaldım. Evime kadar bıraktı tam arabadan ineceğim sırada elimi tuttu.
"Bir şey unutmadın mı sevgilim"
Dedi. Öpücük mü istiyor acaba. Öyle masum kızlar gibi öpücüğe karşı değilim valla. Ama yanaktan hahaha.
Yanağına eğilip öptüm. Teni o kadar güzeldiki hep öpesim geldi. Sonra geri çekildim yüzünde acayip bir sırıtış belirdi.
"Ben poşetlerini kastetmiştim"
Ne poşeti yaa. Arka koltuğa baktım. İnanmıyorummm alışverişte aldığım şeyler. Hassiktir rezil oldum. Niye aklıma hemen hoşçakal öpücüğü geldiyse sanki. Poşetleri zorlukla aldım ve arabanın kapısını açtım.
"Sevdim ben bu sevgili olmamız işini"
Dedi Can. Yüzümdeki sırıtma isteğini yok etmek istedim ama bir türlü başaramadım. Niye hoşuma gittiki bu kadar. Ona hiç bakmadan eve girdim.
Bela geliyorum demez metroooo...
Hira ellerini göğsünde birleştirmiş sinirli bir şekilde bana bakıyor. İyiki annem evde değil valla.
"Nerelerdesin sen? Yoksa o çocuk sana bi-.."
"Aslında bir şey yapmadı. Bu hariç"
Deyip boynumu gösterdim. Hira ufak çaplı bir çığlık atıp yanıma koştu. Elini boynumun üzerinde gezdirdi.
"Seni salak. Arabaya niye binmedin ki sanki. Hemen bana her şeyi anlat"
Dedi. Bende koltuğa oturdum. Sonra anlatmaya başladım. Ben anlattıkça Hira'nın sinir katsayısıda artıyordu.
Anlatmayı bitirdiğimde bana ne hissettiğimi anlamak ister gibi baktı.
"Sana bir iyi bir de kötü haberim var"
Dedi. Kara haber çabuk yayılır zaten sen iyi söyle dersem beni camdan atar. O yüzden onun demesini bekledim.
"İyi haber sonunda aşık olmayı başardın. Kötü haber birazdan senin ağzına sıçıcam."
Ben aşık olmam. Olamam. Yani inşallah olmamışımdır. Hemde onun gibi salak, denyoz, kuçkuruna düşkün, piç kurusu, mal....
Yakışıklı, karizmatik, mavi gözlü....
Bak ya ben niye onun iyi yönlerini söylüyorum ki. Galiba ben gerçekten aşık oldum. Lanet olsun kaç senedir olamadım şimdi de bu salağa mı aşık oldum ben.
İçimden kendime küfrederken Hira'nın bana terlikle yaklaştığını gördüm.
Eyvahhh sıra kötü haberi uygulamaya geçmekte galiba.
"Hiraaaa yapmaa acı bana"
Diye bağıra bağıra koltuktan kalktım. Odama doğru koşmaya başladım. Ama daha iki adım atmışken popomdan vurularak gazi düştüm.
Hira evde zaferi kazanmış asker gibi gururla bana doğru geldi ve birden Teen wolf'taki gibi kurda dişlerini çıkarıp beni kolumdan ısırdı. Ne çok ısırıldım abi yaa.
O acıyla çığlığı bastım.
"O sokağa girmenin cezası"
Deyip üstümden kalktı. İntikamım çok acı olucan Hira hanım. Kolla kıçını terlik yiyebilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜPPE !
Teen Fiction+ Yaşamam için ışığım olur musun? - Karanlığın en dibindeyken mi... *** Ilgaz ve Hira'nın karşılaşmaları pek iyi olmuyor ama sonra bir türlü ayrılamıyorlar. ikisininde hayatı berbat ama onlar beraberken hayat duruyor. Ilgaz'ın bedellerini ödemek z...