24.bölüm

1.7K 162 14
                                    

Ankara'nın gri görüntüsüne bakıldığında bile, havanın ne kadar soğuk olduğu belli oluyordu. Kahvaltıya inmeden önce, otel odasının penceresinden bir süre etrafı izledi.

Gece Ebru arayacağını söylemişti ama, aramamıştı Koray'ı. Buna biraz kırılsa da, evlerinde misafir olduğunu ve Ebru'nun kendini sorumlu hissettiğini biliyordu. O yüzden çok üstünde durmadı.

Otelin restoranında kahvaltısını yaparken, Baran da gelip abisinin karşısına oturdu.

"Günaydın reis, kusura bakma gece geç yatınca kalkamadım" dedi. Koray ona bıyık altından gülerken,

"Günaydın çaylak, sana yüz kere dedim yine diyim, iş için çıktığın seyahatlerde, gece eğlencesine çıkma, dikkatin dağılır" dedi. Baran oflayıp,

"Biraz modern ol abi, eski kafalı olmak hiç havalı değil" derken Koray'ın içtiği çay boğazına kaçtı.

"Bana bak çaylak efendi, bana yaşlı muamelesi yapma, seni buraya bırakır giderim ona göre" diyince Baran ona bakakaldı.

"Abi, alt tarafı şaka yaptım ya, niye bu kadar ciddiye aldın ki?" diyerek kahvaltısını yapmaya başladı.

Koray elinde olmadan kompleks yapıyordu. Göktuğ denen o abinin kardeşi kişisini Ebru'ya sarılırken gördüğünde ve ondan çocuk diye bahsettiğinde, Ebru'nun benden bir yaş küçük demesi sinirine dokunmuştu. Keşke şuan beş yaş daha genç olsaydı. Ebru'nun yanında kendini yaşlı hissetmezdi.

Kahvaltıdan sonra, ortaklarıyla görüşmek için otelden çıkarken, karşısından gelen tanıdık ikiliye baktı. Üniversiteden arkadaşları Birkan ve Damla, onu görünce gülümseyerek yanına geldi.

"Merhabalar, hayırdır ne geziyorsunuz buralarda?" diyerek selamlaştıktan sonra, Birkan Damla'nın elini tutup,

"Evleniyoruz Koray, birkaç akrabamıza davetiyeyi elden vermek için geldik buraya, gelmişken de birkaç gün kalalım dedik, madem seninle de karşılaştık, al bakalım" diyerek elindeki çantadan bir zarf çıkarıp verdi.

"Evinize de gönderdik ama, sen arkadaş kontenjanındansın, seninki özel" diyerek göz kırptılar.

"Teşekkürler arkadaşlar, tebrik ederim ikinizi de" dediğinde Birkan ona sataşmak için,

"Eee senin bekarlık nasıl gidiyor?" diye sordu. Koray ona sırıtıp,
"Aslında şuan bekar sayılmam, kalbim dolu" dediğinde Damla heyecanla ona baktı.

"Hadi ya, kim o söylesene, tanıyor muyuz?" dedi. Koray ona göz kırpıp,

"Düğününüze birlikte geliriz, kim olduğunu görürsünüz" diyerek güldü.

Bir kaç dakika daha ayaküstü sohbet ettikten sonra, arkadaşlarına veda etti ve kiraladığı arabasına binip yola çıktı.

O an fark ettiği şeyle gülümsedi. Ebru'dan özgürce birilerine bahsetmek bile onu iyi hissettirmişti.

Haftaya arkadaşlarının düğününe, Ebru ile gitmek için can atıyordu. Yolda giderken, gözüne çarpan mağazaya baktı.

Vitrinde gördüğü şey, ona Ebru'yu hatırlatırken, ona çiçek dışında hediye almadığı aklına geldi. Arabayı sağa çekip kapıdan içeri girdi...


                           ***
       

Önceki gece, abisiyle yaşadıkları ağlama seansından sonra, berbat bir ruh haliyle uyumuştu Ebru. Sabah da aynı huzursuzluk ve baş ağrısıyla uyanmıştı.

Banyoya girip yüzüne soğuk su çarpınca, biraz daha iyi gelmişti ona. Mutfağa geçip, ocağa çay koyacak zaman, Ece'yle karşılaştı.

"Günaydın Ece abla" diyerek ona baktığında, yüz ifadesi dikkatini çekti. Huzursuz bir uyku çeken, bir tek kendi değildi galiba. Yorgun gözlerle kendine tebessüm eden Ece,
"Sana da günaydın canım" dedi.

BENİ AŞKA İNANDIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin