30.bölüm

1.7K 148 37
                                    

Bir ay sonra...

Çantasını kontrol eden Ebru, bir eksik olmadığına emin olduktan sonra, fermuarını çekti. Abisinin odasına gidip, onun da çantasına baktığında, herşeyin tam olduğunu gördü.

Arda'nın üç günlük boşluğu vardı ve bu boşlukta, Mersin'e gitmeye karar vermişlerdi. Tabi bu duruma bozulan Koray, çocuk gibi surat asmıştı gitme diye.

Bir ay önce, otelde kaldıkları günün sabahında, Koray'ın evlenme teklifiyle, bir süre boş boş bakmıştı adama.

Sonra ona sarılıp, bunun için biraz daha beklemek istediğini söylemişti.

Koray buna çok bozulmuştu. Gönlünü almak için bir sürü şey yapsa da, adamın kırgınlığı geçmemişti. Bir iki haftaya yakın da devam etmişti.

Ebru onu anlıyordu, ona kıyamıyordu ama, bir hatası üç yılına mal olmuş biri olarak, dikkat etmek istiyordu.

Koray'dan ve sevgisinden emindi, en ufak bir şüphesi bile yoktu, ama sadece gerçek olmasa da, bir evliliği bitirip, senesi dolmadan tekrar imza atmaya korkuyordu.

Öğleye doğru işleri bitince, kendine bir kahve yaptı. Abisi akşamüstü işten geldikten sonra, yola çıkacaklardı.

Koray'la görüşmeden gitmek istemiyordu ama, adam ona yoğun olduğunu ve bugün görüşemeyeceklerini söylemişti.

Buna üzülmüştü Ebru. Koray'ın tripli halleri de çekilmez oluyordu.

Kahvesi bitmeye yakın, kapısı çalındı. Merakla ayağa kalkıp gözetleme deliğinden baktı. Aşkı kapının önünde duruyordu. Çok geçmeden kapıyı açıp sevinçle gülümsedi.

"Koray! Hoş geldin!" derken, Koray iki adımda içeri girip kapıyı kapattı ve,

"Hoş bulduk hayatım" diyerek kollarını kızın bedenine sarıp, burnunu çok sevdiği saçlara gömdü. Onun çiçek kokulu parfümüyle karışan, doğal saçlarının kokusu, yaşadığını hissettiriyordu Koray'a.

"Ne güzel bir sürpriz bu, seni göremeyeceğim için üzülüyordum" diyerek, kollarını adamın boynundan kaydırdı ve onun yanaklarında gezdirdi ellerini.
Koray tatlı sert bir ifadeyle,
"Beni göremeyeceğine üzülüyorsan, gitme bitanem." diyerek elini sevdiğinin saçlarına daldırdı.
Ebru ona alayla gülüp,
"Alt tarafı üç gün canım" dediğinde adam onun gülüşüne aynı gülüşle karşılık verdi.

"Benim için senden ayrı geçirdiğim bir saat bile fazla" derken, koridorda öylece dikildiklerini fark eden Ebru, Koray'ın yoğun bakışlarından kaçmak için,

"Böyle ayakta mı kalacağız, hadi salona geçelim" diyerek adamın elinden tutup çekiştirdi. Koray onun kaçma çabasına fark ettirmeden güldü.

Birlikte uzun koltuğa yan yana oturdular. Koray kahve fincanını görünce
"Kahve mi içtin?" diye sordu. Ebru başıyla onaylayıp,
"Evet, sen de ister misin?" diyerek ayaklandığında, Koray onun kolunu tutup kucağına düşürdü. Eli yanağını okşarken,

"Evet isterim" diyerek aralarındaki mesafeyi bir anda kapattı. Ebru ansızın gelen bu temasla etkilenip, gözlerini kapadı. Ellerini adamın saçlarında gezdirip, yanağına kaydırdı. Koray'ın sıkı tutuşuyla, bu öpücüğü daha fazla ilerletmenin tehlikeli olacağını düşündü ve çok sürmeden geri çekildi. Adamın etkileyici bakışlarından kaçmak isteğiyle,

"Kahve ister misin demiştim, ama sen başka bişey istiyormuşsun" diye imayla konuşurken, kalkmak istedi ama Koray buna engel oldu.

"Artık seni istiyorum Ebru. Yanımda olmanı, seninle aynı evde, birlikte uyuyup uyanmayı istiyorum. Geceleri uyumadan önce düşündüğüm tek şey sensin, sabah uyandığımda yine sen, gündüz çalışırken bile... Lütfen artık benim ol güz gülüm. Gitme bir yere... Hep yanımda kal" derken öyle içten, öyle romantikti ki.

BENİ AŞKA İNANDIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin