Karısına bağlı, yaşam belirtisi gösteren cihaz durmuştu. Adam nefes alamadığını hissetti. Ayakları kendini taşıyamazken, hissettiği boşluk duygusuyla kalbi sıkıştı.
Ağlıyordu, feryat figan içindeydi ama, sesi çıkmıyordu. Annesinin saçlarını okşayan elini hissetti.
"Koray, oğlum kendine gel kabus görüyorsun" dediğinde gözlerini açtı. Hangisi gerçek hangisi rüyaydı.
"Anne... Ebru nasıl anne? Ölmedi de bana nolur?" diye sorduğunda kadın gülümsedi.
"Ebru iyi oğlum, hayati tehlikeyi atlattı. Sabah normal odaya alacaklarmış" dediğinde Koray defalarca şükretti Rabbine. Onu kendine bağışladığı için.
"Anne, doktorla konuş ne olur, bir kerecik göreyim onu, tekerlekli sandalyeyle giderim, kendimi hiç yormam, nolur karımı göstersinler bana" dediğinde Selma hanım başını sallayıp,
"Tamam oğlum, baban gidip söylesin" diyerek koltukta oturan Kemal beye baktı. Adam gülümseyerek,
"Gidip bir konuşayım bakalım" dedi.
Doktorun verdiği izinle, karısını görmek için hazırlandı adam. Koridora çıktığında Arda onu görüp yanına geldi,
"İyi misin Koray?" diye sorarken Koray başını salladı,
"İyi sayılırım Arda, ama Ebru'yu görünce daha iyi olacağım" dedi hafif bir tebessümle.
Arda gülümseyerek başını salladı. Onların birbirine iyi geleceğini biliyordu.Hemşire Ebru'nun yaralarına pansuman yaparken onu izledi Koray. Karısının kollarında kırmızı yara izleri ve morluklar vardı. Başında da sargı vardı ama, yine de bir melek kadar güzeldi uyurken.
Tekerlekli sandalyeyle, yanına kadar gelip zarar vermekten korkarak, eline dokundu karısının.
"Bir an önce çıkalım buradan bitanem. Sanki yıllardır sana hasret gibiyim, çok özledim seni" diye fısıldayıp, dudaklarını kadının eline bastırdı.
Şimdi daha iyi hissediyordu. Karısını görmüş, az da olsa ona dokunmuştu. Hiçbir ilacın vermediği şifayı, sevdiği kadına dokunarak bulmuştu adam.
***Ertesi gün, Ebru normal odaya alınırken Arda bir an bile ayrılmadı yanından. Yaralarına pansuman yapılıp, koluna serum bağlandıktan sonra, uyanmasını bekliyorlardı.
Oturduğu sandalyeyi kardeşinin yatağının yanına getirip, elini tuttu Arda. Rabbine sürekli şükrediyordu, kardeşini kendine bağışladığı için. İki gündür yaşadığı cehennem azabı, bu sabah bitmişti çok şükür.Avucunun içindeki narin el, hafifçe kıpırdadı. Genç adam hemen başını kaldırıp kardeşiyle göz göze geldi.
"Çiçeğim, şükürler olsun, uyandın sonunda" dediğinde, Ebru yorgun bir gülümsemeyle abisine baktı.
"Abi...Koray nerede? O iyi mi abi?" diye sorarken, başını salladı Arda.
"Merak etme, onun durumu senden iyi, dünden beri ağzı çenesi susmadı 'Bana karımı gösterin' diye" derken, kocasına duyduğu özlemle gözleri doldu Ebru'nun.
Doktor gelip onu kontrol ettikten sonra, Ece ve Göktuğ da kızı görmeye geldiler. Yorgun gözleri onlara gülümsedi. Her yanında ağrı vardı. İlaç saatinden sonra, biraz rahatlasa da, azıcık kıpırdanmak istediğinde kötü oluyordu.
"Abi, bize bunu kim yapmış öğrenebildiniz mi?" diye sorarken Arda'nın yüzü asıldı,
"Bilmiyorum güzelim, ama öğrendiğim an gidip canına okuyacağım" dedi. Göktuğ düşünceli bir şekilde durup,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Fiksi RemajaBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...