Bir hafta demişti Ebru, ama on beş gündür yoktu.
Koray onu çok özlemişti. Her gün bir bahaneyle onu arıyor ve uzun uzun konuşuyorlardı.
Koray, Ebru'dan uzakta olmaktan ne kadar mutsuz olsa da, uzun telefon konuşmaları sayesinde, birbirlerine daha da yaklaştıklarını düşünüyordu.Ancak hâlâ Ebru'nun hüzünle bahsettiği geçmişini bilmiyordu. Onun hikayesini dinlemeyi çok istiyordu. Yaraları olduğunu söylemişti.
Herkesin yaraları vardı elbet, ama Ebru'nun gülümsemeyle sakladığı herkesten daha derin yaraları vardı.
Onunla ilk tanıştığı zamanları düşündü... Öyle iyi saklamıştı ki kendini. Dışarıdan bakan herkes, onun musmutlu bir hayatı var zannederdi. Oysa kız kendini böyle kamufle ediyordu.
Yaralarını saklayarak, güçlü görünmeye çalışıyordu ve mutlu rolü oynarken kaçtığı sorunları unutuyordu.
Koray elindeki fotoğrafa bakarken, iç çekti. 25.yıl gecesinde, Ebru'nun habersiz çekilmiş bir fotoğrafıydı bu. Ne kadar güzel ve doğaldı.
O gece o güzelliğin kuyusuna düşmüş ve kendine aylardır hakim olmaya çalışmaktan yorulmuş biri olarak, kurallarını bir kenara atmış ve öpmüştü genç kadını. Ve hissettiği duygular mükemmeldi.
Koray Ebru ağladığı zaman onu öptüğüne pişman olmuştu ama, sonrasında gelişen olaylar sayesinde, Ebru'nun hayatının sandığından çok farklı olduğunu anlamıştı.
Her şeyde bir hayır vardı gerçekten. Aylarca kendine kızmıştı, hem kendisi hem Ebru evliyken, ona çekilmesine engel olamadığı için kendiyle savaşmıştı ama bir sebebi vardı elbette...
Belki o hayatına girmeseydi, hâlâ Canan'ın elinde oyuncak olmaya devam edecekti, üzerine toprak atılmış bir evliliğin kurbanı olacaktı.
Ama Ebru onun dünyaya bakışını değiştirmişti, kendini bu aptal düzenden kurtarmaya, aşkı için savaşmaya cesaretlendirmişti.
İyi ki girmişti bu masum güzel, hayatına. Onu çok sevecek ve ilk evliliğindeki hayal kırıklığını unutturacaktı...
Öğlene doğru çalan telefonuna bakınca, arayanın Selçuk olduğunu gördü. Öğle yemeğini birlikte yemek için sözleşip, dışarıda bir yerde buluştular.
Yemeklerinin sonuna doğru, arkadaşına baktı Koray,
"Eee Selçuk, bu Umut efendinin şirketini araştırdın mı? Yok mu bi yamukluk, enseleyelim" dediğinde Selçuk başını olumsuz anlamda salladı.
"Malesef Koray, şimdilik ele gelir bişey yok, ama araştırıyorum. Bir kızla para için nikah masasına oturan bi adamın, illa ki bir hatası çıkar, merak etme." dediğinde, Selçuk'un gözü bir an Koray'ın arkasından gelen güzelliğe takıldı.
Koray tam arkasını dönecekken, gözlerini kapatan eller buna engel oldu.
"Bil bakalım ben kimim?" dediğinde Koray gülümseyip, nazikçe gözünü kapayan elleri çekti.
"Benim minik kraliçem miymiş" derken göz devirdi Arya,
"Minik ne abi ya, minikliğim mi kaldı benim 23 yaşındayım artık" derken güldü Koray.
Selçuk, Arya'ya merakla bakarken, Koray onları birbirine tanıttı.
"Selçuk, Arya benim küçük kız kardeşim, Baran'dan bir yaş büyük. Onunla tanışmıştın zaten" diyip Arya'ya döndü.
"Arya bu da Selçuk, benim google 'ım diyelim" derken Selçuk ona göz devirdi ve genç kıza elini uzatıp sıktı.
"Memnun oldum Arya" dedikten sonra, kızın kibar bir tebessümle kendine aynı şeyleri söylemesini dinledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Teen FictionBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...