Ne yaparsa yapsın, kendini işine veremiyordu adam. Ebru ne apmıştı ona, nasıl bir sözüyle dünyanın en mutlu adamı yaparken, yine aynı şekilde alt üst edebiliyordu?
Üstelik çocuk değildi. Duygularını yönetebilen bir adamdı o. Ama söz konusu Ebru olunca, herşey bambaşka oluyordu.Ona kızıyordu bazen, ama haklı olduğunu da biliyordu bir yanı. Psikolojisi çok hassas biriydi. Hayatını düşününce bu çok normaldi. Onun yerinde bir başkası olsa, böyle bir yükü kaldıramazdı kesinlikle.
Yine de bir derdi olduğunda, Koray'a sataşmak yerine, ona sığınsa, daha iyi olmaz mıydı. Kötü hiçbir şey yapmadığı halde, kendini kötü hissediyordu.
Koray onun böyle düşünmesinden nefret ediyordu. Olur olmaz kendini suçlamasına kızıyordu. Tertemiz bir kalbe sahipken, nasıl böyle düşünürdü?
Zamanında bir eşeklik etmişti. İkisi de evliyken, onu öpmüştü ama, Ebru'nun bunda bir suçu yoktu ki. O kimseyi aldatmamıştı ki...
Bir an sinirle gittiği ve Ebru'yu otoparkta bıraktığı aklına geldi. Bunun için vicdanı sızlıyordu. Ama sinirle naptığının farkında bile değildi. Sıkıntıyla ofladı. Ona evlenme teklifi ettiğinin ertesi günü yaşadıkları şey, şaka gibiydi...
***
Aptal gibi hissediyordu Ebru. Galiba öyleydi kendince.
Saçma sapan bir olayı Koray'a bağlayıp, yine onu kırmıştı. Resmen adam kendini terk etsin diye elinden geleni yapıyordu. Biraz normal olmayı beceremiyordu. Evine girip kendini odasına attı.
Yüzündeki makyajı çıkarıp, banyoya geçti ve elini yüzünü yıkadı. Üzerindeki elbiseden kurtulup, tişört ve eşofman giyip yatağına uzandı ve boş boş tavanı izlemeye başladı.
Yine harika başlayan bir günü mahvetmişti. Ona otoparkta bağırdığı anları hatırlayınca, utançla ellerini yüzüne kapattı. Neden o salak kadınlara kızdığının acısını, kendinden ve Koray'dan çıkarmıştı ki?...
İki saat boyunca ne uyuyabilmiş, ne de kendini Koray'a affettirecek bir yol bulmuştu.
Saate bakıp ayaklandı. Abisi gelmeden ona güzel bir yemek yapmalıydı. Zaten sabah da kahvaltısız göndermişti onu. Buzdolabından yemek malzemeleri çıkarıp, abisinin sevdiği şeyleri yapmak için uğraşmaya başladı. Kafası bir nebze olsun rahatlamıştı.
***
Arda hastaneden çıkmak üzereyken, aklına gelenle üst kata çıkıp, odalardan birinin kapısının önünde durdu. Kapıyı tıklatıp yavaşça açtığında,
"Merhaba Filiz hanım, nasılsın?" diyerek içeri girdi. Orta yaşlı kadın onu görünce, yüzünde güller açtı.
"Çok iyiyim Arda oğlum, sayende." derken genç adam yaklaşıp elini tuttu.
"Daha da iyi olacaksın. Söyle bakalım, buradan çıkınca planın nedir?" diye sordu. Kadın başını çaresizce sallayıp,
"Bilmiyorum aslında. Güneş'e hiçbir şey söylemedim ama, bir haftadır burada olduğum için, kenardaki para da suyunu çekiyor. Allah razı olsun, sen olmasan bu hastane masraflarının da altından kalkamazdım ya... En iyisi birkaç tanıdığa haber yollayayım. Evlere temizliğe giderim" dedi. Arda üzülüyordu, ama elinden bişey gelmiyordu.
Filiz hanımla hastaneye geldiği ilk gün tanışmıştı, hastanede temizlik görevlisi olarak çalışıyordu.
Rahatsızlandığında, onun güler yüzünden cesaret alan orta yaşlı kadın, birkaç kere genç adamdan yardım istemişti. Arda o günden sonra elini bu kadının üzerinden çekmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Teen FictionBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...