Merhaba canlarım, Koray&Ebru temalı bir bölümle geldim... İyi okumalar :)
Akşamüstü akşama vardığında, sıkıntıyla iç çekti Koray. Ebru'nun hasreti içinde kocaman bir ateş yakıyordu artık. Onu o kadar özlemişti ki, bir aydır görmüyordu. Bugün yarın diye diye bir ay kalmıştı Mersin'de.
Bugün ise aradığı, hiç bir zaman ulaşamamıştı ona. İşlerini toparlayıp çıkması gerekiyordu ama, şehrin akşam manzarasına dalmış gözleri, Ebru'yu düşünen zihni, ona iş yapma izni vermiyordu.
Kapısı tıklatıldığında şaşırıp o tarafa döndü. Tüm çalışanların çıktığına emindi.
"Girin" dediğinde kapı yavaşça açıldı ve içeri süzülen bedende takılı kaldı gözleri.
"Ebru!" derken genç kadının kendine gülen gözleriyle şok olmuştu. Kendi coşkulu sesinin aksine, Ebru kısık bir sesle,
"Sürpriz!" diyerek ileri bir iki adım atmıştı ki, Koray'ın kolları arasında kaldı.
Bir süre öylece kalan adam, sanki karşısında gördüğü kişinin, Ebru olduğundan emin olmak ister gibi baktı yüzüne,
"Geldin" diye fısıldadığında onun gözlerine baktı. Başka bir şey vardı o bakışlarda, gitmeden önce, aralarında olan duvarlar, sanki şimdi yoktu.
"Gerçeksin... Buradasın" derken tekrar sarıldı.
"Ahhh... Ne kadar özledim bir bilsen" dedi ve alnından öptü uzunca.
Ebru utanarak hafif geri çekilince, kızı ahtapot gibi sardığını fark edip onu serbest bıraktı.
Birlikte bir restorana girdiklerinde, Koray Ebru'nun sandalyesini çekip, oturmasına yardımcı oldu. Kendisi de karşısına geçip oturunca, ışıldayan gözleriyle ona baktı.
"Günlerdir yolunu gözlediysem de, buna değdiğini düşünüyorum Ebru, sanki gitmeden önce aramızda örülen onlarca duvar, dönüşünle yıkılmış gibi.. Yani, artık elini tutmama izin verecek misin?" diye sorduğunda, Ebru masanın üstünde duran elini, adamın eliyle birleştirdi.
"Evet, izin vereceğim" derken Koray sevinçten uçabilirdi.
"Galiba dedenle kalırken düşünüp kafanı dinlemeye çok vaktin oldu ve..."derken başını olumsuz anlamda salladı Ebru,
"Yanlış tahmin ediyorsun. Durumumuzu, düşüncelerini önemsediğim birine anlattım ve o kişi bana, senin elini tutmak için neyi beklediğimi söyledi. Daha fazla geç olmadan, beni gerçekten seven birini bulduktan sonra, hayat bana ikinci bir şans verdikten sonra, onu kaybetmeden, kıymetini bilmemi söyledi bana... Ben de abimin nöbette olduğunu duyunca koşa koşa sana geldim." dediğinde Koray alınmış gibi baktı kıza,
"Yani abin nöbette olmasaydı, yarını mı bekleyecektin?" dedi. Ebru buna gülerken ,
"Onca şeyin içinde, buna takıldığına inanamıyorum." derken adamın, elini tutan eline öpücük kondurmasını izledi."Şaka yapıyorum Ebru, sana bunları kim söylemişse çok iyi yapmış, bir ara ona teşekkür etmem gerek, isim ve adresini versen iyi olur." dediğinde Ebru gülümsedi ve dün geceyi hatırladı.
Önceki akşam....
Kabristandan çıkıp, Göktuğ ile eve döndüğünde, kendi arabasına binecek zaman, Göktuğ kızı akşam yemeğine davet etmişti.
Biraz kararsız kalsa da, bu daveti kabul edip genç adamın koluna girdi ve birlikte eve geçtiler. Kerem beyle selamlaşıp, kısa bir sohbet ettikten sonra yemeğe geçtiler.Keyifli sohbetlerin uçuştuğu sofrada, abisini görüntülü arayıp ona hava atmıştı.
Abisinin ailesiyle, abisine hava atmıştı... Yine de bu duruma şükretti. Eğer abisinin bir ailesi olmasaydı, gerçek bir aile nasıl olur asla bilemeyecekti Ebru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Novela JuvenilBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...