Genç kadın, muhasebe müdürünün istediği dosyalara göz atarken, konuyla ilgili sorduğu sorularını cevaplıyordu.
Hasan bey, ellili yaşlarda çok babacan bir adamdı. Kayınbabasının yakın arkadaşıydı ve Ebru'nun işe alırken tecrübesizliğini dert etmemiş, ona destek olarak bu şirkete girmesine yardımcı olmuştu.
Bu holdingde çalışmaya başlayalı, kendini daha işe yarar hissediyordu.
Not aldığı kağıdı çekmecesine koyup, dosyaları genç kadına tekrar uzattı.
"Bunları götürebilirsiniz Ebru hanım." derken başını sallayıp,
"Peki Hasan amca- ay pardon Hasan bey" diyince adam kısık sesli bir kahkaha attı.
"Neredeyse 6 ay olacak, hâlâ alışamadın mı bana şirket içinde bey demeye?" diyince Ebru utançla başını eğip,"Özür dilerim, alışkanlık işte. Uzun zamandır amca dediğim adamla, resmi konuşmak zor geliyor" dedi.
Hasan bey kendine anlayışla gülümserken odasından çıktı Ebru.
Patronunun odasına geçmeden, yan taraftaki mutfağa girerek, orta şekerli bir türk kahvesi hazırladı.
Normalde bu tarz şeylerden sorumlu değildi, ama Koray bey, bu işe başladığından beri, genç kadının hiç bir yanlışını yüzüne vurmamış, ona anlayış göstermişti.
Oysa Ebru'nun sayılamayacak kadar hatası olmuştu ilk zamanlarda.
Kahvesini masasına bırakınca, adam bilgisayardan başını kaldırdı. Kollarını esnetip, başını geriye atarak derin bir nefes aldı.
"Teşekkür ederim Ebru. Eğer şimdi gelmeseydin, kahvesizlikten ölecektim" demesiyle gülümsedi genç kadın,
"Afiyet olsun Koray bey" diyerek kapıya yöneldi.
Patronu tam bir kahve hastasıydı. Gittiği her yerde türk kahvesi istiyor, eğer içmeye fırsatı olmazsa deliriyordu.
Bu düşünceyle gülümsedi Ebru. Adamın tek kusuru buydu galiba. Onun dışında, çalışanlarıyla her zaman içli dışlı bir adamdı. Mesafesini koruyarak, herkesle yakından ilgilenir, böylece kimsenin arkasından iş çevirmesine fırsat bırakmazdı.
*
Vakit yine akşama yaklaşırken, sıkıntıyla iç çekti Ebru. Çalıştığı saatler negatif şeyleri unutan beyninin içi, akşam olduğunda savaş alanına dönüyordu.
Saate baktığında, biraz geciktiğini anladı genç kadın. Şirketten çıkarken taksi durağını aradığında, iş çıkış saati ve yağmurdan dolayı durakta taksi olmadığını söylemişlerdi.
Sıkıntıyla oflayıp etrafa bakındı. Karanlığa kalmaktan nefret ediyordu. O sırada kapıdan çıkan patronunu, görünce gülümseyerek selam verdi.
Koray Ebru'ya baktığında, onun zor durumda olduğunu anladı.
"Seni bırakayım istersen" diye teklif ettiğinde, genç kadın ne kadar ona hayır demek istese de, dışarda bardaktan boşalırcasına yağan yağmuru görünce,
"Aslında zahmet olmazsa, çok sevinirim Koray bey" dedi.
Normalde asla yapmazdı böyle bişey, ama vakit geç olmuştu ve alışveriş yapması gerekiyordu.
Hem bir sakıncası olsa, patronu onu bırakabileceğini söylemezdi. Koray onun nazik ses tonuyla tebessüm etti."Ne zahmeti Ebru, gel lütfen" diyerek arabasına yürüdü adam.
Ebru ıslanmamak için, koşarak arka kapıdan içeri girdiğinde, Koray'ın tatlı sert bakışlarına maruz kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Ficção AdolescenteBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...