14.bölüm

2K 170 44
                                    

"Koray benim acilen şehir dışına gitmem gerekiyor. Abimleyim merak etme. Döndüğümde haber veririm. Hoşçakal."

Genç adam ofisine girdiğinde, telefonunun titreşimini hissedip, elini cebine attı.

Ebru'dan mesaj geldiğini görünce heyacanla açtı, ama içeriğini görünce içine bir hüzün çöktü.

Hemen onu aradı, ama ulaşılmıyordu. En azından mesaj attı diye sevindi adam. Bu artık, duygularını kabul ettiğinin göstergesi gibi bişeydi sanki. Oysa ki onu şimdiden özlemişti.

Bugün ikisi de çok farklıydı birbirlerine karşı. Koray artık evli olmadıkları için, rahatça flörtöz davranmıştı. Ve Ebru da bu duruma kızmamıştı. Gözlerini kapatıp, gün boyunca kendine sunduğu gülüşleri hatırladı adam.

Artık bişeyler yoluna girecek gibiydi sanki...

*

Uçaktan inerken, endişeyle abisinin koluna girdi Ebru. Dedesini görmeden geçmeyecekti endişesi, ona bişey olmasından deli gibi korkuyordu. Babasından sonra, ona babalık yapan tek kişiyi de kaybedemezdi.

Uçağa binerken Koray'a mesaj atmıştı. Bunu neden yaptığını kendisi de bilmiyordu, henüz dile dökülmüş bişey yoktu aralarında, ama içinden bir ses bunu yapmasını söylemişti.

Adamdan henüz bir cevap gelmemişti ama, bunu dert etmedi. Böyle şeyleri önemsemeyecek kadar büyümüştü artık.

Abisiyle bindiği taksi, hastanenin önünde durunca, düşüncelerinden ayrılıp, Arda'nın peşinden koşturmaya başladı.

Danışmaya gidip, dedelerinin adını söylediklerinde, yoğun bakımda ve ziyaretin yasak olduğunu duyunca, gözlerinden kendiliğinden yaşlar dökülmeye başladı.

"Ebru, lütfen yapma böyle, topla kendini" diyen abisine bakıp,
"O da gitmesin abi, dayanamam" derken, Arda göğsüne bastırdı kardeşini.

Dolan gözlerini ondan saklasa da, iç çekişlerinden anlamıştı Ebru, abisinin de duygulandığını.

Bir an sonra karşılarında, tanıdık bi sima gören Arda,
"Amca, geçmiş olsun" diyerek amcasının elini öptü. Orta yaşlı adam, mahcubiyetle yeğenlerine bakıp,

"Sağolun çocuklar, siz de hoşgeldiniz. Burada boşuna beklemeyin, kafeteryada bir şeyler içelim" dediğinde, Ebru'nun çekingen hâli dikkatinden kaçmadı.

"Ebru... Kızım bana bi selam yok mu?" diyince Ebru gidip, amcasının elini öptü.

"Kusura bakma amca, şaşırdım biraz, seni bu ülkede görmeye pek alışık değiliz de." diyerek, küçüklüğünde neredeyse kendisini görmezden gelen amcasını iğneledi.

Bunun üzerinde durmayan Arda ve Burak, Orhan bey'in durumuyla ilgili konuşmaya başladı.

"Amca, dedem neden kriz geçirdi yine?" diye sorarken, amcası başını olumsuz anlamda salladı.

"Bilmiyorum oğlum, galiba bu aralar perhiz işini askıya almış" dedi.

Çaresiz bekleyişleri devam ederken, Arda, hastanede çalışan doktor arkadaşından izin isteyip, dedelerini görmenin mümkün olacağını söylediğinde, Ebru sevinçle abisini takip etti.

Yoğun bakım ünitesine gittiğinde, dedesini baygın görmeyi beklerken, adamın hüzünlü gözleriyle etrafa baktığını görünce, Rabbine şükretti Ebru.

Üzerine uygun hastane kıyafetlerini giyip, abisiyle içeri girdiğinde, yaşlı dedesi onları görünce, küçük bir çocuk gibi mutlu olmuştu.

Genç kadın dedesinin ton ton yanaklarını okşayıp öptü.

BENİ AŞKA İNANDIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin