Susmuştu adam... Yemek boyunca neredeyse hiç konuşmamıştı. Sonrasında çaylarını içerken de, pek sohbete katılmamıştı. Ailesi, Ebru'nun yüzüğüne bakıp, ikisini kutladığında bile hiçbir sevinç veya mutluluk belirtisi göstermemişti. Başarmıştı Ebru, onu kendinden uzaklaştırmıştı işte...
Saatine bakıp,
"Ben geç olmadan izninizi isteyeyim" dedi Ebru. Selma hanım başını sallayıp,
"Peki kızım, abine selamlarımızı ilet ve ilk boşluğunda kimseye söz vermesin, sizi bir akşam yemeğine bekliyoruz. Abinle de tanışalım artık" dedi. Genç kadın kibarca başını sallayıp,
"Söylerim tabi. İlk fırsatta geliriz inşallah. Herkese iyi akşamlar" diyerek kapıya yöneldi.
Arkasından Koray'ın da geldiğini hissediyordu. Yine de dış kapıdan çıktığında, garaja doğru ilerleyen adamın peşinden gitmek yerine, bahçe kapısına doğru yürüdü.
Bunu fark eden Koray, hoşnutsuz bir ifadeyle peşinden gidip kolundan yakaladı.
"Gecenin bu saatinde nereye gidiyorsun? Seni bırakmak istediğimi yazılı belge ile mi bildirmeliyim?" diyince Ebru kolunu tutan eline baktı adamın.
Yumuşak dokunuşunu üzerinde gezdirerek,
"Bu akşam, benden sıkıldığını fark ettim. O yüzden sana yük olmak istemedim. Kendim gidebilirim" dedi.
Koray elinin üzerinde hareket eden parmakların verdiği güzel hissi düşünmeyi bırakıp, arabanın kapısını açtı.
"Bin hadi" diyip kızı beklemeden sürücü koltuğuna geçti. Sessiz geçen yolculuğun ardından, araba genç kızın evinin önünde durdu.
Ama ikisinde de bir hareket olmadı. Ebru inmek istemiyordu. Adamla konuşmak istiyordu.
"Koray... Seninle konuşalım mı biraz?"
Evin yan tarafındaki, küçük parkın içinde bulunan banklardan birine oturdular. Koray ona bakıp konuşmasını bekledi.
"Ben... Senden özür dilemek istiyorum Koray, saçmaladım bugün. Haklı olduğumu savunmuyorum, çünkü değilim ama yaptım bir hata, lütfen böyle olmasın. Bana uzak bakışlarına dayanamıyorum" dediğinde Koray kırgın bakışlarını ona yöneltti.
"Bak Ebru, bu ne ilk, ne de son küskünlüğümüz olacak... Ama şunu bil ki bu, bu konudaki son küskünlüğümüz olmalı. En başından herşeyi ben de bilerek sana adım attım. Hiçbir zorlukta yılmadım.
İnsanların ne düşündüğü bizi ilgilendirmemeli, çünkü onlar bizim mutlu olmamamız için her zaman bir bahane bulacaklar. Her patavatsız birini görmemizde böyle olacaksak, bir daha düşünelim bence...
Çünkü sen sürekli keşke olmasaydık, keşke bir araya gelmeseydik dersen, biz zaten biz olamayız...
Biliyorum, en başında hata yaptım. İkimiz de başkalarıyla evliyken, seni öptüm ama kabul ediyorum, hata yaptım; çünkü ben de insanım. Belki seni o gün zora soktuğum için hatalıydım ama, sana attığım hiçbir adımda pişman olmadım Ebru. Keşke demedim ben...Şimdi sakin kafayla bir düşün. Eğer bana hak vermezsen, bir süre görüşmeyelim. Ama ben tersini düşünmek istiyorum... Bu yolda birlikte miyiz değil miyiz? Kararını ver Ebru. " dedi ve bir anda ayağa kalkıp,
"İyi geceler" diyerek arabasına binip uzaklaştı Koray.
Giden arabanın ardından boş boş bakıp eve girdi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde abisi mutfaktan çıkıyordu. Kardeşinin bitkin ifadesini gören Arda.
"Ebru, neyin var senin?" diye sorunca genç kızın gözleri doldu. Tek kelime etmeden, kendini abisinin kollarına bıraktı.
Abisinin dizlerine uzanıp, yaptığı salaklıkları ve saçmalıkları anlattı. Bir yanı utanıyordu, ama diğer yandan Arda harika bir dinleyiciydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
أدب المراهقينBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...